Memleket Partisi lideri Muharrem İnce, Büyük Taarruz sırasında Mustafa Kemal Atatürk ve Fevzi Çakmak arasında “dur abi” hitaplı bir diyalogun geçtiğini iddia etti.
Dayanaksız Dayanaksız
Detaylar
Mustafa Kemal Atatürk ve Fevzi Çakmak arasında geçtiği öne sürülen diyalog

Mustafa Kemal Atatürk ve Fevzi Çakmak arasında geçtiği öne sürülen diyalog

Bulgular

Anlatının kaynağı olarak karşımıza çıkan makalenin yazarı Avukat Sabri Tanrıkut, hikayenin 30 Ağustos 1968’de Kocatepe’de kendisinin de katıldığı zafer kutlamalarında Fahrettin Altay tarafından anlatıldığını öne sürüyor.

Ancak bu hikaye Fahrettin Altay’ın ve Fevzi Çakmak’ın anılarında yer almıyor.

Fahrettin Altay’ın anılarına göre Altay, Büyük Taarruz’un başladığı 26 Ağustos 1922 günü Afyon Kocatepe’de Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında bulunmuyordu. Yani bahsi geçen diyaloğa şahit olması mümkün değil.

Tarihçiler Selim Erdoğan, Emrah Sefa Gürkan ve Naim Babüroğlu, anlatının kurgu olduğunu düşünüyor.

Diğer anıları incelediğimizde, Mustafa Kemal'in Fevzi Çakmak'a “abi” diye hitap ettiğini görmüyoruz.

17 Nisan 2023’te yayınlanan Babala TV yayınına katılan Cumhurbaşkanı adayı ve Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Mustafa Kemal Atatürk ve Fevzi Çakmak arasında Büyük Taarruz sırasında yaşanan “Bekle abi” hitaplı diyalogdan bahsetti.

Diyalogla ilgili iddialar uzun zamandır da sosyal medyada paylaşılan gönderilerde yer buluyor. 

ataturk ile fevzi cakmak arasinda gectigi iddia edilen diyalog

İddialarda yer bulan anlatıya göre, 26 Ağustos sabahı Büyük Taarruz başladığında Yunan askerleri kaçarken Fevzi Çakmak ve Mustafa Kemal Atatürk arasında şu diyalog geçiyor:

Fevzi Çakmak: Haydi Kemal, düşman kaçıyor, taarruz emrini ver.

Mustafa Kemal:
Dur Abi. 

Fevzi Çakmak:
Kemal, tarihi bir fırsatı kaçırıyorsun, düşman yeni mevzilerine yerleşecek, emrini ver artık.

Mustafa Kemal:
Dur Abi.

Fevzi Çakmak:
Allah aşkına Kemal ver şu emri, komutanlar seni bekliyor, yeter artık.

Mustafa Kemal:
Dur Abi. 

Anlatıya göre o sırada beklenmedik bir olay meydana geliyor ve Yunan askeri kaçarken cephe boyunca mevzilere yerleştirilen saatli bombalar patlamaya başlıyor. Hikayeye göre Mustafa Kemal'in öngörüsü, büyük bir felaketi önlüyor. 30 Ağustos’ta zaferin kazanılması üzerine Fevzi Çakmak, Atatürk’e “Seni bu milletin başına Allah mı gönderdi?” diyor.

Babala TV yayınında bu hikayeyi anlatan İnce, “Eğer (Atatürk) Fevzi Çakmak'ı dinleyip taarruz emrini vermiş olsa, Türk askeri saatli bombalarla parçalanacaktı” dedi.

Hikaye Fahrettin Altay’ın ve Fevzi Çakmak’ın anılarında yer almıyor

İlk olarak, anlatıdaki “abi” tabiri dikkati çekiyor ve bu hitabın bir örneğinin daha olup olmadığını kontrol ediyoruz. Ne Atatürk’ün ne de Çakmak’ın birbirlerine “abi” diye seslenmeleri tarihi anlatılarda yer bulmuş.

Anahtar kelimelerle arama yaptığımızda, bu anlatının kaynağının 2018’de yayınlanan “Seni Bize Allah Mı Gönderdi Kemal?” başlıklı bir makale olduğunu görüyoruz. Makale, Bursa Barosu Dergisi’nin Eylül 2018 tarihli 105. sayısında yer alıyor ve Avukat Sabri Tanrıkut tarafından kaleme alınmış.

Makalede Avukat Tanrıkut, hikayenin 30 Ağustos 1968’de Kocatepe’de kendisinin de katıldığı zafer kutlamalarında Fahrettin Altay tarafından anlatıldığını belirtiyor. 

Ancak Fahrettin Altay’ın 1970’te yayınlanan On Yıl Savaş (1912-1922) ve Sonrası isimli kitabında, Büyük Taarruz’un detaylı bir şekilde anlatıldığı bölümde bahsi geçen hikaye yer almıyor. Kitabın, hikayenin anlatıldığı 1968’den iki yıl sonra basılması da dikkat çekici.

Ayrıca Fahrettin Altay’ın anılarına göre Altay, Büyük Taarruz’un başladığı 26 Ağustos 1922 günü Afyon Kocatepe’de Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında bulunmuyordu. Anılarında Altay, 26 Ağustos’ta kendi komutasında olan Süvari Kolordusu’nun Sandıklı’ya gideceğini söylüyor. Yani Fahrettin Altay o gün Kocatepe’den yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta, Sandıklı yakınlarında bulunuyordu (sf. 292-230).

fahrettin altay anilari

Dolayısıyla Fahrettin Altay’ın Büyük Taarruz’un başladığı gün Fevzi Çakmak ve Atatürk arasında geçtiği iddia edilen diyaloğa şahit olma imkanı yok.

Fahrettin Altay’ın şahit olduğu iddia edilen anıya, güvenilir arşiv kayıtlarında ya da başka kaynaklarda da rastlanmıyor. Diyalogun taraflarından biri olan Fevzi Çakmak’ın anılarında da böyle bir anlatıya rastlamıyoruz.

Anlatı, Cumhuriyet Gazetesi Yayınları’nın derlediği ve Mustafa Kemal ve Fevzi Çakmak gibi isimlerin kendi ağızlarından anlatılan 30 Ağustos hatıraları arasında da yok.

Bu kitapta, 26 Ağustos sabahına detaylı bir şekilde yer verilmiş fakat saatli bombaların patladığından ve “abi” temalı bir diyalogdan hiç bahsedilmemiş.

Tarihçiler anlatının kurgu olduğunu düşünüyor

Bazı tarihçiler, hikayenin dayanaksız ve kurgu olduğunu düşünüyor. Mesela Cephede Milli Mücadele Serisi Yazarı Selim Erdoğan “bugüne kadar daha saçma bir kurgu görmediğini” söylüyor ve hikayenin gerçek olamayacağına dair önemli ipuçlarına dikkat çekti:

“O zamanda saatli bomba olsa bile, taarruzda metrekareye 5 kilogram bomba düşerken o saatli bomba patlamasa bile, Fahrettin Paşa o sırada 50 kilometre uzakta olmasa bile, Taarruz, topçu tahrip ateşi bitmeden, kendiliğinden başlamıştı, emirle değil!”

Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan ise taarruz planlarının önceden yapıldığına ve taarruz esnasında bu tarz büyük değişiklikler yapılmayacağına dikkat çekerek, iki mareşal arasında böyle bir diyalog geçemeyeceğini söyledi. 

Nitekim tarihi kanıtlar, Büyük Taarruzun hazırlıklarının 13 Eylül 1921’den, 26 Ağustos 1922 gününe kadar aylarca sürdüğünü, planların yapılmasının Mustafa Kemal'in kişisel yöntemi uyarınca "yazılı teklif, görüş ve tartışmalar halinde" durum muhakemeleri yapıldığını ve birçok tatbikat uygulandığını gösteriyor (sf. 6).

Benzer şekilde tarihçi Dr. Naim Babüroğlu da hikayenin gerçek dışı olduğunu belirtti.