25 Kasım 2020’de Yeni Şafak gazetesinin manşetinde yer alan bir haberde, zeytin yaprağının Covid-19’un bulaşını engellediği ve tedavi sürecinde iyileşmeyi kolaylaştırdığı iddia ediliyordu.
25 Kasım 2020 itibariyle Covid-19 tedavisinde etkinliği kanıtlanmış bir ilaç ya da aşı bulunmuyor. Ancak iddia, zeytin yaprağı ve yeşil zeytinde bol miktarda bulunan olyuropein (oleuropein) maddesinin koronavirüsün bulaşını önlediği ve tedavi ettiği fikrine dayanıyor. Oleuropein, doğal bir antioksidan bileşen ve zeytin yaprağında da bolca bulunuyor.
İddia bilimsel verilere değil anekdotal gözleme dayalı
Yeni Şafak’ta yayınlanan haberde, iddialara kaynak olarak hiçbir bilimsel çalışma gösterilmemiş. Haberin devamında “araştırmalar” olarak bahsedilen ise anekdotal gözlemler. İki özel şirket ve İstanbul’daki üç hastanede düzenli olarak zeytin yaprağı çayı içildiği ve zeytin yaprağı tüketilen fabrikalarda Covid-19’un bittiği söyleniyor.
“Fabrikada çalışan 460 kişiye günde üç defa zeytin yaprağı çayı ikram edildi. Sonuç yine şaşırtıcı oldu, vakalar sıfırlandı. Sadece bir kişi Kovid-19’a yakalandı, o personelin de zeytin yaprağı çayı içmediği belirlendi”
Burada bilimsel metot açısından birden fazla sorun var:
- Tek tek bireylerin gözlemlendiği vaka çalışmaları da bilimsel olarak yürütülebilir. Ancak bu “sistematik gözlem” çalışmalarında, sonucu etkileyebilecek diğer tüm değişkenlerin elimine edilmiş olması gerekir. Örneğin bu fabrikada çalışanların hasta olmamasını sağlayacak diğer değişkenleri bilmiyoruz.
- Bu gözlem sistematik olarak yapılsaydı bile, bilimsel çalışmaları açıklama gücü açısından sıralayan kanıt piramidindeki yeri aşağılarda olurdu. Çünkü gözlemden elde edilecek sonuçlarla, sebep sonuç ilişkisi kurmak olası değil.
- Yani bu gözlem bilimsel koşullar oluşturularak yapılsaydı bile, “zeytin yaprağının koronavirüsü engellediği” gibi genel bir sonuca varılamazdı.
Zeytin yaprağının Covid-19’a iyi geldiğini kanıtlayabilmek, zeytin yaprağı ve SARS-CoV-2 özelinde herhangi sistematik, mümkünse çift kör rastgele araştırmalar yürütülmesi, bu araştırmalardan elde edilen sonuçların birleştirilip yine sistematik olarak analiz edilmesi gerekirdi.
Yani yürütülen çalışmanın bilimsel bir niteliği bulunmuyor. Anekdotal anlatımların tıbbi genelleme ya da tedavi yöntemi olarak sunulması doğru değil.
Teyit, konuyla ilgili bilgi almak için Balıkesir Varaka Kağıt Fabrikası ile görüştü. Yetkililer Albayrak grubuna ait fabrikalarda zeytin yaprağı çayı içmenin teşvik edildiğini söyledi. Yetkililer zeytin yaprağının Covid-19’u iyileştiren değil, koruyucu bir tedavi olduğunu, çünkü zeytin yaprağının bağışıklık kazandırdığını belirtti. Bu sayede fabrikada çalışan toplam 450 kişiden yalnız iki üç kişinin Covid-19’a yakalandığı da eklendi. Haberde bu rakamın bir olduğu söyleniyordu.
Haberin devamında, zeytin yaprağının koronavirüse etkisine yönelik çalışma sonuçları ve diğer detayların 30 Kasım Pazartesi yayınlanacak Gerçek Hayat dergisinde anlatılacağı belirtilmiş. Ancak Gerçek Hayat, hakemli bilimsel bir yayın değil. Yani sonuçların bu dergide yayınlanması çalışmayı bilimselleştirmeye yetmiyor. Dahası bu dergideki bazı yazılarda, 5G ile ilgili komplo teorilerine de yer verilmiş.
Viral enfeksiyona iyi gelen bileşen Covid-19’a iyi gelmeyebilir
Covid-19 ve zeytin yaprağı arasındaki ilişki üzerine yapılmış bir araştırma mevcut değil. Bazı araştırmalar zeytin yaprağının antiviral etkiye sahip olduğunu gösteriyor; bitkinin Covid-19’u önlediği iddiası da buradan kaynaklı olabilir. Ancak zeytin yaprağının bilhassa Covid-19’a iyi geldiği gibi bir çıkarım yapmak olası değil. Covid-19’a sebep olan SARS-CoV-2 virüsü, genom yapısı, semptomları ve ölüm oranıyla diğer viral enfeksiyonlardan farklı. Her antiviral nitelikli besin Covid-19’u önleyemeyebilir.
Zeytin yaprağı üzerine yapılan bazı bilimsel çalışmalar, zeytin yaprağı ekstresinin antioksidan olduğundan yararları olabileceğini düşündürüyor. Bunlar arasında, kan basıncını düşürmesi, kolesterol seviyelerini iyileştirmesi ve insülin duyarlılığını azaltması var. Ancak yine de, bu alanda yapılan çoğu çalışmanın hayvan deneyi olduğunu unutmamak gerek. Bilim insanlarının bu bulguları doğrulamak ve zeytin yaprağı ekstresi almanın uzun vadeli güvenliğini belirlemek için insanlarda daha büyük ölçekli bilimsel çalışmalar yapması gerekiyor.
İnsanlar üzerinde deneyleri yapılan araştırmaların ise örneklem boyutu epey küçük. Kaldı ki, bu faydaların hiçbiri de Covid-19 ile ilişkili değil.
Kısacası, zeytin yaprağı çayının, bitki çayı olarak uygun dozda tüketilmesi durumunda vücuda faydası olabilir. Ancak “mucize” bir gıda olarak koronavirüse karşı etkili değil. Bu durumda zeytin yaprağı ilaç ya da tedaviden ziyade bir besin takviyesi olabilir.
Aşıların yan etkisi virüsün kendisinden daha tehlikeli değil
Haberde yer alan bir diğer problemli nokta ise, modern tıbbın koronavirüs salgını konusunda aciz kaldığının söylenmesi ve peşi sıra aşıların yan etkileri bilinmediğinden güvensiz olarak nitelendirilmesi. Aşılar 20. yüzyılın en büyük başarılarından biri olarak görülüyor ve yan etkileri uzun çalışmalar sonunda en aza indiriliyor. Daha önce hazırladığımız bir analizde, aşıların keşif sürecini aktarmıştık. Ayrıca, aşının yaratabileceği potansiyel yan etki, hastalığın yaratacağı riskten çok daha düşük.
Bununla beraber, aşılar, hastalığa karşı toplum bağışıklığının gelişmesi için kritik öneme sahip. Aşı yaptırmamak sadece bireyin kendisini ilgilendiren bir sorun değil, çünkü bireylerin aldığı aşılanmama kararı bütün toplumun halk sağlığını etkiliyor. Geniş kapsamlı aşılama yapılmadığında, bağışık toplam nüfusun oranı azalıyor ve hastalığın yaygınlığı artıyor. Yani aşılar geliştirilirken ortaya çıkan yan etkiler, hastalığın yaratacağı kolektif etkiden daha tehlikeli değil.
Doğal olan her şey iyi olmayabilir
Doğallık saftası olarak da bilinen, her şeyin doğalının daha iyi olduğu düşüncesi doğru değil. Bu safsata çerçevesinde bir şeyin “doğal” olmasının, otomatik olarak o şeyin “iyi” olması anlamına geldiği düşünülebilir. Benzer şekilde, bir şey “doğal” değilse, “kötü” olması gerektiğine inanılır. Ancak bu noktada kullanılan maddenin miktarı, nasıl alındığı ve kişiye özel yan etkileri olup olmadığı her zaman ayrı bir sorgulama konusu olmalı. Bunun için “doğal olan her şey iyidir” mantığıyla yaklaşmak ve besin maddelerini sırf doğal oldukları gerekçesiyle bilinçsizce kullanmamak gerekiyor.
Aynı şey zeytin yaprağı için de geçerli. Herhangi bir tansiyon ilacı, kan sulandırıcı ilaç kullanan veya şeker, tansiyon hastalığına sahip kişilerin zeytin yaprağı ekstresi almadan önce doktora danışması tavsiye ediliyor. Kontrolsüz kullanımda, ciddi solunum yolu alerjik reaksiyonları geliştirmek mümkün.