Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 20 Mart 2023 tarihinde TBMM'de HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan'ı ziyaret etti ve ziyaretinin ardından basın mensuplarına yaptığı açıklama sırasında "TBMM'de kürsüde konuşulur. İngilizce ise, Fransızca ise parantez içinde yazılır. Konuşma metninin içinde Kürtçe geçtiğinde 'bilinmeyen dil' deniliyor" dedi.
1990’lı yıllar ve 2000’lerin başında Kürtçe “bilinmeyen dil”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin internet sayfasında meclis tutanakları yer alıyor. Bu tutanaklar içinde geçen ilgili kelimeleri bulabilmek için Google’da şu şekilde bir sorgu aratılabilir: site:tbmm.gov.tr “bilinmeyen bir dille”
Tutanakları incelediğimizde, 2008 yılının sonuna kadar Kürtçe konuşmaların tutanaklara “bilinmeyen dil” olarak işlendiğini görebiliyoruz.
1991 yılında Sosyaldemokrat Halkçı Parti’nin Diyarbakır listesinden milletvekili seçilen Leyla Zana’nın TBMM’de yemin ettiği sırada Kürtçe sözler sarf etmesi, Türkiye’nin siyasi hafızasında Kürtçe yemin krizi olarak yerini almıştı. Zana’nın yeminin ardından söylediği Kürtçe sözler tutanaklara “Hatip tarafından, bilinmeyen bir dille, birtakım kelimeler ifade edildi” diye geçmiş.
Leyla Zana 24 yıl sonra, 2015 yılında yine bir yemin kriziyle gündeme gelmişti. Bu yemin töreni sırasında Zana’nın Kürtçe sözleri bu kez tutanaklara “Türkçe olmayan kelimeler” diye geçmişti.
27 Kasım 2008 tarihli tutanakta DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik’in konuşmasının bir bölümü “Hatip tarafından, bilinmeyen bir dille, birtakım kelimeler ifade edildi” şeklinde kendine yer bulmuş.
17 Aralık 2008’de DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın TBMM’deki konuşmasının bir bölümü tutanakta yine “bilinmeyen bir dil” olarak kayda geçmiş.
21 Aralık 2008’de yine DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik’in sözleri “bilinmeyen bir dil” olarak kaydedilmiş.
25 Aralık 2008 tarihli tutanaklarda yine bir “bilinmeyen dil” ifadesine rastlıyoruz. DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, konuşmasında Kürtçenin “bilinmeyen bir dil” olarak tutanağa geçirilmesini eleştirmiş.
Aynı oturumda daha sonra DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın bazı ifadeleri tutanağa bilinmeyen bir dil olarak işlenmiş.
Kısaca 1990’lı yıllar ve 2000’lerin başında Kürtçe meclis nezdinde “bilinmeyen bir dil” gibi görünüyor. Bu konuda ilk kırılmanın ise 2008 yılının son ayında yaşandığını görmek mümkün.
Aralık 2008’de “bilinmeyen dil” ibaresinden vazgeçiliyor
27 Aralık 2008’de meclisteki birleşim sırasında Kürtçe ifadeler için tutanaklarda kullanılan “bilinmeyen dil” dipnotu tartışma konusu oluyor. Oturumda dönemin Meclis Başkanı Köksal Toptan şu ifadeleri dile getiriyor:
27 Aralık 2008’deki bu birleşimden sonraki meclis görüşmelerinin tutanaklarında “bilinmeyen bir dil” ibaresine rastlamıyoruz. İlgili gelişme 29 Aralık 2008’de Bianet’te “Meclis’teki “Bilinmeyen Dil” Artık “Türkçe Olmayan Dil” başlığıyla haberleştirilmiş.
Konunun çeşitli aralıklarla yeniden gündeme gelmesinin ardından bu sefer Aralık 2020’de dönemin Meclis Başkanı Mustafa Şentop bir açıklama yapmış.
Şentop, 2020 yılındaki bu konuşmasında, hiçbir dil için tutanaklarda “bilinmeyen dil” ifadesinin kullanılmadığını belirtmiş ve “on iki yıldır Mecliste uygulamamız böyle” diyerek değişimin 2008 yılında yaşandığına atıfta bulunmuş. Elde ettiğimiz bulgular da Aralık 2008’in “bilinmeyen dil” tartışmalarında bir milat olduğunu ortaya koyar nitelikte.
Güncel tutanaklarda "bilinmeyen dil" ibaresine rastlanmıyor
2008 yılından bu yana Kürtçe ibareler için halen tutanaklarda “bilinmeyen dil” dendiği iddiaları aralıklarla gündeme geliyordu. En güncel örneklerden biri, 8 Aralık 2022 tarihinde HDP Şırnak Milletvekili Nuran İmir’in meclisteki vurgularıydı.
Ancak ilgili ibarenin güncel tutanaklarda yer almadığı görülüyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Tutanak Yazım Rehberi’nde (sf.113) Türkçe olmayan ibarelerin dile getirilmesi halinde ilgili tutanağın dipnotunda “(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime/kelimeler ifade edildi” ibaresinin kullanılması gerektiği belirtilmiş. Buradaki (x) ibaresi ise metin içinde ilgili dipnotun nerede yer aldığını simgelemesi açısından kullanılıyor.
Konu hakkında Kılıçdaroğlu’nun iddiasının ardından TBMM Başkanı Mustafa Şentop yeniden açıklamada bulunarak tutanaklarda “bilinmeyen dil” şeklinde bir ibarenin yer almadığını, resmi dilin Türkçe olması dolayısıyla tutanakların Türkçe tutulduğunu ve Türkçe dışındaki ibarelerin kullanılması durumunda bir dipnot işareti konarak yukarıda da belirtilen ifadelere yer verildiğini aktarmış. Şentop sözlerine “ama bu, Kürtçe için özel bir uygulama değil, İngilizce için de Arapça için de İspanyolca için de aynısı yapılıyor" diyerek sözlerine devam etmiş.
Peki Türkçe olmayan her dilde aynı kullanım geçerli mi?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin internet sayfasındaki meclis tutanaklarına dönelim ve Şentop’un güncel durumda “Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi” ibarelerinin diğer dillerdeki konuşmalarda da kullanıldığına yönelik ifadelerini inceleyelim. Bunun için Google’da şu şekilde bir sorgu aratmamız yeterli: site:tbmm.gov.tr “Türkçe olmayan”
Karşımıza çıkan sonuçlar incelendiğinde “(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime/kelimeler ifade edildi” ibaresinin geçtiği tutanakların ekserisinin Kürtçe açıklamalara ilişkin olduğu tespitinde bulunmak mümkün.
Kürtçe dışında Arapça, Zazaca, Latince, Lazca, Ermenice ibareler için de tutanaklarda aynı dipnotun düşüldüğünü görmek mümkün. Sırrı Süreyya Önder’in 29 Mart 2012’deki konuşması sırasında Latince bir şiir okuması tutanaklara şu şekilde yansımıştı:
16 Aralık 2013 tarihli tutanakta Sırrı Sakık’ın İngilizce dile getirdiği “one minute” ifadesi için de (x) simgesiyle aynı dipnota yer verildiği görülebiliyor.
Öte yandan İngilizce kelimelerde aynı standardın her zaman korunmadığına da şahit olabiliyoruz. Örneğin Meral Danış Beştaş’ın kullandığı “nonstop” kelimesi tutanaklara direkt olarak geçmiş. İlgili ibareye birden çok kez tutanaklarda rastlıyoruz.
Mehmet Bekaroğlu’nun 21 Şubat 2017 tarihinde yaptığı konuşmada dile getirdiği Lazca ifadelerin ardından oturum başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı ile aralarında şöyle bir diyalog geçiyor:
Ancak Bahçekapılı bu ifadelerini daha sonra düzeltiyor:
Dipnot kullanımındaki (x) ibaresi yalnızca farklı dillerdeki kullanımlara ilişkin değil
TBMM tutanakları incelendiğinde (x) ibaresinin bir dipnot gösterim tarzı olduğu göze çarpıyor. Örneğin 7 Aralık 2020’deki oturumda TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un dile getirdiği ilk cümlenin yanında aynı simgeye rastlanıyor:
İlgili oturumda dört ayrı noktada dipnota yer verilmiş. Bunlardan ikisi kullanılan dile ilişkin olsa da ilk dipnot ve ikincisi dilden bağımsız konularda.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Tutanak Yazım Rehberi incelendiğinde de dipnot belirtme amaçlı kullanılan (x) simgesinin metinlerde birçok yerde kullanım alanının bulunduğu görülebiliyor.
Üst düzey yabancı konuk siyasetçilerin konuşmaları Türkçeye çevriliyor
Meclis arşivlerini taradığımızda günümüze değin 55 üst düzey yabancı konuk siyasetçinin meclis genel kuruluna hitap etmiş olduğunu görüyoruz. Türkçe dışındaki bir dille konuşma yapan bu tarz siyasetçilerin ifadelerinin ise Türkçe’ye çevrilerek tutanaklara işlendiği görülüyor.
Bu noktada tek istisna ise Azerbaycanca konuşmalarıyla ifadeleri tutanaklara birebir işlenen Azerbaycan Cumhurbaşkanları Haydar Aliyev ile İlham Aliyev.
TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği’nin 2008 yılında yaptığı bir açıklamada, Azerbaycanca’ya ilişkin şöyle denmiş:
“Yabancı devlet başkanları ile diğer temsilcilerin Genel Kurulda karar alınmak koşuluyla yaptıkları konuşmalar simültane tercüme aracılığıyla Türkçe yazılmaktadır. Önergenizde sözünü ettiğiniz Azerbaycan Cumhurbaşkanının yaptığı konuşma, lehçe farklılığına rağmen tercümeye gerek kalmadan anlaşılabildiğinden, lehçe özelliği de dikkate alınarak Türkçe yazılmış bulunmaktadır.”
Bunun dışında 2010 yılında dönemin Endonezya Cumhurbaşkanı Susilo Bambang Yudhoyono’nun konuşmasına başlarken sarf ettiği “Bismillâhirrahmanirrahim. Selâmün-aleyküm ve rahmetullahu ve berekâtu” ifadeleri de Türkçeleştirilmemiş. Bu durum çok sıradışı görülmemekle birlikte günlük yaşamda sıkça kullanılan ve kökeni itibarıyla Türkçe olmayan bazı kelimelerin de meclis tutanaklarına girebileceğini gösteriyor.
Türkçe stenografiye zamanın ihtiyaçlarına uygun olarak yeni işaretler eklenebiliyor
Mecliste dile getirilenler stenograflar tarafından yazıya dökülüyor. Fransızca sténographie kelimesinden dilimize geçen bu kavram, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Stenografi isimli yayında detaylı bir biçimde ele alınıyor. Kısaca bu kavram “sözleri söylendikleri hıza çok yakın bir süratle yazabilmek amacıyla belirli işaretler (nokta, çizgi, daire ve yarım daire şeklinde) kullanılarak oluşturulan bir yazı sistemi” olarak tanımlanmış.
TBMM’de çalışan stenograflar, konuşmaları Türkçe olarak stenografi ile yazıya döküyorlar. Bunda Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dilinin Anayasa’ya göre Türkçe olmasının ve Türkçe stenografiye hakim olmalarının etkisi olduğu düşünülebilir. Öte yandan “nonstop” gibi İngilizce bir ibarenin de tutanaklara geçebildiğini yukarıdaki örneklerde görmüştük. Konuşmacıların çok hızlı konuştukları veya belirli yerel ağızların anlamayı güçleştirdiği durumlarda stenograflar anlayamadıkları yerleri konuşmacılara bizzat sorduklarını da belirtiyorlar.
TGRT Haber’in Şubat 2020 tarihli haberinde mecliste çalışan stenografların deneyimlerine yer verilmiş.
İlgili haberde stenografinin güncellenebildiği, örneğin “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin karşılığı olarak yeni bir işaretin geliştirilmiş olduğu anlaşılabiliyor.
Yani özünde zamanın gereksinimlerine istinaden güncellenebilen bir stenografi sistemi olduğunu söylemek mümkün.
27 Aralık 2008’de Meclisteki birleşim sırasında tartışmaların merkezindeki Kürtçe ifadeler için Hasip Kaplan tarafından Kürtçe bilen stenograf talebi dile getirilmiş.
Bu noktada TBMM’ye tekrar dönelim. “(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime/kelimeler ifade edildi” dipnotunda ayrım hangi noktaya konulmalı? Etimolojik anlamda bakılırsa kökeni farklı dillere uzanan binlerce kelimenin meclis tutanaklarına stenograflar tarafından işlenebildiği basit bir tarama neticesinde görülebiliyor.
Sırrı Süreyya Önder’in 29 Mart 2012’deki konuşması sırasında Latince bir şiir okumasının ardından Muharrem İnce’nin ironik bir biçimde kullandığı ilginç bir ibarenin bile tutanaklarda yer edebildiğini görüyoruz.
Kısaca zamanın ihtiyaçlarına göre güncellenebilen bir stenografi sistemi dahilinde, farklı dillerin sirayeti neticesinde günlük yaşamda kullanılan Türkçe’de kendine yer bulan ve etimolojik anlamda farklı dillere dayanan kelimeler meclis tutanaklarında.
Kasım 1920’de Kürtçe meclis tutanaklarında ama…
Türkiye’de anadil konusu uzun yıllardır tartışmalı bir mesele. Mecliste farklı etnik kökenlere sahip siyasetçilerin anadillerinde konuşmalarının olumsuz reaksiyonlar alıyor olması, çözülmemiş siyasi meseleleri de gözler önüne seriyor. Bu reaksiyonlardan bir kısmına şu Google sorgusu ile ulaşılabilir: site:tbmm.gov.tr “Türkçe konuş"
Meclisin ilk zamanlarından konuyla ilgili bir örnek bulmak mümkün. 30 Kasım 1920’de gerçekleşen görüşmeler sırasında Muş Mebusu Hacı Ahmet Hamdi Bey, tutanaktaki şekliyle şu sözleri sarf ediyor:
Erzurum Mebusu Salih Efendi: Türkçesini söyle yazamazlar.
Muş Mebusu Hacı Ahmet Hamdi Bey: (Devamla) Kararnameyi imzalarken (Babo, ne izha yekem, ne seravi mulazayiha bikem, bekiçe müntefişeki han.) diyor. İşte efendiler, (imzaya) izha, (şerhe) şer, (mülahaza)ya mülazayı, (müfettişe) müntefiş diyen bu kabil insanlardan Meclise getirilecek azadan yapılacak halita demirci potası halitasından başka bir şey olamaz. Ben isterim ki, Halkımızdan getirilecek halita altın olsun.
Her ne kadar bu örnekte Kürtçe ibarelere tutanaklarda yer verilmiş olsa da ifadelerin Kürtçe diline veya Kürtçe konuşanlara dair olumlu bir hava taşımadığını ilk bakışta anlamak mümkün. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Baskın Oran, Ekim 2013 tarihli bir köşe yazısında ilgili ibareye atıfta bulunarak “Türkiye, Kasım 1920’de Muş Mebusu Hacı Ahmet Hamdi Bey’in, Kürtlerin TBMM’ye alınmaması için Haro Ağa diye birisini zikrederek sergilediği nefret söyleminden daha ileri gidememişe benziyor” demiş.
Özetle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM’de yapılan konuşmaların tutanaklarında farklı dillerdeki kullanımlara ilişkin "Konuşma metninin içinde Kürtçe geçtiğinde 'bilinmeyen dil' deniliyor” iddiası 2008 sonlarına değin geçerli. Günümüzde ise TBMM tutanaklarında ‘bilinmeyen dil’ diye bir ibare bulunmuyor. Güncel durumda Türkçe dışında yapılan konuşmalarda tutanak dipnotuna “Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi” ibareleri ekleniyor ve Kürtçe dışında Arapça, Zazaca, Latince, Lazca, Ermenice ibareler için de tutanaklarda aynı dipnot düşülmüş. Bazı İngilizce ibareler için de (x) simgesi ile ilgili dipnot düşülmüş ama tüm İngilizce kelimeler için aynı yaklaşım söz konusu değil. Tutanaklardaki (x) simgesi ise dipnotun metin içindeki yerine referans vermek amaçlı kullanılmış.
TBMM tutanakları Türkçe stenografi ile yazıya dökülüyor. Zamanın gereksinimlerine ve yeni ortaya çıkan söz öbeklerine istinaden güncellenebilen bir stenografi sistemi var. Türkiye’de Kürtçe, Kasım 1920’de meclis tutanaklarına girmiş ama orada da olumlu bir bağlamda dile getirilmemiş.