Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, alkolizmin kadına yönelik şiddetin nedenleri arasında yüzde 70 ila 75'lik bir orana sahip olduğunu iddia etti.
Çarpıtma Çarpıtma
Detaylar
Kadına yönelik şiddete yüzde 70-75 oranında içkinin sebep olduğu iddiası

Kadına yönelik şiddete yüzde 70-75 oranında içkinin sebep olduğu iddiası

Bulgular

Kadına yönelik şiddette içkinin etkisine ilişkin sunulan herhangi bir çalışmada yüzde 70-75'lik oranı destekleyen bulguya rastlanmıyor.

İddia edilen oran, Yeşilay’ın 2005 ve 2006 tarihli yılbaşı uyarılarında yer aldıktan sonra dolaşıma girmiş. Ancak Yeşilay da herhangi bir çalışmaya atıfta bulunmamış, "Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre" demiş. DSÖ'nün bu yönde bir bulgusu yok.

Kadına yönelik şiddetin tek bir sebebi bulunmuyor. Şiddeti tetikleyen birbirine bağlı birçok sosyal ve kültürel faktörden söz edilebilir.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, 25 Ocak 2023 tarihinde yapmış olduğu konuşmada kadına yönelik şiddetin temel nedeninin yasal zaaflar olmadığını, bunun yerine "alkolizmin yüzde 70 ila 75 oranında" sorumlu olduğunu iddia etti.

Bakan Yanık'ın konuşması incelendiğinde ifade ettiği oranlar için herhangi bir kaynak göstermediği görülüyor.

Öte yandan kendisinin dile getirdiği iddiayı da içeren bir gönderi sosyal medyada uzun süredir Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) dayandırılarak dolaşımdaydı ve ilgili gönderideki oranların çarpıtma içerdiğini Teyit, Nisan 2021'de ortaya koymuştu.

İddianın geçmişi 2005 yılına uzanıyor

Bakan Yanık'ın uzun zamandır dolaşımda olan iddia konusu istatistiği yeniden dile getirmesiyle konu tekrar kamuoyunun gündemine geldi. Dolaşıma giren ve DSÖ’ye ait olduğu iddia edilen verilerin paylaşıldığı en erken tarihli gönderileri taradığımızda karşımıza Yeşilay’ın yayınladığı yılbaşı uyarı sayfası çıkıyor.

Yeşilay'ın sayfasında aile içi kavga ve geçimsizliklerin yüzde 70'i içki kullanımından kaynaklanıyor ifadesi yer alıyor. İddiaya konu olan istatistik daha sonra yine Yeşilay tarafından, bu sefer "kadına şiddet olayları"nı gösterdiği iddiasıyla bir görsel aracılığıyla dolaşıma sokulmuş.yesilay tablo

DSÖ kaynaklarını taradığımızda ise karşımıza 2005 yılında yayınlanan “Alkol ve Kişilerarası Şiddet” başlıklı bir çalışma çıkıyor. Bu çalışmada oranlar ülke ülke verilmiş ancak yüzde 70 gibi bir oranla karşılaşmıyoruz. Raporda, yakın partner şiddeti vakalarında, “İsviçre’deki faillerin yüzde 33'ü ve mağdurların yüzde 9,5'i saldırı anında sarhoştu”, cinsel saldırılarda ise “İspanya’daki tecavüz faillerinin yüzde 46’sı saldırıdan önce içki tüketmiş” gibi ülke bazında veriler yer alıyor. Türkiye'ye dair herhangi bir bulgu ise paylaşılmamış.

Çalışmada bazı veriler ise görseldeki istatistiklere yakın. Örneğin Norveç’te acil servislere bir saldırıya uğramalarının ardından başvuranların yüzde 53’ü saldırganın saldırı öncesinde içki içtiğini belirtmiş. İzlanda’da partneri tarafından şiddet gören kadınların yüzde 71’i partnerlerinin içki kullanımının saldırının temel nedeni olduğunu ileri sürmüş. Britanya'da 2003-2004 yıllarındaki bir çalışmada bu bölgelerde şiddet içeren tüm eylemlerin neredeyse yarısının içki içenlerce yapıldığı tespitinde bulunulmuş.

Ancak tüm bu istatistikler eski, ülkeler bazında ve birebir iddia konusu görselde belirtilen anlamlara gelmiyor. Ayrıca yapılan çalışmanın 30 ülkeyi kapsadığı gibi bir ibareye de rastlanmıyor.

DSÖ’nün 2004 yılında yayınlanan “Global Status Report on Alcohol” (Alkol üzerine Küresel Durum Raporu), 2001 tarihli “Global Status Report: Alcohol and Young People” (Küresel Durum Raporu: Alkol ve Genç Bireyler) ve yine 2001’den “Global Status Report on Alcohol” (Alkol üzerine Küresel Durum Raporu) başlıklı çalışmaları bulunuyorsa da yine ilgili raporlarda iddia konusu istatistiklere işaret eder nitelikte herhangi bir bulguya rastlanmıyor.

DSÖ dışında Avrupa Komisyonu’nun Haziran 2006’da yayınlanan ve ”Alcohol in Europe: A public health perspective” (Avrupa’da Alkol: Halk Sağlığı Perspektifi) başlığını taşıyan bir çalışmasında ise aşağıdaki tabloya yer verilmiş:

komisyon raporu

Burada da cinsel saldırı ve tecavüz vakalarında içkinin etkisine ilişkin bazı ülkeler için istatistikler sunulmuş. Ancak yine iddia konusu orana ilişkin bir ibareye rastlamıyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü'nün Batı Pasifik Bölgesel Ofisi tarafından hazırlanan 2006 tarihli "Alkole Bağlı Zararların Azaltılmasına ilişkin Bölgesel Strateji Taslağı" metnine göre Büyük Okyanus'ta yer alan Fransa'ya bağlı ada öbeği Fransız Polinezyası'nda kamusal mekanlarda kadına karşı cinsel şiddet vakalarının yüzde 70'inde saldırganın eylem sırasında içki etkisinde olduğu ifade edilmiş. Fransız Polinezyası'nda kamusal alandaki saldırılara işaret eden bu istatistiği dünya veya Türkiye için genellemek hatalı olabileceği gibi DSÖ bu çalışmada da iddiada ifade edilene benzer şekilde bir "nedensellik"ten söz etmiyor. Rapor içkinin zararlı kullanımının Batı Pasifik'te yarattığı risklere odaklanmış.

Güncel raporlarda içki şiddet ilişkisine dair ne söyleniyor? 

DSÖ’nün 2022 Dünya Sağlık İstatistikleri raporuna göre dünya genelinde 15 yaş ve üzerindeki her dört kadından biri (yüzde 26) yakın partneri tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete yaşamında en az bir kere maruz kalıyor. Öte yandan bu raporda içki kullanımına dair bir bulgu paylaşılmamış. 

Organizasyonun 2021 tarihli “Kadına Karşı Şiddet” başlıklı raporunda ise herhangi bir oran belirtilmeden şiddete zemin hazırlayan koşullar arasında “içkinin zararlı kullanımı"na değinilmiş.

Mardin’de kadınlarla yapılan erkek şiddeti araştırmasında, kadınların şiddetin herhangi bir türüne maruz kalmasının nedeni olarak direkt olarak içkiye değinilmezken, eşinin bir anlık öfkesi, eşinin kıskanç olması, eşinin kötü alışkanlıkları gibi durumlara parmak basılıyor.

Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortaklaşa finanse edilen "Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Önlenmesi" projesinin ilgili raporunda durum şu şekilde ifade ediliyor:

Kadına yönelik şiddetin tek bir sebebi yoktur, birbirine bağlı bir çok sebep kadına yönelik şiddete neden olmaktadır. Birbirine bağlı karmaşık kurumsallaşmış sosyal ve kültürel faktör kadınları şiddete karşı kırılgan tutmakta ve tüm bunlar kadınla erkek arasındaki tarihsel güç dengesizliğinin açık bir işareti olmaktadır. Nedenlerin başında kadın ve erkek arasındaki kadın aleyhine olan güç dengesizliğini yeniden ve artan bir şekilde üretimine katkıda bulunan faktörler; sosyo-ekonomik güçler, eşitsizliği pekiştirildiği aile kurumu, erkeklerin üstün olduğuna ilişkin inanışlar, kadınların ve çocukların bağımsız yasal ve sosyal statüleri olması gerekliliğini reddeden yasal ve kültürel kısıtlamalar, ekonomik kaynakların yokluğu olarak sıralanabilir. 

Şiddet içki bağlantısına dair bazı ek çalışmalar

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri'nin (CDC) en son Ekim 2022'de güncellenen “Aile İçi Şiddet” raporunda ABD'deki erkeklerin en az yüzde 20’sinin şiddet uygulamadan önce içki aldığı belirtiliyor. CDC'ye göre erkek şiddetine zemin hazırlayan risk faktörleri arasında "kendine güvensizlik, düşük eğitim veya gelir, genç yaş, ağır içki ve uyuşturucu kullanımı, sosyal problem çözme becerilerinin eksikliği, antisosyal kişilik özellikleri" gibi etkenler yer alıyor. Alcohol Rehab Guide’da ise konuyla ilgili " İçkinin insanların partnerlerini istismar etmesine neden olmasından ziyade, (içki kullanımı ve şiddetin) iki ayrı toplumsal sorunun üst üste gelmesinde öte bir anlam taşımadığı ifade edilebilir" notu düşülüyor.

Avrupa Konseyi'nin "Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ne neden olur?" başlıklı sayfasında ise "toplumlarımızda toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti açıklayabilecek tek bir faktör yoktur, aksine ona katkıda bulunan sayısız faktör bulunmaktadır ve sorunun temelinde bu faktörlerin etkileşimi yatar" deniyor ve konu kültürel, yasal, ekonomik, politik faktörler olmak üzere dört başlıkta inceleniyor. Özellikle içkiye ilişkin bir ibareye ise rastlanmıyor. 

Özetle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın iddiasına dayanak oluşturabilecek herhangi bir bulguya rastlanmıyor. Yanık’ın yasal düzenleme eksikliği dolayısıyla getirilen eleştirileri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin temelinde yatan ve erkek şiddetini tetikleyen sosyal ve kültürel faktörleri göz ardı ederek sorunun birincil kaynağı olarak içkiye işaret etmesi ise yanıltıcı.

Uluslararası raporlarda ve kadın hakları savunucularının açıklamalarında kadına karşı fiziksel ve psikolojik şiddetin ardındaki nedenlerin incelenmesinin yanı sıra şiddetin engellenmesi için atılması gereken siyasi ve yasal adımların önemi vurgulanıyor.

Kriminal vakalarda belirli bir olguyu “en etkili unsur” veya “sebep” olarak belirtirken dikkatli olmak gerek. İçkinin belli şiddet vakalarında değişen ölçülerde rolü olabilir. Öte yandan içki, bir ana “sebep” olmaktan ziyade, eylemi kolaylaştıran, katalize eden bir ara basamak gibi işlev görebiliyor. Toplumsal ve kültürel tutum, davranış ve beklentilerin yanı sıra içki ve şiddete dair yerleşik normlar bireylerin kendi değer yargıları ve deneyimleri ile birleşince şiddet bireyler için bir seçenek olabiliyor. Bu seçeneği ortadan kaldırmak içinse örneğin içki tüketimini sınırlamaktan çok daha fazlasına ihtiyaç var.

Not: Düzenli ve fazla miktarda içki içmek size ve çevrenizdekilere zarar verebilir.

Güncelleme: 31/01/2023

Dünya Sağlık Örgütü'nün "Alkole Bağlı Zararların Azaltılmasına ilişkin Bölgesel Strateji Taslağı"yla ilgili bölüm eklendi.