Yeni koronavirüs salgınının bir deney olduğu iddiaları

Yeni koronavirüs salgınının bir deney olduğu iddiaları

Karma Karma

Bulgular

Covid-19 salgınının bilimsel, sosyal, iklimsel ya da dijital bir deney olduğunu gösteren bir kanıt yok

Virüsün bir hayvandan insanlara bulaşma kabiliyeti edindiğine ilişkin birçok bulgu mevcut.

Bu içerik 3 yıldan daha eski tarihlidir.

Nisan ayının ilk günlerinde WhatsApp’ta dolaşmaya başlayan ve yaklaşık 20 maddeden oluşan bir metne göre, yeni koronavirüs (Covid-19) salgını, aslında planlı bir deney çalışmasıydı. Belki de milyonlarca kişiye ulaşan metin hakkında Teyit’e de yoğun ihbar gönderildi. Birbirinden farklı ve ilgisiz başlıkları bir araya getiren metnin ana temasını, Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan salgının Mayıs 2020’de tamamen biteceği öngörüsü oluşturuyor. 

Yazının başında yer alan “Arkadaşlar koronavirüse ilişkin son görüşlerimi paylaşıyorum (İbrahim İncal derlemiştir). (Eşim Mehmet’in dayısı)” ifadesinden hareketle yeni koronavirüs salgınının bir deney olduğunu iddia eden metnin, İbrahim İncal tarafından yazıldığını doğruladık. Avukat İncal, geçmiş yıllarda bazı yerel gazetelere de sahipmiş. Daha sonra OMG Gübre isimli şirketi kuran İncal, şu anda tarımla uğraşıyor. Telefonda görüştüğümüz İncal, maddelerin konu hakkında internette yer alan belgelere bakarak kendisi tarafından derlendiğini, komplocu olmadığını ve elindeki kanıtları paylaşabileceğini ifade etti. 

Yazıyı oluştururken maddelerin yarattığı karışıklığın önüne geçmek adına her maddeyi salgın, Türkiye, iklim değişikliği ve ekonomi gibi bazı başlıklar altında sıraladık.

Salgının bir deney olduğuna ilişkin maddeler

Bu başlıkta toplanan yazılar Covid-19 salgınıyla doğrudan alakası bulunan maddeleri içeriyor. Örneğin, salgının bir deney olduğu iddialarını bu başlıkta bulmak mümkün.

deneydir salgin e1586527648387

Çin’in Wuhan kentinde görülen ve tüm dünyaya yayılan yeni koronavirüs (Covid-19) salgınının bilimsel, sosyal, iklimsel ya da dijital bir deney olduğunu gösteren bir kanıt yok. Ancak aksi yönde, yani virüsün bir hayvandan insanlara bulaşma kabiliyeti edindiğine ilişkin birçok bulgu mevcut. Deve, yarasa, sığır ve kedi gibi memelilerde bulunabilen koronavirüsler, nadir de olsa insanlara bulaşabiliyor ki SARS ve MERS hastalıkları da böyle ortaya çıkmıştı

Yeni koronavirüsün ortaya çıkması ve tüm dünyanın gündemine oturması salgının farklı olaylarla ilişkilendirilmesine de yol açtı. Covid-19’un ortaya çıkışının, 5G teknolojisinin hayata geçişiyle bağlantılı olduğu şeklindeki iddia da bunlardan biri. Ancak 5G teknolojisi ve yeni koronavirüs hakkında ortaya atılan iddianın da akıbeti de farklı değil. 

salgın bill gates

Yeni koronavirüs salgınının, 18 Ekim 2019’da ABD’nin New York kentinde 3,5 saat süren bir simülasyonla dünyaya ilan edildiğine dair iddialar daha önce de gündeme gelmiş ve Teyit bu iddiaları incelemişti

İnternette yapılan aramada 18 Ekim 2019’da Johns Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi, Dünya Ekonomik Forumu ile Bill ve Melinda Gates Vakfı ile ortaklaşa düzenlenen “Event 201” başlıklı oturum hakkında bilgilere ulaşılabiliyor. Ancak analizde de belirtildiği gibi, simülasyon Brezilya’da başlayan bir salgın öngörüsü üzerine kurulu ve yeni koronavirüsü değil, SARS’ı temel alıyor. 

john hopkins

Salgın başladıktan sonra ülkelerden gelen veriler üzerinden çeşitli veri tabanları oluşturuldu ve salgının takibi yapıldı. Bunlardan biri de John Hopkins Üniversitesi’nin veritabanı idi. Ancak tüm verilerin John Hopkins Üniversitesi tarafından servis edildiği doğru değil. Johns Hopkins haritasında kullanılan veriler Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC), Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC), Ulusal Kasırga Merkezi (NHC), Çin Dijital Sağlık Servisi (DXY) ve yerel medya raporlarından alınıyor. ABD ise kendi verilerini CDC’nin internet sitesinde derliyor. Yani üniversite, halihazırda çeşitli kurumlarca sağlanan verileri derliyor ve kaynaklarını da açıkça paylaşıyor. 

salgın suresi cin

Yeni koronavirüsün ortaya çıkışının Kasım 2019’a denk geldiği biliniyor, ancak salgının Mayıs 2020’de biteceğini tahmin etmek için elimizde bir veri yok. Salgının merkez üssü artık Çin değil, Avrupa ve ABD’de vakalar tırmanışta. Bunlara Afrika ülkeleri ile Latin Amerika’nın da eklenmesi bekleniyor. Pandeminin ömrünün altı ay olduğuna dair iddia bu nedenle epey sorunlu. Maddeleri yazan İbrahim İncal, Teyit’e iddia konusu sürenin Bill Gates’in sunumunda yer aldığını söyledi. Ancak sunumda böyle bir ifade de yer almıyor. 

insanfli virus

DSÖ tarafından pandemi olarak ilan edilen Covid-19 salgını, şimdiye kadar 1,3 milyondan fazla insana bulaştı. Virüse bağlı olarak hayatını kaybedenlerin sayısı ise 7 Nisan 2020 tarihi itibariyle 100 bine yaklaştı. Yani salgın daha önce ortaya çıkan SARS ve MERS gibi koronavirüs salgınlarından çok daha fazla insanı etkiledi. Tüm dünyada trilyonlarca dolarlık kayba ve küresel ekonomide ciddi bir küçülmeye neden olması bekleniyor. Birçok ülkenin sağlık sistemi ciddi yara aldı ve birçok sağlık görevlisi hayatını kaybetti. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) salgın sebebiyle toplam işgücünde yüzde 7’ye yakın kayıp öngörüyor. Virüsü bu haliyle yumuşak kalpli ve insaflı olarak nitelemek oldukça güç.

İklim değişikliğiyle alakalı maddeler

Bu başlıkta sıralananlar ise yeni koronavirüs (Covid-19) salgını ile ilişkilendirilen ve genelde iklimle alakalı maddeleri kapsıyor. 

paris anlasması

Paris İklim Anlaşması, bilim insanları tarafından kanıtlanmış olan küresel iklim değişikliğinin önüne geçmek için imzalandı. Anlaşma, bu yüzyıldaki sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutarak küresel iklim değişikliğinin önüne geçmeyi amaçlıyor. Yani anlaşmanın hedefi dünyanın soğutulması değil, ısınmanın yavaşlatılması. Anlaşma, daha önceki Kyoto Protokolü’nün 2020 itibariyle son bulacağından, küresel iklim değişikliğinin önüne geçebilmek için yeni bir konsensus metni gerektiğinden hazırlandı. 2020’den itibaren geçerli olacak anlaşmaya, Türkiye de 2016 yılında imza koydu, ancak meclisten geçmediğinden henüz uygulamaya geçmedi

Paris İklim Zirvesi’nde alınan kararlarla yeni koronavirüs salgınının bir deney olduğu varsayımı, alakasız iki olayın bir araya getirilmesinden başka bir şey değil. Kaldı ki, küresel ısınma veyahut küresel iklim değişikliği olgusu yeni de değil, endüstri devrimine, yani 200 yıl öncesine dayanıyor

1997 yılında imzalanan Kyoto Protokolü’nün amacı da küresel iklim değişikliğinin önüne geçmekti ve Türkiye’nin de dahil olduğu birçok ülke tarafından kabul edildi. İklim sorunu bilim insanları ve ülkeler tarafından uzun zamandır tartışılıyor. Bu soruna ortak bir çözüm bulmayı amaçlayan sözleşme metinleri, bir deney yapmaya değil, insanlığın önündeki en büyük tehlikelerden birine çözüm bulmaya çalışıyorlar. 

salgın meteorloji orgut

BM’ye bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü 2019’da sözü edilen yılların bahsedildiği gibi son 170 yılın en sıcak dönemleri olduğunu ifade etti. Konu çeşitli haber kuruluşlarının internet sitesinde de yeralmış. Ancak daha önce ifade edildiği üzere küresel ısınma uzun yılları kapsayan ve yeni koronavirüsten çok daha öncelere gidiyor. Doğal alanların yok edilmesi ve şehirlerin kontrolsüz şekilde büyümesi vahşi doğaya varolan virüslerle karşılaşma olasılığımızı artırabilir. Ancak küresel iklim değişikliğinin koronavirüsün bir deney olduğunu kanıtlayan bir tarafı olduğunu söylemek zor.

Doğanın gözlenmesi ve çeşitli konularda kayıtlar tutulması insanlığın eski ve doğal davranışlarından. Salgının başından bu yana da bu uyduların önceden olduğu gibi bilgi topladıkları ve işledikleri muhakkak. Ancak salgına özel bir veri toplama çabası olduğu iddiasının dayandırılabileceği bir kaynak yok. Dünya üzerindeki bilim insanlarının salgının başından bu yana olağanüstü bir çaba harcayarak ilaç ve aşı geliştirmeye, yahut kendi uzmanlıklarının kapsadığı alanlarda insanlığa yardım etmeye çalıştıkları da biliniyor. Çevre örgütleri de salgının yavaşlattığı insan faaliyetlerinin etkisini raporluyor. Ancak bütün bu çabaların danışıklı bir dövüşe işaret ettiğini söylemek mümkün değil. Salgından herhangi bir ülke, herhangi bir güç odağı ya da kurumun önceden haberdar olduğunu gösteren hiçbir delil de yok, keza salgından etkilenmeyen de kalmadı. 

WhatsApp mesajına konu edilen bir diğer konu ise FED öncülüğünde dünya varlıkları üzerinde oynanan ekonomik oyunlar. Hatta mesajda, konuya ABD Başkanı Donald Trump’ın da dikkat çektiği belirtiliyor.

salgın ekonomi

Covid-19 salgınının bu boyutlara ulaşması, ekonomik önlemler alınmasını da gerektirdi. Amerikan Merkez Bankası (FED) da piyasalara 1,5 trilyon dolar likidite süreceğini açıkladı. Ancak bu beklenen bir müdahaleydi. FED, 2007-2009 krizi sırasında da piyasaya 3,5 trilyon dolar kaynak sürmüştü. Yine birçok başka ülke de ekonomik tedbirler ve kararlar aldı. Son olarak Japonya 988 milyar dolarlık teşvik paketi onayladı. Ekonomik canlılığı kamu kaynaklarıyla beslemeyi amaçlayan Keynesyen politikaların zenginliğin el değiştirmesine neden olması için bir sebep de yok. 

ABD 2016 yılında Paris İklim Anlaşması’na taraf olduğunda Barack Obama yönetimi iktidardaydı. Sonrasında seçilen Trump yönetimi, 2017 yılında ABD’nin anlaşmadan çekileceğini açıkladı. Çekilme süreci halen devam ediyor. ABD, 2020’deki başkanlık seçimlerinden bir gün sonra, resmi olarak anlaşmadan çekilmiş olacak

Trump'ın anlaşmadan çekilme kararını açıkladığı metne Beyaz Saray’ın internet sitesinden ulaşmak mümkün. Açıklamada anlaşmanın ABD ekonomisi için olumsuz sonuçlar doğurduğu yazıyor; ancak anlaşmanın ABD’ye karşı ekonomik bir savaş çıkarmak için oluşturulduğu gibi bir ifade kullanılmıyor. 

Türkiye hakkındaki maddeler

Bu kısımda incelenen maddeler ve konusu Türkiye olan yazıları kapsıyor. Örneğin salgının Türkiye için kesin bitiş tarihi veren iddiaları bu başlıkta bulmak mümkün. 

13 nisan genelge pandemi

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2019 yıl sonu raporunda, 2011-2018 yılları arasında dünyada 172 farklı ülkede toplam bin 483 salgın görüldüğü ifade ediliyor. Devletlerin salgın önlemleri almasının altı çizilerek, bir solunum yolu pandemisinin olabileceği belirtiliyor. Raporda ilgili kurum ve kuruluşlar için Eylül 2020’ye kadar geliştirilecek belli adımları da (sf.9) listelemiş. İlerleyen sayfalarda, yeni bir influenza salgınına hazırlık yapılmasının nedeni ise 2006’da yaşanan H5N1 olarak gösterilmiş. (sf. 19) Raporda koronavirüs ailesine, sadece geçmiş tarihli SARS ve MERS salgınlarından bahsedilirken değiniliyor. 

Resmi Gazete’de yayımlanan 13 Nisan 2019 tarihli genelge ise küresel grip salgını hakkında. Genelgede influenza olarak adlandırılan virüslerin zaman zaman pandemilere neden açabileceği, bu yüzden Sağlık Bakanlığı’nın hazırlık yapması gerektiği belirtilmiş. Bakanlık 2019’da bir Ulusal Pandemi Planı da yayınlamış. Kurumların olası salgınlara karşı harekat planları hazırlamaları da son derece olağan. Almanya’da Robert Koch Enstitüsü’nün daha önce benzer bir hazırlık yaptığı ve hazırlanan salgın senaryosunun Bundestag’da görüşüldüğünü biliyoruz

termik santral

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2019’un son aylarında AK Parti ve MHP’li milletvekilleri tarafından desteklenen Dijital Hizmet Vergisi Yasası’nın “termik santrallere filtre takılması” zorunluluğunu yaklaşık 2,5 yıl erteleyen maddesini veto etti. Ancak bu maddenin iptali, büyük ölçüde kamuoyunun düzenlemeye gösterdiği yoğun tepkiden kaynaklanıyordu. Hatta Teyit, konunun yoğun tartışmalara konu olduğu dönemde termik santrallerle ilgili iddiaları incelediği bir içerik de hazırlamıştı. Maddenin iptalinin, varlığı önceden bilinen bir salgınla ilişkisi olduğunu iddia etmek olası değil.

rize salgin nisan

Salgının süresine ilişkin bu madde kendi içinde çelişkiler barındırıyor ve tutarsız hesaplamalara dayalı. İfade edilen süreler, Ulusal Pandemi Planı’nın 127. sayfasında yer alan “İnfluenza Pandemisinin Multemel Etkileri ile İlgili Senaryolar” başlıklı bölümünden alınmış. Sağlık Bakanlığı’nın senaryosunda grip pandemisinin, hiçbir müdahalede bulunulmazsa 10-12 hafta süreceği öngörülmüş. Ancak bakanlığın bu senaryoyu hazırlamaktaki amacı “nelerle karşılaşılabileceğini sayısal olarak öngörmek, hazırlık planlarında enfeksiyonun yaratabileceği etkilere göre önlemler almak” olarak açıklamış. Dahası bu senaryodaki virüs, gribe yol açan influenza virüsü ve influenza virüslerinin mevsimsel olarak nasıl davranacakları kestirilebiliyor. Yeni koronavirüs ise dünyaya henüz yayılıyor, mevsimsel davranışı öngörülemiyor ve kimse bu virüse bağışık değil. 

Türkiye’deki ilk Covid-19 vakasının 19 Şubat 2020’de Rize’de tespit edildiği iddiası da doğru değil. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ilk vakanın 11 Mart 2020’de tespit edildiğini açıkladı. Teyit, bu maddeleri kaleme alan İbrahim İncal’a da ulaşarak Türkiye’deki ilk vaka olduğu iddia edilen Rize örneğinin kaynağını sordu. İncal, kaynak olarak Şubat ayında yapıldığı anlaşılan bir Facebook iletisinin ekran görüntüsünü paylaştı. 

rize corona

Türkiye’deki ilk vaka olduğu ifade edilen ekran görüntüsüne benzer görseller Koca’nın 11 Mart’taki açıklamasına kadar birçok sosyal medya kullanıcısı tarafından paylaşıma sokuldu. Teyit’te yer alan analizlerden anlaşıldığı üzere bu görseller, koronavirüs şüphesiyle hastaneye sevk edilen hastaların ön tanısını ifade ediyor. Kaldı ki, Rize’de Covid-19 olduğu ifade edilen Muharrem Sırrı Yıldırım’ın sosyal medya hesabına ulaşılabiliyor. Yıldırım olayın yanlış anlaşıldığını ve sağlığının iyi olduğunu ifade etmiş

kulucka suresi nisan

Salgının ne zaman biteceğine dair kesin bir tahminde bulunmak mümkün değil. Nitekim Türkiye’nin de dahil olduğu birçok ülkede salgın halen zirveyi görmedi. Covid-19’un ortaya çıktığı ve görece salgının kontrol altına alındığı Çin’de henüz hayat normale dönmüş değil. 8 Nisan 2020 itibariyle Türkiye’de günlük 4 bin civarında yeni vaka rapor ediliyor. ABD’deki vaka sayısı 400 bini geçti. Salgının seyri alınacak önlemlere, aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarının kaderine bağlı.  

Sonuç

Çin’in Wuhan kentinde 2019 sonunda ortaya çıkan yeni koronavirüs salgınının kontrollü bir deney olduğu ve Mayıs 2020’de biteceğine dair iddialar doğru değil. Metinin büyük bir bölümü arasında bağ bulunmayan olguları Covid-19 salgınıyla ilişkilendiriyor. Bazı maddeler ise bariz yanlışlar içeriyor. Tüm bu maddeler arasında doğru denilecek ifadeler var. Ancak bu doğrular da yanlış yorumlanmış. Maddeleri sıralayan İncal kendisini komplocu olarak tanımlamasa da, ifadeler komplo teorilerilerinin tüm özelliklerini taşıyor.