Son dönemde WhatsApp gruplarında dolaşan bazı iletilerde, yanı sıra bazı habersitelerinde insanların Ankara ve İstanbul’daki uyuz salgınına karşı uyarıldığı içeriklerpaylaşıldı. Salgından çok sayıda insanın etkilendiği belirtilirken uyuz salgınını önleyen ilaçların stoklarında sorun yaşandığı ve tükenmek üzere oldukları da öne sürüldü.
Yetkililer Türkiye’de, özellikle de İstanbul ve Ankara’da, net veriler belirtmeselerde, uyuz vakalarının ciddi oranda arttığını doğruladı. İlaçların temininde ise halihazırda herhangi bir sorun yaşanmadığı belirtiliyor; ancak ilaçları tedarik edemeyen eczaneler de var. Uyuz ilaçlarının satışında ise geçmiş yıllara göre artış var. Ayrıca uyuz bildirimi zorunlu bir hastalık olmadığından salgın ifadesini kullanabilmek de zorlaşıyor. Konunun tüm bu farklı boyutlarını bir araya getirebilmek için, uyuz salgını iddialarını "büyüteç" kategorimizde ele aldık.
Uyuz vakalarında geçmiş yıllara göre artış var
Tartışmanın başlangıcı, Aralık ayında haber sitelerinde yer alan ve yaygın uyuz vakalarından bahseden haberlere dayanıyor. Uzman görüşlerine de yer verilen haberlerde, salgının büyüdüğü ve ilaç firmalarının hazırlıksız yakalandığı, ilaç temin etmekte zorlandıkları da ifadeediliyor. Haberler yayılınca Sağlık Bakanlığı 16 Aralık 2019’da Twitter hesabından bir uyarıda bulundu: “Uyuz belirtisi taşıyorsanız vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurun. Hekimin reçete ettiği ilaçları düzenli kullanmayı, korunma ve tedavi önerilerini uygulamayı ihmal etmeyin.” Teyit hastalıkla ilgili detaylı bilgi almak için e-posta aracılığıyla Sağlık Bakanlığı’na ulaştı; salgının durumu, kaynağı ve vakalardaki geçmiş yıllara göre artışı sordu. Ancak yetkililerden henüz bir yanıt alınamadı.
Sağlık Bakanlığı vakaların salgın boyutuna ulaşıp ulaşmadığı konusunda bir açıklama yapmasa da, Türk Dermatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Salih Gürel, bu yıl uyuz vakalarındaki artış olduğunu ve ilaç tüketiminin de arttığını belirtti: "Gerçek anlamda bir ilaç sıkıntısı ve hastalarda da buna bağlı bir artıştan bahsedemeyiz. Ayrıca bazen geleneksel, yapma ilaçlarla da tedavi sağlayabiliyoruz.” Prof. Dr. Gürel hastalığın bu kadar yaygınlaşmasını ise hastaların tedaviyi doğru uygulamamasına bağladı. Gürel’e göre, uyuz hastasıyla aynı ortamı paylaşan insanların tedaviyi kabul etmemeleri de yaygınlaşmayı büyüten bir diğer faktör.
Teyit hastalığın yaygınlığını öğrenebilmek için Ankara Tabip Odası ile de görüştü. Görüşülen yetkili salgını doğruladı; oranın geçmiş yıllara göre daha fazla olduğunun altını çizdi. Yetkili sadece Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesine uyuz sebebiyle başvuranların sayısının bile oldukça fazla olduğuna da değindi.
Uyuz ilaçlarının satışında artış görülüyor
İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası'nın Teyit ile paylaştığı son üç yıllık uyuz ilacı satış miktarları da vakalardaki artışı destekler mahiyette. Buna göre uyuz hastalığının tedavisi için iki marka altında tamamı yerli üretim altı form ilaç bulunuyor. 2018 Ekim ile 2019 Ekim arasında satılan ilaçların sayısı, iki yıl öncenin aynı dönemine göre yüzde 71 artmış:
2019 Ekim ayından geriye dönük bir yılda: 1.777.088
2018 Ekim ayından geriye dönük bir yılda: 1.251.801
2017 Ekim ayından geriye dönük bir yılda: 1.037.944
Bu arada konu meclis gündemine de taşındı. CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer tarafından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yanıtlaması istemiyle meclise sunulan soru önergesinde, uyuz vakalarının salgın halini alıp almadığı, bakanlığın aldığı önlemler ve ilaç tedarikinde sorun yaşanıp yaşanmadığı sorularına yanıt arandı.
İlaç temininde yaygın bir sorun yaşanmıyor
Peki gerçekten bir ilaç temini sorunu var mı? Sağlık Bakanlığı resmi internet sitesinde bir duyuru yayınlayarak uyuz ilacının temin edilemediği iddialarını yalanladı: “Herhangi bir ilaç sıkıntısı söz konusu değildir. Mevcut stok ve üretim miktarları önümüzdeki dönemde de bir sıkıntı yaşanmayacağını göstermektedir. (...) 56 bin 736 kutu deri kremi, 133 bin 467 kutu losyon, 178 bin 691 kutu şampuan olmak üzere toplam 368 bin 894 kutu ilaç mevcuttur.”
Bakanlığın açıklamasıyla aynı gün, İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Cenap Sarıalioğlu da bir değerlendirme yaptı. Sarıalioğlu artan uyuz vakalarının ardından ilk anda bir ilaç stoku sorunu yaşandığını, ancak sonrasında hızlıca çözüldüğünü açıkladı. Teyit'in ulaştığı İstanbul Eczacılar Odası da, ilaç temininin sağlandığı bilgisini doğruladı; herhangi bir sorun yaşanması durumunda basına bilgi verileceğini söyledi.
Teyit, ilaçların temininde zorluk yaşayıp yaşamadıkları konusunda bilgi almak için İstanbul ve Ankara’da birkaç eczaneye de ulaştı. Bazı eczaneler ilaçların sağlanmasında zorluk yaşadıklarını, bazılarıysa yaşamadıklarını belirtti. Ankara Balgat’ta yer alan Lalem Eczanesi sürekli talep etmelerine rağmen ilaçların ellerine geçmediğini söylerken, Çankaya’da yer alan Bihter Eczanesi hiçbir sorun yaşamadıklarını ifade etti. İstanbul Sultangazi’deki Vera Eczanesi de herhangi bir sorun olmadığını söyledi. Yani sorunun tamamen çözüldüğünü söylemek mümkün görünmüyor.
Uyuz nedir?
İstanbul Tabip Odası, İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası’ndan oluşan İstanbul Sağlık Meslek Odaları Koordinasyonu da uyuz vakalarındaki artışa vurgu yaparak uyarılarda bulundu. Yayınlanan metinde uyuz hastalığının tanımı, nasıl bulaştığı, belirtileri, nasıl tedavi edildiği gibi bilgiler de var.
Uyuz mikroskopik bir akar türü olan sarcoptes scabei’nin neden olduğu parazitik bir hastalık. Toplu yaşam alanlarında ve kış aylarında görülme sıklığı artıyor. Gözle görülmeyen bu küçük hayvanlar, insan derisinde açtığı tünellerde yaşıyor. Bulaşması için yakın temas yeterli ve en bilindik belirtisi de şiddetli kaşıntı. Kaşıntılar gece artıyor ve parmak araları, bilekler, koltuk altları, dirsekler ve kasıklarda yoğunlaşıyor. Uyuz kolay tedavi edilebilen bir hastalık. Doktorun vereceği ilaçları düzenli kullanmak yeterli. Ancak hastalığa yakalanan kişiyle beraber, aynı ortamı paylaşanların da, hasta olmasalar da mutlaka tedavi olmaları gerekiyor. Yayılmayı durdurmak için bu çok önemli. Çünkü uyuz kişiden kişiye 15-20 dakikalık herhangi bir temasla bulaşabiliyor. Nitekim Teyit’in görüştüğü Halk Sağlığı Kurumu’ndan bir yetkili de hastalığın bu kadar yayılmasını aile boyu tedaviye direnmeye bağlamıştı.
Halk Sağlığı Kurumu ile yaptığımız görüşmede uyuzun bildiriminin zorunlu olmadığını da öğrendik. Sağlık Bakanlığı’nın bulaşıcı hastalıklarla ilgili yönetmeliğinde yer alan hastalıklara bakıldığında da uyuzu göremiyoruz.
Nitekim İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü de uyuz salgınının tamamen kişisel hijyen sorunu olarak görüldüğünü ve bildirimi zorunlu olmadığı için de herhangi bir sayısal veri tutulmadığı bilgisini verdi. Sadece toplu yaşam alanlarında, örneğin yurtlar, kışlalar, bakım evleri gibi yerlerde ortaya çıkarsa Halk Sağlığı Müdürlükleri kişisel hijyen konusunda toplu olarak eğitim veriyor. Hastalar da aile hekimliklerine yönlendiriliyor. Öte yandan bulaşıcı hastalıklar vücuda giren bakteri, virüs, mantar veya parazit gibi küçük organizmaların sebep olduğu hastalıklar olarak tanımlanıyor.
Bir hastalığın salgın olduğuna nasıl karar verilir?
Bir hastalığın salgın olduğunun kararının nasıl verildiğiyle ilgili olarak Sağlık Bakanlığının Bulaşıcı Hastalıklar ile Mücadele Rehberi'ne bakılabilir. Rehbere göre vaka sayılarının beklenenden fazla olması, aynı etkene maruz kalma, hastalığın belirli yerlerde kümelenme göstermesi ve uluslararası sağlık tehdidi oluşturan bir vakaya rastlanması salgın olarak adlandırılabiliyor. Vaka sayıları önceki haftalar, aylar ve yıllarla karşılaştırılıyor. Öte yandan vaka sayısının fazla olması da salgın tanımının kullanımına yeterli olmayabilir. Çünkü bazı sebepler vakaları artırabilir; göç, nüfus yapısındaki değişimler, vaka tanımlarının değişmesi, mevsimsel değişimler, tanı yönetimindeki değişiklikler ve hekim değişiklikleri gibi... Dolayısıyla Sağlık Bakanlığı öncelikle salgın şüphesiyle vakaların artışına ve verilere bakıyor, daha sonra salgını doğrulamak için nüfus değişimi, vaka sevkleri gibi kriterleri değerlendirerek salgını doğrulama aşamasına geçiyor. Ardından salgının incelenmesini başlatıyor. Bunların yanında salgın değerlendirmesi için hastane ve aile hekimliği gibi veriler dikkate alınıyor. Bir hastalığın salgın olduğunu doğruladıktan sonra Sağlık Bakanlığı, hastalığın tanımı için bilgi toplayıp vakaları incelemeye alıyor. Dolayısıyla salgına etken, kaynak ve bulaşma yoluna ait bilgileri hastalık için tanımlayıcı bilgiler olarak topluyor.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, uyuz küresel olarak 200 milyondan fazla kişiyi etkiliyor. Özellikle tropikal bölgelerde yer alan gelişmekte olan ülkeler risk grubunda. Bu ülkelerdeki çocuklarda yaygınlık yüzde 5-10 arasında değişebiliyor. DSÖ, uyuz salgınlarının mülteci veya ülke içerisinde yer değiştirmiş insanların bulunduğu kamplarda yaygınlığına da işaret ediyor. Yüksek riskli ortamlarda gözetim, salgının erken doğrulanması ve halk sağlığı uzmanlarının katılımı salgının önüne geçmede genel prensipler arasında yer alıyor.
Özetle, Türkiye’de uyuz vakalarında ciddi bir artış yaşandığı konusunda herkes mutabık ve Sağlık Bakanlığı da vakalardaki artışı yalanlayan bir açıklama yapmadı. Ancak uyuzla ilgili verilerin zayıflığı, önceki yıllara göre nerelerde, nasıl bir artış olduğunu tam olarak tespit etmeyi olanaksızlaştırıyor. Eldeki en belirgin veri ilaç satış oranlarında geçtiğimiz yıllara oranla görülen ciddi artış. İlaç temini konusunda ise kurumlar sorun olmadığını belirtirken, bazı eczaneler hala ilaçlara ulaşmakta güçlük yaşadıklarını ifade ediyor. Uyuz için göç ve kamplarda yaşam ciddi bir risk faktörü oluştursa da Türkiye'deki vakaların sebebi de netleşmiş değil.