Sosyal medyada Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk hakkında oldukça fazla yanlış bilgi dolaşmakta. teyit.org’da daha önce yayınladığımız ve Atatürk’e mal edilen sözlerin nasıl doğrulanacağını anlattığımız yazıdan sonra bu defa fazlaca konuşulan Atatürk ve “19 sayısı” ile ilgili tesadüfleri inceledik.
10 Kasım 1938’de hayatını kaybeden Atatürk’ün, çoğunlukla hayatındaki tarihlerden yola çıkarak ortaya atılan iddiaları ele aldığımız bu yazıyı hazırlarken Amerika Birleşik Devletleri’nde benzer şekilde sıkça konuşulan bir söylentiler silsilesinden ilham aldığımızı da eklememiz gerekiyor. Doğrulama sitesi Snopes eski ABD başkanlarından Abraham Lincoln ile John F. Kennedy arasında yaşandığı iddia edilen tesadüflerin hangilerinin gerçek hangilerinin yanlış olduğunu analiz etmişti.
İDDİA: Atatürk’ün nüfus kütük numarası 19'du. Nüfus cüzdanı numarası ise 19'un katı olan 993814 sayısıydı. (YANLIŞ)
Atatürk’ün nüfus cüzdanı üzerinden ortaya atılan iddiada Atatürk’ün nüfus kütük numarasının 19 olduğu belirtilirken, nüfus cüzdanı numarasının ise 19 sayısının katı olan 993814 olduğu ifade ediliyor. Atatürk’ün nüfus cüzdanı numarası 993814 olmasına rağmen kütük numarasının 44 olduğu görülebiliyor. Gaziantep Valiliği’nin internet sitesinde yer alan bilgilerde Atatürk’ün Gaziantep nüfus kütüğüne kayıtlı olduğu görülebiliyor.
2015 yılında tarihçi Ali Güler’in ortaya çıkardığı iddia edilen belgeyle, Atatürk’ün 18 Ekim 1922 tarihinde hazırlanan Osmanlı kütüğüne kayıtlı ilk kimlik belgesi medyada yer almıştı.
İDDİA: Mustafa Kemal’in politikaya girişi 19 yaşında yine 19'un katı olan 1900 yılında gerçekleşti. (BELİRSİZ)
Mustafa Kemal’in henüz Harbiye’deyken siyasete ilgi duyduğu ve ülkenin kötü gidişatı hakkında endişelenip arkadaşlarıyla bu kötü gidişata çözüm üretmeye çalıştığı gerçek. Kendisinin de içinde olduğu ve siyasi yazıların yayınlandığı tek sayfalık “Vatan” dergisi yüzünden 1902 yılı olabilecek bir tarihte bir grup arkadaşıyla başının belaya girdiği biliniyor. Ayrıca, Atatürk ve arkadaşlarının 1906’da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurduğu görülebiliyor. 1907’de ise Mustafa Kemal, yapılan bir yemin töreniyle İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne (sf.106) giriyor.
Sonuç olarak iddiada “politikaya giriş” ifadesinden ne kastedildiği de bilinemediğinden, Mustafa Kemal’in kesin bir şekilde politikaya 19 yaşında yani 1900 yılında girdiğini söylemek zor görünüyor.
İDDİA: Harp Okulu'nu 20. olarak bitirdi. Subaylardan birisi yabancı olduğu için mezun olan 19. Türk subayı oldu.(YANLIŞ)
Atatürk’ün harp okulunu 20. olarak bitirdiği ancak subaylardan bir tanesinin yabancı olmasından dolayı mezun olan 19. Türk subayı olduğu iddiası doğru değil. Atatürk 1901 yılında Harp Okulu’ndan 8. olarak mezun oldu. Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam isimli kitabının üçüncü cildinde (sf.603) bu rakam net olarak verilir.
Buna ek olarak Kara Harp Okulu’nun resmi internet sitesine bakıldığında da bu bilgi doğrulanabiliyor. Ayrıca, ortaya çıkan yeni belgeler ışığında Atatürk’ün Harp Okulu yıllarının incelendiği bir makalede de Atatürk’ün okuldan 8. olarak mezun olduğu belirtiliyor.
İDDİA: 1881 yılı, Rumi takvime göre 1297'dir. Bu rakamların toplamı ise 19'dur.(DOĞRU)
Atatürk’ün Miladi doğrum tarihi olan 1881 sayısının Rumi takvime göre karşılığının 1297 olduğu doğru. Takvimler arasındaki dönüşümleri yapan bir internet sitesi yardımıyla bunu görmek mümkün. 1297 sayısının rakamları toplamı ise 19 ediyor.
İDDİA: 4 Temmuz 1919'da Erzurum'a gitti. 19 gün sonra 23 Temmuz'da Erzurum Kongresi'ni topladı.(YANLIŞ)
Atatürk’ün Erzurum’a gelişi 3 Temmuz 1919’dur. Her yıl 3 Temmuz’da Atatürk’ün Erzurum’a gelişi kutlanır. Şevket Süreyya da bilgiyi (Tek adam ikinci cilt sf.95) doğrular. O halde 23 Temmuz’da (sf.116) başlayan Erzurum Kongresi’ne kadar geçen süre 19 değil 20 gündür.
İDDİA: 19 Nisan 1909'da Hareket Ordusu ile İstanbul'a girdi.(DOĞRU)
31 Mart vakası olarak bilinen isyanı bastırmak için Hareket Ordusu’yla 15/16 Nisan 1909’da Selanik’ten hareket eden Atatürk’ün 19 Nisan’da İstanbul’da olduğunu görmek mümkün. Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam isimli kitabının ikinci cildine bakıldığında da bu bilgiyi doğrulamak (sf. 158) mümkün. Buna göre Hareket Ordusu tarafından İstanbul ahalisi için Mustafa Kemal tarafından yazılıp Hüsnü Paşa’nın imzasıyla 19 Nisan 1909 tarihli bir beyanname yayınlandığı görülüyor.
İDDİA: Albaylık rütbesini 19 Aralık 1915'te aldı.(YANLIŞ)
Atatürk’ün rütbesinin 19 Aralık 1915’te albaylığa yükseltildiği iddiası da doğru değil. Genelkurmay Başkanlığı’nın Atatürk için hazırladığı internet sayfasına bakıldığında Atatürk’ün 1 Haziran 1915’te albay olduğu bilgisine ulaşılabiliyor. Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği üstün gayret ve başarılar neticesinde 1 Haziran 1915’te albay olduğunu Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam isimli kitabıyla da doğrulayabiliyoruz. (Tek Adam 3. cilt sf. 605.)
İDDİA: 19 Mart 1916'da tuğgeneral oldu.(YANLIŞ)
Genelkurmay Atatürk hakkında hazırladığı sitede tarihi 1 Nisan 1916 olarak belirtir. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından hazırlanan ve meclis başkanlığı yapmış isimlerin de yer aldığı kitapta (sf.30-31) da Atatürk’ün tuğgeneral olduğu tarih 1 Nisan olarak yer alır.
Yine Aydemir, Tek Adam’ın son cildinde Atatürk’ün tuğgeneral olmasını net olarak (sf. 606) 1 Nisan’a tarihler.
İDDİA: 9. Ordu Müfettişliği'ne atandıktan 19 gün sonra 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak bastı.(DOĞRU)
Atatürk’ün 30 Nisan’da 9. Ordu Müfettişi olarak atandığı ve bu tarihten 19 gün sonra yani 19 Mayıs’ta Bandırma gemisiyle Samsun’a ayak bastığı iddiası doğru. Şevket Süreyya’nın Tek Adam isimli kitabının üçüncü cildinde 30 Nisan tarihi net (sf.607) olarak belirtiliyor.
İDDİA: Atatürk, Samsun’da 19 gün kaldı.(YANLIŞ)
Atatürk’ün Samsun’da 19 gün kaldığı iddiaları da gerçeği yansıtmıyor. Samsun Belediyesi’nin internet sitesinde Atatürk’ün Samsun’da 7 gün kaldığı daha sonra geçtiği Havza’da ise 17 gün konakladığı belirtiliyor. Samsun Valiliği’nin websitesinde ise Atatürk’ün Samsun’da 26 gün kaldığı ifade ediliyor.
İDDİA: Samsun’a ayak bastığı Bandırma Gemisi’nde 19 kişi vardı.(BELİRSİZ)
Samsun Belediyesi’nin internet sitesinden Bandırma Gemisi’nde Atatürk haricinde 18 isim sayılır. Fakat tarihçi Murat Bardakçı’ya göre gemide tam 48 kişi vardır. Araştırmacı Kaan Göktaş’ın OdaTv’ye de haber olan ve Bandırma gemisinin mürettebatını araştıran çalışmasında Mustafa Kemal ile beraber 76 kişi olduğu ifade edilir. Atatürk’le beraber Samsun’a çıkan askerlerin geminin kaptanlığını ve diğer işlerini yapamayacağı düşünüldüğünde gemide diğer mürettebatın olması ve gemide bulunan insan sayısının 19’dan fazla olması daha akla yatkın gelmektedir. Ancak sayılar üzerinde tam bir uzlaşma olmadığı için iddia belirsiz.
İDDİA: 1902'de Harp Okulu'ndan teğmen olarak mezun olan Atatürk'e, 19 yıl sonra 19 Eylül 1921'de son rütbesi verildi, mareşal oldu ve "gazi" unvanını aldı.(DOĞRU)
Atatürk 10 Şubat 1902’de teğmen olarak mezun olur. Harp Akademisi’nden ise 11 Ocak 1905 yılında mezun olur. Kendisine 19 Eylül 1921’de mareşal ve gazilik unvanı verilir. Bu süre zarfında geçen süre ise 19 yıldır.
İDDİA: Latife Hanım ile olan evliliği 19'un katı olan 912 gün sürdü.(YANLIŞ)
29 Ocak 1923’de başlayan Latife Hanım ve Mustafa Kemal’in birliktelikleri 5 Ağustos 1925 tarihinde sonlanır. Bu tarihler arasında geçen süre hesaplandığında aradaki gün sayısının 912 değil 919 olduğu görülebiliyor.
[iddia-kutusu iddia=DOĞRU]İDDİA: Şevket Süreyya’nın Tek Adam adlı kitabına göre bankada bıraktığı nakit miras 19 bin liraydı.[/iddia-kutusu]
Şevket Süreyya Tek Adam isimli eserinin üçüncü cildinde (sf. 229) Atatürk’ün öldüğünde bankada bıraktığı naktin 19 bin lira olduğunu söylüyor:
“Atatürk'ün, umumi katibi Hasan Rıza Soyak, Gazi emekli olunca ve o zamanki kanunlara göre kendisine 43 lira emekli maaşı bağlandığını ve daha sonraları, zam sağlayan bazı kanuni değişikliklerle bu aylığın 150 liraya kadar yükseldiğini anlatmıştır. Atatürk öldüğü zaman, o güne kadar bankada ve ayrı bir hesapta biriktirilen bu paranın yekünu 19.000 lira kadar tutuyordu.“
Atatürk’ün resmi mirasçısının, kardeşi Makbule Hanım olduğu söyleyen Süreyya, çıkarılan 2307 numaralı özel bir kanunla miras hakkının kimseye tanınmadığını ve Atatürk’ün mirasını dilediği gibi dağıtığını ifade ediyor. Bu hususta Süreyya; Atatürk’ün çiftliklerini millete, son vasiyetnamesindeki emlakını Cumhuriyet Halk Partisi’ne, kardeşi Makbule Atadan, Afet İnan ve manevi kızı Sabiha Gökçen’e ise aylık ayırdığını, geride kalan küçük hisse senetleri ve paraları ise Türk Dil ve Tarih Kurumu yararına işletilmek üzere bıraktığını (sf. 587-588) belirtiyor.
Ayrıca, Atatürk tarafından 5 Eylül 1938’de kendisi tarafından yazılan vasiyetinde de Şevket Süreyya’yı doğrulayan bilgilere ulaşmak
İDDİA: Hayatı boyunca Atatürk'e verilen madalyaların toplamı 19’dur.(YANLIŞ)
Atatürk’e verilen madalyaların toplamının 19 olduğu bilgisi de gerçeği yansıtmıyor. Genelkurmay’ın Atatürk sayfasına bakıldığında kendisinin aldığı nişan ve madalyalar görülebiliyor. Buna göre Mustafa Kemal Atatürk’ün 1915 ile 1923 yılları arasında aldığı 7 madalyası varken, 1906 ile 1925 yılları arasında aldığı nişan sayısı ise 7 olarak dikkati çekiyor. Ayrıca Atatürk’ün çeşitli yıllarda aldığı broş, madalyon ve plakaları bulunuyor. Bu durumda kendisinin hayatı boyunca 19 madalyaya sahip olduğu bilgisinin doğru olması söz konusu değil.
Şevket Süreyya da Tek Adam isimli kitabında bu bilgileri doğrulayabilecek veriler sunar. Tek Adam’ın son cildinde (sf. 609) Atatürk’ün aldığı 16 tane nişan ve madalya sıralanıyor.
Rastlantının sonsuz matematiği
Yukarıdaki iddialardan biraz daha farklı olarak bu başlıkta matematiğin içinde barındırdığı sonsuz ihtimallerin ve sayıların istenilen her şekilde kullanılabildiği örnekleri göreceğiz. Bu durumda, Atatürk’ün 19’un katı olan 1881 yılında ve 19. yüzyılın bitimine 19 yıl kala doğduğu, ölüm tarihinin yine 19’un katı olan 1938 yılı olduğu, öldüğü yaş olan 57’nin de 19’un katı olduğu, Atatürk’ün isminin 19 harften oluştuğu ve son olarak ünlü sözü “Ne Mutlu Türküm diyene” sözünün de 19 harf olduğu gibi önermeler doğru olarak nitelenebilir.
19 sayısının gizemi hakkında ortaya atılan başka iddialar da söz konusu. Edip Yüksel’in 19 sayısı ile Kuran’ı birleştiren ve sonuç olarak 19 rakamına bir şekilde ulaşılabildiği görülebiliyor.
Atatürk’ün 130’uncu yaş günü dolayısıyla, Amerika’da yaşayan ve Portland Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği bölümünde öğretim üyesi olan Aziz Ş İnan’n, Atatürk’ün hayatındaki tarih ve sayılardan yola çıkarak 130 sayısıyla ilgili bağlantıları çıkarttığı bir habere ulaşmak da mümkün.
Ferrari markasının kurucusu ve isim babası Enzo Ferrari 1988 yılında hayatını kaybetti. Türk futbolcu Mesut Özil ise 1988 yılında dünyaya geldi.
Dünyada da bu tür rakamsal çıkarımlar yaygın olarak konuşuluyor. 7 rakamının ortaya çıkardığı ilginç tesadüflere veyahut 42 sayısıyla ilişkilendirilen olgulara rastlamak mümkün. Örneğin, bir maraton koşusunun 42 km olması ile Elvis Presley’in 42 yaşında ölmesi ya da 1966 Dünya Kupası Finali’nin İngiltere lehine 4-2 bitmesi arasında herhangi bilimsel bir ilişki olmasa da milyonlarca insan bu tür tesadüflerin gizemine inanabiliyor.
Dış dünyada görülen herhangi bir nesneyi, şekli veya sesi ilgisi bulunmayan başka şeylere benzetme ya da yeni anlamlar yüklemeye Apofeni (Apophenia) ismi veriliyor. Bu noktada kişinin anlamlı ya da anlamsız şeylerin içinde bir mesaj araması ruhsal ve zihinsel durumuna göre de değişiyor. Bu durumu en güzel açıklayan şeylerin başında bulutlar geliyor. İnsanların bulutlara baktığında çıkarttığı farklı anlamlar ya da şekiller Apofeni’yi anlamak için güzel bir örnek teşkil ediyor. Yazar Murat Gülsoy’un konu hakkında aydınlatıcı bir yazısına da buradan ulaşmak mümkün.
İnsanların dünyayı anlamaya duyduğu arzu ve küçük rastlantılarda bile bulabildiği gizem belki de insanları bu tür tesadüfleri özellikle tespit etmeye itiyor. Yaşadığımız evreni düzgün ve anlaşılabilir kılma eğilimimizin de bu hususta etkisi olabilir. Bulmak istedikten sonra biraz da matematiğin yardımı ile herhangi iki şey arasında bir ilişki kurmak zor değil.