İklim krizinin sonuçlarıyla ilk defa ciddiyetle yüzleşenler, iki düşünceyle karşı karşıya kalıyorlar: "Bir şeyleri düzeltmek için ben ne yapabilirim?" sorusu ve gereken değişimin ölçeği karşısında büyüyüveren çaresizlik hissi.
Yapılan çalışmalar, karbon ayak izimizi küçültmek için hayat tarzımızda değişiklikler yapmanın ancak sistemsel dönüşümle desteklendiğinde anlamlı olacağını ortaya koyuyor.
Yine de milyonlarca insan, iklim krizine etkilerini en aza indirmek için çeşitli yollar benimsiyor: Araba kullanmak yerine toplu taşımayı veya yürümeyi tercih etmek, elektrik kullanımını azaltmak, daha az alışveriş yapmak ve et tüketimini azaltmak bu davranışlara örnek gösterilebilir.
Kötü haber şu ki, tüm bunları yaptığınızda dahi -pek aklınıza gelmeyecek bir nedenle- karbon ayak izinizi küçültemiyor olabilirsiniz. Hatta maddi durumunuz gelişme gösteriyorsa, tüm çabalarınıza rağmen karbon ayak izinizin büyüyor olması muhtemel.
Yıllardır gözden kaçan mesele şu: Parçası olduğumuz finansal düzen nedeniyle iklim değişikliğine en büyük etkimiz, sahip olduğumuz birikim, bu birikimi hangi finansal kuruluşlara emanet ettiğimiz ve bu kuruluşların paramızla neler yaptığıyla alakalı.
Bir önceki yazıda karbon dengelemeden, yani iklim dostu projelere yatırımlar yaparak karbon ayak izini küçültme yönteminden söz etmiştik. Banka hesaplarımızda bekleyen nakit, bankalar tarafından iklime zararlı yatırımlara yönlendirildiğinde ise bunun tam tersi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Sorun şu: Karbon dengelemeden farklı olarak, şirketler bu durumu örtbas ettiği için paramızın sebep olduklarından çoğunlukla haberimiz dahi olmuyor.
ABD’de Sallanan Sandalye Hareketi bankaları protesto ediyor
Third Act Virginia Twitter hesabından paylaşılan nöbet fotoğrafı. 'Bu banka, iklim kaosunu fonluyor'.
Bankaların birbiri ardına ‘karbon nötr’ olma hedefi açıkladığı ve hatta bu hedef doğrultusunda bir araya gelerek Net Sıfır Bankacılık Birliği kurdukları göz önünde bulundurulduğunda, fosil yakıtların finansmanı konusunun gözden kaçmasına şaşmamalı. Ancak iklim hedefleri açıklayarak "yeşil" görünmeye çalışan bankalar, aynı anda küresel ısınmayı 1,5 derecenin üzerine çıkaracak yatırımlara finansman sağlayarak yeşil aklama yapıyor.
Tam da bu nedenle 21 Mart günü, ABD’nin başkenti Washington DC’de ve 30 eyalette sokağa çıkan aktivistler, 102 ayrı eylem düzenleyerek fosil yakıta finansman sağlayan bankaları protesto etti.
"Fosiller fosil yakıtlara karşı" sloganını benimseyen 60 yaş üstü Amerikalılar, sandalye ve battaniyelerini sırtlanıp fosil yakıtlara finansman sağlayan dört büyük Amerikan bankasının şubeleri önünde 24 saat nöbet tuttu. Nöbeti, sokaklarda düzenlenen eylemler takip etti.
"Yüzlerce yaşlı, 'Third Act'in kirli bankaları insanlığa karşı işledikleri suçlar nedeniyle utandırmak için gerçekleştirdiği eylem kapsamında DC sokaklarında yürüdü. Chase (JPMorgan Chase) en büyük ve en kirlisi."
Eş kurucuları arasında çevre aktivisti ve yazar Bill McKibben’ın da bulunduğu, 2021 yılında kurulan "Third Act" (Üçüncü Perde) grubunun organize ettiği eylemler, bankaları durdurmak konusunda uzun yıllardır birikim yapan yaşlıların etkili olacağını savunuyor ve hayatının ‘üçüncü perdesindeki’ vatandaşları göreve çağırıyor.
Yaşlıların sıklıkla kullandığı koltuklardan yola çıkarak hareketlerine "Sallanan Sandalye İsyanı" (Rocking Chair Rebellion) ismini veren eylemcilerin talebiyse net: Bankaların "iklim kaosunu fonlamaktan" vazgeçmesini istiyorlar.
Bankalar birikimlerimizi fosil yakıt finansmanı için kullanıyor
Durum özetle şu: Finansal kuruluşlara yatırdığımız birikimler, hesaplarımızda pasif şekilde beklemiyor; çeşitli yatırımlar için kullanılıyor. Ve yakın zamanda tamamlanan araştırmalar gösteriyor ki bu maddi kaynağın oldukça büyük bir kısmı, fosil yakıt yatırımlarını finanse etme işlevi görüyor.
Geçtiğimiz yıl yayınlanan Banking on Climate Chaos (BOCC) raporuna göre, Paris İklim Anlaşması’nın imzalandığı 2016 yılından bu yana en büyük 60 bankanın sağladığı fosil yakıt finansmanı 4.6 trilyon doları buldu. 2021 yılında yalnızca Amerikan bankalarının sağladığı fosil yakıt finansmanı ise 742 milyar dolardı.
Oysa Paris Anlaşması’nın koyduğu, küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırma hedefine bağlı kalabilmemiz için hiçbir yerde yeni petrol ve doğalgaz projesinin hayata geçirilmemesi gerekiyor.
Bu konuda yapılan birçok modelleme çalışmasını değerlendiren, Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü (IISD) tarafından yayınlanan bir rapor, yeni petrol ve doğalgaz yatırımlarının ya gezegenimizin 1,5 dereceden fazla ısınmasına neden olacağı ya da atıl yatırımlara sebebiyet vereceği sonucuna ulaşıyordu.
Bu bilimsel uyarılara rağmen, 4,6 trilyon dolarlık fosil yakıt finansmanının yüzde 67’si, petrol ve doğalgaz yatırımlarına harcandı.
Eylemcilerin hedefindeki dört banka, JPMorgan Chase, Citibank, Wells Fargo ve Bank of America, fosil yakıt finansmanının ABD ve dünyadaki öncüleri. BOCC raporuna göre, geçtiğimiz altı senede sağlanan fosil yakıt finansmanının yüzde 25’inden yalnızca bu dört banka sorumlu.
Aktivist McKibben’a göre bu bankalar, henüz çalışma hayatlarının başında olan ve kayda değer birikimleri bulunmayan genç kuşağa kulaklarını tıkayabilir ama 60 yaş üstü jenerasyon "muhakkak dikkatlerini çekmeyi başaracaktır."
McKibben bu konuda haklı olabilir, ancak bankaların dikkatini çekmesi kuvvetle muhtemel, finansal olarak daha da güçlü bir grup daha var: büyük kurumsal şirketler.
Kurumsal şirketler bankalara çekidüzen verebilir
Aynı bankalar gibi kurumsal şirketler de iklim hedefleri belirlemeye ve imajlarının "yeşil" olmasını sağlamaya çaba gösteriyor. Ancak operasyonlarını ve tedarik zincirlerini gözden geçirerek kurumsal karbon ayak izlerini ne denli küçültürlerse küçültsünler, finansal kuruluşlardaki para ve yatırımlarının fosil yakıt finansmanında kullanılması, sebep oldukları emisyonları büyütüyor.
2022’de yayınlanan Carbon Bankroll raporuna göre, dünyanın en büyük şirketlerinden bazıları için en büyük salım kaynağı, finansal kuruluşlardaki nakit ve yatırımları. Bu şirketler arasında Google’ın sahibi Alphabet; Facebook, Instagram ve WhatsApp gibi platform ve uygulamaların sahibi Meta; Microsoft ve Salesforce da bulunuyor.
Rapordan birkaç çarpıcı bilgi paylaşmak gerekirse:
- Alphabet, Meta ve PayPal’ın finansal emisyonları, bu şirketlerin diğer tüm emisyonlarının toplamından daha büyük;
- 2021 yılında, Amazon’un dünyanın her yanındaki tesislerinin sebep olduğu salımlar, nakit ve yatırımlarının sebep olduğu emisyonlardan daha düşüktü;
- 2021 yılında PayPal şirketinin finansal karbon ayak izi, şirketin kümülatif emisyonlarından tam 55 kat daha fazlaydı.
Şirketlerin finansal emisyonları, hesaplamalarda yakın zamana kadar yaşanan zorluklar nedeniyle henüz kurumsal karbon ayak izi hesaplamalarına dahil edilmiyor. Ancak Carbon Bankroll raporuna göre büyük kurumsal şirketler, sahip oldukları finansal gücü kullanarak bankaların fosil yakıt finansmanına son vermesine öncülük edebilir.
Burada özellikle iklim dostu şirketler önemli rol oynayabilir: Nitekim mevcut sistemde, iş modeli fosil yakıtlardan çıkışa ve yeşil dönüşüme dayanan şirketlerin dahi yatırımları, fosil yakıt finansmanına yönlendiriliyor.
Öyle ki aynı raporda, ABD finans sektörünün 2020 yılı karbondioksit emisyonları 1.968 milyar ton olarak hesaplanmış. Buna göre eğer bu sektör bir ülke olsaydı, Rusya’nın hemen ardından gelerek dünyada en fazla salıma sebep olan beşinci ülke olacaktı.
Türkiye’de bankalar kömürlü termik santrale finansman sağlamayı sürdürüyor
Peki finansal emisyonlara dair tüm bu tartışmalar, Türkiye’de yaşayan ve birikimleri Türkiye bankalarında bulunan bizler için ne anlama geliyor?
Her ne kadar bahse konu ABD bankalarında birikimimiz bulunmasa da, bu tartışmalardan yola çıkarak Türkiye’de çalıştığımız bankaların iklim karnelerini inceleyebilir, nakdimizin hangi yatırımlarda kullanıldığını sorgulayabiliriz.
Ekim 2022’de ‘Türkiye’deki Bankaların İklim Değişikliğine Yaklaşımı’ başlıklı bir rapor yayınlayan 350.org, Türkiye’nin en büyük 17 bankasını, fosil yakıt finansman politikaları ve iklim hedefleri bağlamında inceledi.
Rapora göre bu bankaların sekizi (Akbank, Garanti, HSBC, ING, TSKB, Türkiye İş Bankası, QNB ve Yapı Kredi), yeni kömür projelerini finanse etmeme taahhüdünde bulundu. Türkiye’nin fosil yakıt kaynakları büyük ölçüde kömürle sınırlı olduğu için, ABD’de petrol ve doğalgaza yönelen ilginin Türkiye’de kömüre yöneldiğini not etmek önemli.
Bu nedenle kömürden çıkış taahhütleri önemli olmakla birlikte, süregelen yatırımlar için geçerli olmadıklarını vurgulamak gerekiyor.
Bankaların portföylerini fosil yakıtlardan tamamen arındırmak için öngördükleri yol, özellikle iklim hedeflerinin aciliyeti göz önünde bulundurulduğunda, alabildiğine belirsiz ve uzun. Dolayısıyla bu sekiz bankadan biriyle iş yapmanız, birikiminizin fosil yakıtlara aktarılmayacağı anlamına gelmiyor.
Yeniköy Kemerköy Termik Santrali'ne kömür sağlayan maden, Akbelen Ormanı'na doğru genişletiliyor.
Gündemdeki bir olaydan örnek vermek gerekirse: Yeniköy Kemerköy Termik Santrali’ne kömür sağlamak için Milas’taki Akbelen Ormanı’nın yok edilmesine direnen İkizköylüler’in mücadelesi, neredeyse iki senedir devam ediyor.
Termik santralin sahibi YK Enerji’ye kredi veren bankalar, geçtiğimiz sene Mart ayında bölgeye teftişe geldiklerinde protestolarla karşılandıl. Twitter’da da Türkiye İş Bankası, Garanti BBVA, Yapı Kredi ve Akbank’a çağrıda bulunan aktivistler, "yeni kömür projelerinden çekilmek yetmez" diyerek önceki kredilerin de kesilmesi talebinde bulundu.
Söz konusu bankalar, yeni kömür projesi finanse etmeyecekleri taahhüdünde bulunmuş olsalar da, devam eden finansmanlarını ne zaman sonlandıracaklarına dair herhangi bir plan açıklamış değiller. Hatta hangi projelere finansman sağladıkları, fosil yakıt finansmanının portföylerindeki yüzdesi gibi bilgiler dahi şeffaflıkla paylaşılmıyor.
Bu konuda 350.org raporunda yer alan yegane veri Akbank’a ilişkin. Buna göre 2020 yılı sonu itibariyle Akbank’ın portföyündeki fosil yakıt finansmanı oranı yüzde 24 seviyesindeydi.
Raporda incelenen 17 bankanın üçünün (Halkbank, Vakıfbank, Ziraat Bankası) kamu bankası olduğunu ve bu bankalarının hiçbirinin fosil yakıt finansman politikalarına dair bilgi paylaşmadığını veya kömürden çıkış taahhüdünde bulunmadığını belirtmekte fayda var.
2017 yılında yayınlanan bir başka raporda, kömürlü termik santrallere finansman sağlayan bankalar arasında birçok büyük özel bankanın (Garanti, İş Bankası, Denizbank, Yapı Kredi, Finansbank) ve kamu bankasının (Vakıfbank, Halkbank, Ziraat) bulunduğu görülüyor.
350.org, başlattığı "Dumansız Para Sahası" kampanyasıyla, henüz kömürden çıkış taahhüdünde bulunmamış yedi özel banka (Aktifbank, Burgan Bank, Denizbank, Fibabanka, ICBC, Odeabank, Şekerbank) üzerinde kamuoyu baskısı oluşturmayı hedefliyor.
İklim için önemli tek şey, fosil yakıtları azaltmak
Akbelen Ormanı adalet nöbetinden; 4 Aralık 2022
Kısacası Türkiye’nin ve dünyanın hemen her yerindeki finansal kuruluşlar, bir yandan "net sıfır" veya "karbon nötr" olmak için uzun vadeli hedefler açıklarlarken, eş zamanlı olarak fosil yakıt projelerine finansman sağlamaya devam ediyorlar. Fosil yakıtlardan çıkış taahhüdünde bulunanlar dahi süregelen finansmanlarını sonlandırmaktan imtina ediyor.
ABD’de şimşekleri üzerine çeken dört bankadan biri olan JPMorgan Chase, eleştirilerinden kaçınmak için sağladıkları yenilenebilir enerji finansmanına dikkat çekiyor. Hem Chase hem de Citibank, önümüzdeki 10 senede yeşil girişimlere bir trilyon dolar finansman sağlayacaklarını söylüyor.
Mevcut durumda, bankalar düşük karbonlu enerjiye (ki buna birçok çevreci tarafından ‘yeşil’ kabul edilmeyen biyoyakıt ve biyokütle yatırımları da dahil) yatırdıkları her 80 cent’e karşılık, fosil yakıtlara bir dolar yatırmaya devam ediyorlar.
Yine de, küresel ısınmayı sınırlandırmak istiyorsak meselenin yenilenebilir enerjiye yapılacak yatırımları fosil yakıt yatırımlarıyla denkleştirmekten ziyade, fosil yakıtlardan mümkün olan en kısa sürede çıkmak olduğunu hatırlamakta fayda var.
Önde gelen iklim aktivistlerinden bilim insanı Dr. Julia Steinberg’ün dediği gibi: "Verebileceğim *yegane* ve en önemli bilgi şu: Yenilenebilir enerji üretimini artırmak, gezegenimizin iklim sistemi için hiçbir şey ifade etmiyor. İklim için önemli tek şey, fosil yakıtları azaltmak."