Türkiye İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay, 12 Ocak 2023 tarihinde yayınlanan BaBaLa TV Mevzular Açık Mikrofon 8. Bölümünde sağlık çalışmalarında “dünyanın en ileri ülkesinin” Küba olduğunu iddia etti.
Atay iddianın ardından sözlerine şu şekilde devam etti: “...Ama eleştiri nereden geliyor? Patates yiyorlar. Senin ömrü hayatında yapmadığın kadar aşı çalışmasını adam senede yapıyor. Kendi ülkesinde sağlık sistemi tamamen ücretsiz. Dünyanın her yerinde ihtiyacı olanlara bir de ücretsiz doktor gönderiyor.”
1 Ocak 1959’da Fidel Castro’ya bağlı güçlerin ülkedeki önemli yerleşim bölgelerini ele geçirerek Batista iktidarını devirmesinin ardından kurduğu sosyalist Küba, kapitalist ekonomik modele alternatif bir çizgiden ilerleyebilmesi ve bunu günümüze kadar belirli ölçülerde sürdürebilmesi nedeniyle dikkatleri üzerinde topluyor. Küreselleşme ile birlikte gelen ana akım ekonomik ve siyasi modellerden farklı yapısı itibariyle ayrışan ülke, bilinmezlikler ve idealize edilme çabalarının eşlik ettiği şüpheli bazı içeriklerin öznesi olmayı da sürdürüyor.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay’ın Küba’daki sağlık çalışmalarına ilişkin iddiası bu durumun yansımalarından. Atay’a göre sağlık çalışmalarında Küba dünyanın en ileri ülkesi.
İlk bakışta sağlık çalışmaları ibaresinin direkt olarak çok geniş bir bağlama sahip olduğunu ifade etmek gerekiyor. Atay’ın yaptığı genelleme bu açıdan şüpheli görünüyor. Küba’nın sağlık çalışmalarında hangi noktalarda dünyanın öncü ülkeleri arasında olduğunu tespit etmek için nesnel bir değerlendirme şart.
Küba modeli: Hastalığı iyileştirmek değil sağlığı korumak
Sosyalist ülkelerin sağlığa yaklaşımlarıyla ilişkilendirilen “toplumcu tıp” kavramının tarihi, Marksizmin kurucularından Friedrich Engels’in emekçilerin sağlığını tarihsel materyalist bir perspektifle analiz ederek sağlığa toplumcu bir yaklaşım geliştirmesine uzanıyor. Engels, emekçilerin deneyimlediği yaygın hastalıkların ardında bireylerin dezavantajlı yaşam koşullarının değil, bu koşulları yaratan üretim modelinin yer aldığını ifade ederken özel mülkiyetin kaldırılarak eşitlikçi bir sistemin kurulmasının sağlık sorunlarının çözümünde anahtar işlevi göreceğini savunuyor.
Bu perspektifle İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Emekli Öğretim Görevlisi Dr. Akif Akalın’ın ifadeleriyle toplumcu tıp yaklaşımı üç temel ilke üzerine inşa ediliyor:
- Sağlık doğrudan sosyal bir sorundur.
- Sosyal ve ekonomik koşullar sağlık, hastalık ve tıbbi pratik üzerinde etkilidir.
- Sağlığı iyileştirmek ve hastalıklarla mücadelede, tıbbi tedbirler yanında sosyal tedbirler de alınmalıdır.
Bu yaklaşımın pratikte Küba devrimi sonrasında takip edilmeye çalışıldığını ifade etmek yanlış sayılmaz. Nitekim 8 Ocak 1969’da yaptığı bir konuşmada Castro, Sağlık Bakanlığı’nın izlediği temel prensibin “hastayı iyileştirmek değil, insanların sağlığını korumak” olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Hastalığın size gelmesini beklememeli, ondan kurtulmalı, ona saldırmalı, onu engellemelisiniz.”
Benzer bir yaklaşımı Castro’nun yanı sıra Küba devriminin bir diğer önemli ismi olan Ernesto Che Guevara’da da görüyoruz. Hukukçu Castro’nun aksine tıp eğitimi almış olan Guevara'nın hayalinde vatandaşlara bir insan hakkı olarak ücretsiz sağlık hizmeti sağlamak bulunuyordu ve nitekim devrimle birlikte bu hak anayasada net bir biçimde belirtildi. Guevara, halk sağlığının önemini ise Ağustos 1960'da yaptığı bir konuşmada şu sözlerle açıklıyordu:
Bu bağlamda Küba yönetiminin sağlık hizmetlerine erişim konusundaki hassasiyeti günümüzde de sürüyor. Barış Atay’ın iddiasının ardından dile getirdiği Küba’da sağlık sisteminin ücretsiz olduğu vurgusu bu açıdan haklılık payı taşıyor.
Küba’da aşı çalışmaları
Teyit’in “Salgın Var” projesi kapsamında daha önce ele aldığımız konulardan biri olan Küba’daki aşı çalışmaları meselesini burada da kısaca anımsatmakta fayda var. Nitekim Atay “senin ömrü hayatında yapmadığın kadar aşı çalışmasını adam senede yapıyor” diyerek Küba’nın sağlık çalışmalarındaki öncü konumuna dair iddiasını bu tezle desteklemeye çalışmıştı.
Küba’da devrim sonrası aşılara ilişkin en önemli atılımlardan biri 1962’de “Ulusal Bağışıklama Programı” (UBP) ile yapılmıştı. Tamamen ücretsiz uygulanan bu program kapsamında difteri, tetanos, boğmaca, çocuk felci ve verem aşıları ülke çapında uygulandı.
Ocak 1962’de ülkede Küba Bilimler Akademisi Ulusal Komisyonu kuruldu. 1965’te ise Ulusal Bilimsel Araştırma Enstitüsü faaliyete geçti. Bu kurumlar sonraki yıllarda aşı çalışmalarına öncülük etti. 1986 yılında ülkede Genetik Mühendisliği ve Biyoteknoloji Merkezi (CIGB) kuruldu. Özellikle 1990 ila 1996'da Küba biyoteknoloji alanına 1 milyar dolara yakın yatırım yaptı. 1992’de bir yaş altı çocuklarda Hepatit B'ye karşı ilk ulusal aşılama kampanyası başlatıldı.
Mehmet Akif Akalın’ın belirttiğine göre Küba’da Şubat 2017 itibariyle toplam 14 hastalığa karşı önleyici tedbir olarak 13 farklı aşı uygulanıyordu. Bu aşılardan beşi dışındakilerin tamamı Küba’da üretiliyor.
Bu açıdan özetle Atay’ın da ifade ettiği doğrultuda aşı çalışmaları bağlamında Küba’nın önemli hamleleri olduğunu söylemek mümkün.
Küba’dan ihtiyacı olanlara doktor gönderimi
Atay iddiasını desteklemek üzere Küba için “dünyanın her yerinde ihtiyacı olanlara bir de ücretsiz doktor gönderiyor” demişti. “Dünyanın her yerinde ihtiyacı olanlar” genellemesi, genellemelerin doğası itibariyle belirli ölçüde abartma içeriyor olsa da Atay’ın bu argümanını destekleyen bulgular yok değil.
Küba özellikle çevre Latin Amerika ülkelerinde görevlendirdiği sağlık personelleri ve sunduğu aşı ve tıbbi imkanlarla biliniyor. Latin Amerika üzerine çalışan Kanadalı Profesör John Kirk, Küba’nın izlediği “tıbbi enternasyonalizm” politikasını “dünyanın en iyi saklanan sırrı” olarak tarif etmiş ve Şubat 2017’de yayınlanan bir yazıda, kendisine referans verilerek Küba’nın dünya genelinde 60’dan fazla ülkede faaliyet gösteren 38 binin üzerinde sağlık personelinin bulunduğu belirtilmiş. Bu açıdan Küba’nın ülke dışında çalışan sağlık personeli sayısının, Dünya Sağlık Örgütü ve G7 ülkelerinin toplamından daha fazla olduğu ifade ediliyor.
Peki tüm bunlar Küba’nın “sağlık çalışmalarında dünyanın en ileri ülkesi” olduğunu mu gösteriyor?
1990-2015 yılları arasını kapsayan Sağlık Hizmetlerine Erişim ve Kalite Endeksi (Healthcare Access and Quality Index) Küba’nın kapsadığı 195 ülke arasındaki konumuna dair bir fikir verebilir. Küresel Hastalık Yükü, Yaralanmalar ve Risk Faktörleri Çalışması (Global Burden of Diseases, Injuries, and Risk Factors Study) tarafından ortaya konan 32 ayrı ölüm nedeni ve risk faktörü üzerinden geliştirilen algoritma ile hazırlanan endekste 2015 yılında Küba, 75 puanla sosyo-demografik endekste üst sıralarda değerlendirilen ülkeler kategorisinde 53. sırada yer alıyor. Aynı endekste Küba’dan farklı bir sosyo-demografik kategoride ele alınan Türkiye, 76 puana sahip.
Sağlık Hizmetlerine Erişim ve Kalite Endeksi’nde 2015’te ilk 10’da yer alan ülkeler şöyle:
İlgili bir başka kaynak ise Evrensel Sağlık Kapsayıcılığı Endeksi (Universal Health Coverage Index). Bu endekste ise çeşitli hastalıklara ilişkin sunulan temel sağlık hizmetlerinin kapsamına dair bir ölçek üzerinden puanlama yapılmış. Küba, 2019 yılında aldığı 80 puanla evrensel sağlık kapsayıcılığı alanında Birleşmiş Milletler’in ilgili sürdürülebilir kalkınma hedefine büyük ölçüde ulaşmışsa da endekste lider konumunda olmaktan bir hayli uzak. Ülkeler arası yapılan bir sıralamada Küba 2019 verilerine göre 34. sırada. Aldığı 89 puanla ilk sırada yer alan Kanada’yı ise ilk beşte Birleşik Krallık, İsveç, Avustralya ve İsviçre takip ediyor. Türkiye ise bu endekste 79 puanla 37. sırada kendine yer bulmuş.
Açık kaynaklardan ulaşılabilen, ilgili olabilecek bir başka değişken ise Dünya Sağlık Örgütü’nün sunduğu eğitimli/nitelikli sağlık personeli (skilled health personnel) verisi. Güncel verilerde Küba’yı gerçekten de ön sıralarda görmek mümkün. Ülke nüfusu bazında 10 bin kişi başına düşen eğitimli/nitelikli sağlık personeli Küba’da 150’nin üzerinde. Bu istatistik ile Küba, dünyada 10. sırada. İlk sırada yer alan Monako’yu ise ilk beşte İsviçre, Norveç, Danimarka ve Finlandiya takip ediyor.
Üniversitelerin sağlık çalışmalarında öncü olma potansiyeli taşıyan ülkeler için kritik kurumlar olduğunu söylemek yanlış sayılmaz. Yine konumuzla bağlantılı olarak sağlık alanında verilen eğitimi, karşılaştırmalı olarak görebilmek için üniversitelere dair endekslere göz atabiliriz.
QS’in 2023 verilerine göre Küba’dan üç üniversite dünya sıralamasında ilk binde yer alıyor: Universidad de La Habana (University of Havana) (467. sırada), Universidad Central "Marta Abreu" de Las Villas (531-540 aralığında) ve Universidad de Oriente, Santiago de Cuba (801-1000 aralığında).
Times Higher Education 2023 verilerine göre ise ilk binde Küba’dan herhangi bir üniversite yer almıyor. Bu üç üniversitede sağlık alanında çalışmalar yapan farklı fakülteler bulunuyor olsa da sağlık çalışmalarında asıl olarak 1976’da Castro tarafından kurulan Universidad de Ciencias Medicas de la Habana (UCHM) isimli üniversitenin öne çıktığı belirtiliyor.
Ancak bu üniversitelerdeki sağlık çalışmalarını başka üniversitelerdeki benzerleriyle karşılaştırmalı olarak yorumlayabilmek için elimizde yeterli bulgu bulunmuyor. Diyebileceğimiz tek şey ilgili üniversitelerin sağlık çalışmalarının çarpıcı düzeyde gelişmiş olduğuna dair bir bulgunun üniversite sıralamaları sunan kurumlar tarafından bahsedilmemiş olduğu.
Öte yandan sağlık çalışmalarında dünyanın en ileri olduğu iddiasını karşılayabilecek bir ülkenin, dünya sıralamalarına girebilen daha fazla sağlık odaklı eğitim kurumunun olması veya en azından sağlık alanındaki üniversite çalışmalarına, bu listelere girebilen ülke üniversitelerin ilgili sayfalarında değinilmesi beklenebilir.
Özetle, devrimle birlikte sosyalist Küba sağlık alanına ciddi anlamda yoğunlaşmış ve “tıbbi enternasyonalizm” politikasıyla çok kritik adımlar atmış diyebiliriz. Modern tıptaki son gelişmeleri yakından takip eden, aşı çalışmaları ve aşılama programlarıyla dikkatleri üzerinde toplayan ve ihtiyaç olduğunda bu doğrultuda özellikle çevre Latin Amerika ülkelerine ve küresel güney ülkeleri olarak tanımlanan ülkelere ciddi desteklerde bulunan bir sağlık yapılanmasına sahip bir ülkeden söz ediyoruz. Önleyici sağlık hizmetlerini önceliklendiren, toplumsal fayda odaklı bir yapı geliştirmeye çalıştıkları ortada.
Ancak tüm bunlar Küba’yı sağlık çalışmalarında dünyanın en ileri ülkesi yapmaya yetmiyor. Nitekim farklı endeks ve göstergeler de bu yaklaşımı haklı çıkarır nitelikte. Siyasiler zaman zaman belirli bir tezi kitlelere aktarmak adına abartılı ifadelerde bulunabiliyor. Türkiye İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay’ın BaBaLa TV’de dile getirdiği sağlık çalışmalarında dünyanın en ileri ülkesinin Küba olduğu iddiası da buna bir örnek.