Büyüteç: Covid-19’a ikinci kez yakalanmak bağışıklığa dair neler söylüyor?

Hong Kong’da bir hastanın ikinci kez Covid-19’a yakalanmasının, hastalığa karşı bağışıklık kazanma ihtimalini yok ettiği genellemesine uzmanlar temkinli yaklaşıyor. Peki bağışıklık sistemi bize ne söylüyor ve değişkenleri neler?


07/09/2020 16:30 13 dk okuma

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

Covid-19 salgınının başından bu yana risk altında olan grupları, salgına karşı nasıl önlemler alacağımızı konuşuyoruz. Bağışıklık veya bağışıklık sistemi kavramlarını da bu sayede belki her zamankinden daha fazla duyar olduk. 

Hong Kong’da geçmişte Covid-19 atlattığı halde, Avrupa’dan dönüşte yeniden enfekte olduğu tespit edilen biri, bağışıklık konusunu alevlendirdi. Bu vakanın, hastalığa ikinci kez yakalandığı bilimsel olarak tespit edilen dünyadaki ilk örnek olduğu söyleniyordu. Ardından yapılan paylaşımlarda, durum ‘korkutan bir gelişme’ olarak nitelendirildi; ikinci kez enfekte olmanın Covid-19’a karşı asla bağışıklık kazanılamayacağı anlamına geldiği yorumları yapıldı. Bu yorumlara halen çalışmaları devam eden 31 aday aşının, bulunsalar bile işe yaramayacakları çıkarımları da eşlik ediyordu. 

Peki Covid-19’a karşı geliştirilen ya da geliştirilmesi beklenen bağışıklığa dair bir değerlendirme yapmak için hangi değişkenlere bakmamız gerek? Bağışıklık kavramına ve Hong Kong’da yapılan bu çalışmanın bağışıklığa dair neler söylediklerine bakalım.

Bağışıklığa dair bilinenler

Bağışıklık sistemi, çeşitli hücre ve proteinlerin karşılıklı etkileşimi ve ortak çalışmasıyla vücudu yabancı mikroplara karşı koruyan bir savunma sistemi. Aynı zamanda vücutta ömrünü tamamlamış ve hasar görmüş hücreleri de yok ediyor. 

Bunu yaparken bağışıklık sistemi, vücuda giren yabancıları tanır hale geliyor. Tanışıklık, yabancıları kendisine ait olan dokulardan ayırabilmesini sağlıyor. Bir hastalığa karşı bağışıklık, bir kişinin sistemindeki o hastalığa karşı var olan antikorlarla sağlanıyor. Antikorlar ise hastalığa özgü gelişiyor. Örneğin, kızamık antikoru kızamık hastalığına maruz kalan bir kişiyi koruyabilir, ancak kabakulağa maruz kaldığınızda etkisi olmayabiliyor. Ancak burada cross-reactivity yani çapraz reaktivite kavramına bakmak gerek. Bu kavram, bir hastalığa direnç kazandığınızda, bir başka hastalığa karşı da dirençli olabileceğinizi söylüyor. Çapraz reaktiviteyle spesifik bir antijene karşı oluşturulan antikor, benzer yapısal bölgelere sahip iki antijeni tanıdığında da ortaya çıkabilir. Şu anda Covid-19 için de benzer bir durumun olabileceğini gösteren bazı çalışmalar var. Virüse henüz maruz kalmamış kişiler için SARS-CoV-2 enzim immünolojik testlerinde seropozitif oranlar bulunmuş. Yani hastalık geçirilmemiş olsa da vücutta bu hastalığın antikoru bulunabiliyor. Sebebi ise, diğer insan koronavirüsleri ile antikor çapraz reaktivitesi olasılığının bulunması. 

Çocukluğunuzu hatırlayabilirsiniz. Bu dönemde vücut çeşitli mikroplarla daha sık karşılaşıyor. İlk kez tanınan mikroplar, bağışıklık sisteminin hafızasına kaydoluyor. Böylece aynı mikropla tekrar karşılaşınca onu kolaylıkla ve kısa sürede yok ediyor. Eğer bu mikrobu doğal yollarla almamışsanız, aşılama yoluyla da bir bağışıklık sağlanabiliyor. İki tür bağışıklık var: Aktif ve pasif bağışıklık. Aktif bağışıklık, bir hastalık organizmasına maruz kalındığında bağışıklık sisteminin o hastalığa karşı antikorlar üretmesi için tetiklenmesiyle ortaya çıkıyor. Aktif bağışıklık, iki şekilde gerçekleşebilir. Hastalığa maruz kalarak enfekte olup doğal bağışıklık kazanarak ya da aşılama yoluyla hastalık organizmasının öldürülmüş veya zayıflamış bir formunun vücuda uygulanması şeklinde olabilir. Her iki durumda da, bağışıklık kazanmış kişi gelecekte bu hastalıkla temas edince, bağışıklık sistemi onu tanıyor ve onunla savaşmak için gereken antikorları hemen üretiyor. Aktif bağışıklık uzun süreli ve bazen ömür boyu sürebiliyor.

Pasif bağışıklık ise, önceden hazırlanmış antikorların vücuda verilmesiyle kazanılan bağışıklığa deniyor. Vücut bazı ani olaylarda ihtiyacı olan antikorları hemen üretemiyor, bu durumda üretemediği antikorlar dışarıdan verilerek bağışıklık sağlanıyor. Mesela, hastaya uygulanan serum pasif bağışıklık kazanılmasını sağlayabilir. Yani pasif bağışıklığın en büyük avantajı anlık ve acil koruma sağlıyor oluşu. Aktif bağışıklığın gelişmesi ise zaman alıyor. Kızamık ve çiçek hastalığı gibi bazı enfeksiyonlar bir kez yakalandıktan sonra tekrar etmiyor. Ancak grip ve tetanoz gibi hastalıklarda bağışıklık için aşı olunsa da tekrar ediyor. Yani zaman içinde antikorlar kaybolabiliyor. 

Vücutta antikor olsa bile, miktarı çalışmak için yetersiz olabilir

Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19 bağışıklık tepkisi hakkında bilinenleri güncelleyerek derlediği bir raporu bulunuyor. Viral enfeksiyonlara karşı bağışıklık tepkisiyle ilgili enfeksiyonun durdurulabileceği aşamalar yer alıyor. Buna göre, doğuştan gelen bağışıklık tepkisi ve adaptif bağışıklık tepkisi enfeksiyonu önleyebilecek aşamalar. Adaptif bağışıklık sistemi, enfeksiyonla savaşmak için antikorlar üretiyor. Bunlar, Covid-19'a neden olan virüs SARS-CoV-2'ye kimin maruz kaldığını belirlemeye çalışırken kanda ölçtüğümüz şeyler. “Antikor testi” bu nedenle yapılıyor. 

buyutec bagisiklik 1

Adaptif bağışıklık sistemi iki tür beyaz kan hücresini içeriyor. T ve B hücreleri. T hücreleri belirli bir virüsle enfekte olan ve enfeksiyonla mücadele etmek için sayısı hızla artan hücreler. B hücreleri ise, virüse özgü antikorlar üretebiliyor. Bu durum çoğu insan Covid-19’a henüz yakalanmadığından, enfekte olmayan kişilerin bellek T ve B hücrelerine sahip olmadığı ve dolayısıyla bir enfeksiyondan korunmadığı varsayılıyor. Ancak yapılan bazı çalışmalarda enfekte kişilerin hastalığa özgü T ve B hücreleri üretebildiğini gösterdi. Bir başka çalışmada ise semptomları hafif olan veya hiç olmayan birkaç hastanın da virüse karşı T hücreleri oluşturduğunu göstermiş. Bu çalışmalar, kanda antikor tespit edilemese de bağışıklık hafızasının mümkün olduğu umutlarını diri tutuyor. Ancak yine de hastalıkla ilgili verilerin eksik olduğunu söylemek mümkün. 

Dünya Sağlık Örgütü 24 Nisan 2020’de yaptığı bir açıklamada SARS-CoV-2 enfeksiyonuna karşı antikor tepkileri hakkındaki kanıtları incelediklerini söylemişti. Örgüte göre, bu çalışmaların çoğu, enfeksiyondan kurtulmuş kişilerin virüse karşı antikorlara sahip olduğunu gösteriyordu. Ancak, bazı kişilerin kanlarında çok düşük seviyelerde nötralize edici antikorlar olduğu, bunun da hücresel bağışıklığın iyileşme için kritik olabileceğini düşündürdüğü belirtilmişti. Buradaki önemli nokta ise, bir antikor kan testi nötralize edici antikorları doğrulayabilse bile, bu otomatik olarak kişinin başka enfeksiyonlara karşı bağışık olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin vücutta antikor mevcut olsa bile, miktarı savaşmak yani çalışmak için yetersiz kalabiliyor.

Nötralize edici antikorlar üç ay sonra kaybolabiliyor

Örgütün raporunda Covid-19’a karşı bağışıklık tepkisi hakkında bilinenler de yer alıyor. Buradaki bilgilere göre, iyileşen Covid-19 hastalarının çoğunun kanında SARS-CoV-2 virüsüne karşı antikorları olduğu bilgisi var. Bu antikorların 1-3 hafta sonra geliştiği biliniyor. 

bagisiklik hakkinda ne biliyoruz buyutec

Burada önemli olan konulardan biri, hastalığı daha şiddetli geçiren kişilerde daha yüksek seviyelerde önemli nötralize edici antikorlara sahip olması. Ancak hafif veya asemptomatik hastalar, düşük seviyelerde nötralize edici antikorlara veya tespit edilemeyen seviyelere sahip olduğu biliniyor. Son çalışmalara göre ise nötralize edici antikorlar üç ay sonra kaybolabiliyor. 

Peki, Covid-19'a karşı antikorların varlığı, bir kişinin bağışık olduğu ve tekrar enfekte olmaktan korunduğu anlamına mı geliyor? Bunu henüz kimse bilmiyor. Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19 için, antikorların koruyup korumadığını, hangi antikor seviyelerinin gerekli olduğunu veya korumanın ne kadar süreceğini doğrulamak için henüz yeterli veriye sahip olmadığını belirtiyor. 

antikorlarin varligi buyutec


Bağışıklığı etkileyen değişkenler neler?

Bağışıklığa dair salgının başından beri Britanya, İsveç gibi bazı ülkelerde sürü bağışıklığı uygulaması konuşuluyor. Sürü bağışıklığı, toplumda yeterli sayıda kişinin enfekte olarak ya da aşılanarak bağışıklık kazanmasıyla virüsün yayılımının durması anlamına geliyor. Ancak son günlerde bu durumun yakın zamanda mümkün olamayacağını gösteren bilgiler de yer alıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nda yer alan bilgiye göre, küresel nüfusun yalnızca yaklaşık yüzde 10'u enfeksiyona karşı antikorlara sahip. Uzmanlar ise bunun ne kadar koruyucu olduğunu veya korumanın ne kadar sürdüğünü bilmediklerini söylüyor. 

Aşılama yoluyla bağışıklıkta bazı değişkenler bulunuyor. Aşılar, doğal olarak karşılaşıldığında patojeni tanıması için bağışıklık sistemine güvenli bir şekilde bir immünojen sağlıyor. Aşılamaya karşı bağışıklık tepkisinde bireyler arasında önemli farklılıklar bulunuyor. Yaş, cinsiyet, genetik gibi iç konakçı faktörler; önceden var olan bağışıklık, mikrobiyota, enfeksiyonlar ve antibiyotikler gibi dış faktörler gibi. Yanı sıra, coğrafi konum, mevsim, aile büyüklüğü ve toksinler gibi çevresel faktörler; sigara, alkol tüketimi, egzersiz ve uyku gibi davranışsal faktörler ve beslenme gibi etkenler de bulunuyor. Buna eklenecek aşı faktörleri de var. Aşının tipi, dozu, uygulanması gibi. 

Bu yüzden herkesin hastalıklarla başa çıkma şekli farklılaşıyor. Yani yaş, cinsiyet, enfeksiyon geçmişi ve genetik farklılıklar bağışıklık sistemimizi etkiliyor ve bizi hastalığa daha yatkın hale getirebiliyor. 

Vakayı enfekte eden ilk virüs ile ikincisi arasında minör farklar var

Gelelim bağışıklık tartışmalarına sebep olan konuya. Hong Kong’da Mart ayında hastalığı geçirmiş 33 yaşında bir erkekte saptanan ikinci Covid-19 enfeksiyonu, tüm dünyada konuşuluyor. Hong Kong Üniversitesi mikrobiyoloji ekibi, 15 Ağustos 2020’de Britanya’dan İspanya üzerinden Hong Kong’a dönen kişinin havaalanı giriş taramasında Covid-19 pozitif çıktığını belirten bir basın açıklaması yaptı. Açıklamaya temel olan çalışma, Oxford Akademik Clinical Infectious Diseases dergisinde, 25 Ağustos 2020 tarihinde yayınlanmış. Çalışmanın tartışma bölümünde “İlk Covid-19 yeniden enfeksiyonu (re-infection) vakasını sunuyoruz” denmiş. Hong Kong Üniversitesi’ne ait resmi bir hesapta ise dünyanın belgelenmiş ilk Covid-19 yeniden enfeksiyon vakasının bulunduğu söylenmiş.

t0vRsggaAEXYhDYIPsmqydIhKCYfElgxgMb dHBPIVttprdqSRn9nrhVBnW4CfDzXZCTEb 8N9lTbzEzGHn0jECZVZi359_XGVED0Yf5DfCART74ITQ4UaXB1gS8Zhm7zJgRYQ6

Ekibe göre, virüsün genetik dizilimi incelenmiş hastayı enfekte eden ikinci virüsün, ilkinden farklı bir sınıfa/soya ait olduğu ortaya çıkmış. Hastanın ilk enfekte olduğunda gösterdiği semptomlar, ikinci defa hasta olduğunda da gözlenmemiş. 

Çalışma, yeniden enfeksiyon tespitinin olası sonuçları hakkında çıkarımlarda da bulunuyor. Buna göre, yeniden enfekte olmak mümkünse, SARS-CoV-2'nin sürü bağışıklığı ile ortadan kalkması olası değil; ancak sonraki enfeksiyonlar ilkinden daha hafif seyredebilir. 

Olası bir başka sonuç olarak ise, aşıların Covid-19’a karşı ömür boyu koruma sağlayamayabileceği sıralanmış. Bu yüzden aşı çalışmalarında geçmişte Covid-19 atlatmış hastaların da yer alması gerektiği salık verilmiş. 

Çalışmada, ikinci defa tespit edilen enfeksiyonun, ilkinin bir “kalıntısı” olabileceği şüphesi ise,  genetik incelemesi ile bertaraf edilmiş. Hastada tespit edilen ikinci virüs, minör de olsa ilkinden farklı bir genetik dizilime sahipti. 

Sürü bağışıklığına ulaşmanın tek etkili yolu aşılama olabilir

Yale Üniversitesi Moleküler, Hücresel ve Gelişimsel Biyoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Akiko Iwasaki’ye göre, çalışma bir “alarm” hali yaratmak zorunda değil. Hong Kong'da yapılan çalışma, bağışıklığa dair ne yönde çalışılmasına gerektiğine bir örnek. Iwasaki’ye göre, yeniden enfeksiyon oluşabilecekse, doğal enfeksiyonla elde edilecek sürü bağışıklığının SARS-CoV2'yi ortadan kaldırması olası değil. Bu yüzden de sürü bağışıklığına ulaşmanın tek güvenli ve etkili yolu aşılama. Iwasaki, çalışmanın önemini teslim etmekle birlikte, yeniden enfeksiyondan kaynaklanan sonuçların aralığını anlamak için, daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu görüşünde. 

Çalışmayı yapan isimlerden Dr. Kelvin Kai-Wang To, bu vakayla en azından bazı hastaların yaşam boyu bağışıklığa sahip olmadığının kanıtlandığını söylüyor. Science’a konuşan Columbia Üniversitesi’nden virolog Angela Rasmussen’e göre ise bu sonuca ulaşmak için erken: “Bunun aşılar ve bağışıklığa çok büyük etkileri olduğunda hemfikir değilim, çünkü çalışmada anlatılan hasta, ilk enfeksiyona iyi bir bağışıklık tepkisi geliştirmeyen insanların nadir bir örneği olabilir.” 

Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi'nden viral immünolog Mark Slifka ise, hastanın ilkinden az da olsa farklı bir virüsle enfekte olmasına rağmen ikinci enfeksiyonu hafif atlattığına işaret ederek, bunun iyi bir haber olduğunu söylüyor. 

Farklı ülkelerden yeniden enfeksiyon vakaları bildiriliyor

Hong Kong’ta yapılan çalışma endişe yaratmış olsa da, aslında geçmişte de benzer vakalar bildirilmişti. ABD’de hastalığı atlatan birinin, iki ay sonra yeniden pozitif olduğu görülmüştü. The New York Times’da yer alan habere göre, bu vakalar titiz testlerle doğrulanmış değil. Yeniden vakaların görüldüğü bir başka ülke ise Güney Kore olmuştu. Nisan ayında pek çok kişinin hastalığı atlatmasına rağmen ikinci kez pozitif olduğu görülmüştü. Güney Koreli doktorlara göre, ilk izlenim virüsün hastalarda yeniden aktive olduğu, yani hastalığın uykuya daldığı ve geri döndüğü yönündeydi. Ancak araştırmanın devam ettiği ve sonuçlanmadığı biliniyor. Bir başka öngörü ise, yeniden pozitif hastaların kalıcı bir enfeksiyon yaymadığı ve bunlardan toplanan virüs örnekleri kültürde yetiştirilemediği için, bulaşıcı olmayan veya ölü virüs parçacıkları döktüğünü söylüyordu. 

Geçmişte görülen vakaların yanı sıra 25 Ağustos 2020 tarihinde Belçika ve Hollanda’dan da benzer haberler geldi. Haberlerde hastaların ikinci kez Covid-19’a yakalandığı söyleniyordu. Hollanda hükümeti ve Dünya Sağlık Örgütü danışmanlarından virolog Marion Koopmans, Hong Kong'dan gelen benzer haberler gibi, Covid-19 yeniden enfeksiyonun Hollanda'da doğrulandığını söylemiş. Koopmans’ın verdiği bilgiye göre, Hollandalı hasta bağışıklık sistemi zayıflamış yaşlı bir kişi. Koopmans’a göre, SARS-CoV-2 enfeksiyonlarının hepsinin farklı bir parmak izi, genetik bir kodu var. O sebeple, insanların enfeksiyondan sonra uzun süre yanlarında bir şeyler taşıyabileceğini ve ara sıra biraz RNA salgılayabileceğini söylüyor. Aslında bu da virüsün genetik materyalini oluşturuyor. 

Belçika'da ise bir kişinin virüsle ilk karşılaşmasından yaklaşık üç ay sonra ikinci kez enfeksiyona yakalandığı belirlenmiş. Belçikalı virolog Van Ranst göre, ilk seferde vücudun daha az antikor üretmesi mümkün olabiliyor. Bu yüzden de ilk seferdeki antikorların, ikinci enfeksiyonu önlemeye yetecek kadar yardımcı olmayabileceği görüşünde. Ranst, yeniden enfeksiyonların istisna olup olmadığı veya daha fazlasının beklenip beklenemeyeceğinin henüz net olmadığını söylüyor. Son olarak ABD’de de Covid-19’a ikinci kez yakalanan bir kişinin hastalığı daha ağır geçirdiği haberi geldi. Scripps Research'ten bağışıklık ve mikrobiyoloji uzmanı Kristian Anderson’a göre bu durum da virüse karşı yüzde 100 bağışıklık geliştirilemediğine işaret olabilir

Sonuç olarak, Covid-19 Aralık’tan beri hayatımızda olsa da hala hastalıkla ilgili yeterince bilgi sahibi olamadığımız konular var. Hastalığa ikinci kez yakalanmak bir endişe yaratıyor olsa da, uzmanlar bunun şu an için endişeye yol açmaması gerektiğini düşünüyor. Hastalığa karşı kazanılacak bağışıklıkta ise, özellikle hastalığı semptomatik yani belirtileriyle birlikte geçiren kişilerin antikor yanıtı verebildiği bilgileri var. Ve bu dinamik sürecin önemli gelişmelerinden biri. Eldeki bilgilere göre, Covid-19 bağışıklığı sadece birkaç ay veya birkaç yıl sürüyorsa bile, bir aşının bulunmasının ardından da yeniden takviye aşılar olunması gerekebilir. Ancak bilim insanları çalışmaya devam ediyor ve en azından direnci uzatmanın yolları var ve bu sayede hastalığı halen yenebiliriz. 

Twitter, Lilian Cheng paylaşımları
24/08/2020
Twitter, HKU Medicine açıklaması
24/08/2020
American Society for Microbiology, Factors That Influence the Immune Response to Vaccination
01/09/2020
The Conversation, Coronavirus: B cells and T cells explained
20/07/2020
CDC, Immunity Types
01/09/2020
Medical News Today, How the immune system works
11/01/2018
Proteintech, What is cross-reactivity?
01/09/2020
tümünü göster
covid 19 banner