Yavuz Dizdar'dan yeni koronavirüs hakkında iddialar

Yavuz Dizdar'dan yeni koronavirüs hakkında iddialar

Bulgular

Dünya Bankası salgınla mücadele için yapacağı yardım 50 milyar dolar değil, 12 milyar dolar. Dünya Bankası’nın yardımı açıklama tarihiyse 3 Mart 2020; yani neredeyse bir hafta sonrası.

Çocukların salgından etkilenmediği söylenemez. Sağlık Bakanlığı çocukların nadir de olsa hasta olduğu bilgisini paylaşıyor. Veriler incelendiğinde çocukların da hastalığa yakalandığı, hatta 10 ila 18 yaşta ölüm yaşandığı bile anlaşılabiliyor.

Mevcut bilimsel çalışmalar Covid-19’un gribe kıyasla daha ağır seyrettiğini açıkça gösteriyor.

Dindar'ın iddiasının aksine Covid-19’u atlattıktan sonra bir kez daha enfekte olan tekil vakalar mevcut.

ABD’de Covid-19 için mevcut bir aşı çalışması yürütülüyor olsa da, bu aşının hastalığa çözüm olup olmayacağını henüz bilmiyoruz. Dolayısıyla aşının bulunduğu, ancak kitlesel üretim için beklediği iddiası doğru değil.

Dünya Sağlık Örgütü, yeni koronavirüsün yüzeylerde ne kadar yaşayabildiğinin henüz bilinmediğini, fakat yeni koronavirüsün de diğer koronavirüsler gibi (SARS, MERS) birkaç saat ila birkaç gün aralığında yüzeyde canlı kalabildiğini ifade ediyor.

Dünya Sağlık Örgütü yeni koronavirüsün sıcak ve nemli havalarda da yaşayabildiğini, virüse karşı korumanın en iyi yolunun ise sık sık elleri yıkamak olduğunu ifade ediyor.

Bu içerik 3 yıldan daha eski tarihlidir.

Yeni koronavirüs salgını sosyal medyada ciddi bir yanlış bilgi sirkülasyonununa neden oldu olmasına, ama yaygın medyadaki durum da çok farklı değildi. Televizyonlarda saatlerce süren tartışma programlarında dile getirilenler de yangına körükle gitti. Bu programlardan birinde Prof. Dr. Mehmet Ceyhan dayanamamış ve isyan etmişti. Bu programlarda sık gördüğümüz kişilerden biri de onkolog Dr. Yavuz Dizdar. 

Dizdar görüşlerini yalnız TV programlarında ifade etmiyor; arada açıklamalarda da bulunuyor. Bir Instagram hesabına yaptığı, Covid-19 salgınına ilişkin birçok iddia barındıran değerlendirme de bunlardan biri. Bu yazıda o iddialardan birkaçını inceleyeceğiz.

İDDİA: Sağlık Bakanlığı ilk vakayı Dünya Bankası’nın 50 milyar dolarlık yardım fonunu duyduktan hemen sonra açıkladı.

Dizdar açıklamasında Dünya Bankası’nın 50 milyar dolarlık yardım fonu duyurulduktan sonra ilk vakanın kamuya duyurulduğunu öne sürdü. Bir hatırlatma: Bazı olaylar göründüğü kadar komplike olmayabilir. İki olay arasında nedensellik bağı olmayabilir. Biraz daha basit düşünmek doğruları görmeyi sağlayabilir

Geçelim iddiaya. Dünya Bankası Covid-19 ile mücadele için gelişmekte olan ülkelere yardım edeceğini açıkladı, ancak bu miktar 50 milyar dolar değil, 12 milyar dolardı. Dünya Bankası’nın yardımı açıklama tarihiyse 3 Mart 2020. Türkiye’de ilk vakanın açıklanma tarihiyse 11 Mart 2020. Yani neredeyse bir hafta sonrası.

Benzer bir diğer iddia IMF’nin sağlayacağı destekle ilgili de ortaya atılmıştı. Malumatfuruş hazırladığı bir tweet zinciriyle iddiayı yalanlamıştı

Bu arada Dizdar’ın bahsettiği 50 milyar dolar IMF tarafından açıklanan paketin bir parçası. Ancak IMF paketi de 4 Mart’ta duyuruldu. Kaldı ki bu paranın tamamı Türkiye’ye aktarılmayacak; hatta fondan yararlanıp yararlanmayacağımız bile kesin değil. İlk vakanın açıklanması ile bu paketlerin açıklanması arasında bir hafta var. İkisi arasında bağlantı kurmak pek mümkün görünmüyor.

20 Mart 2020 itibariyle 359 vakanın tespit edildiği Türkiye’de, 50 milyar dolarlık yardım için salgının köpürtüldüğünü ima etmek pek rasyonel de görünmüyor.

İDDİA: Okul tatiline ihtiyaç yok. Virüs herhangi bir çocuğa bulaşmadı. Çocukların virüsü taşıdığı ile ilgili bir bulgu yok.

Dizdar açıklamasında, okulların tatil edilmesinin gereksiz olduğunu, çocukların okul yerine AVM’lere gideceğini, dahası bugüne kadar herhangi bir çocukta Covid-19'a rastlanmadığını iddia ediyor. Sonrasında da ölüm oranının ilerleyen yaşlarda daha yüksek olduğundan bahsediyor. İlerleyen yaşla ilgili kısım doğru, ancak çocukların salgından etkilenmediği söylenemez. Sağlık Bakanlığı çocukların nadir de olsa hasta olduğu bilgisini paylaşıyor. Veriler incelendiğinde çocukların da hastalığa yakalandığı, hatta 10 ila 18 yaşta ölüm yaşandığı bile anlaşılabiliyor. Örneğin, İngiltere’de yeni doğan bir bebeğe Covid-19 teşhisi kondu.

Dizdar'ın iddiasının aksine çocuklar virüsü taşıyabiliyor da. CDC’nin konu hakkındaki bilgilendirme sayfasında, çocukların taşıyıcı olduğu açıkça ortaya konuyor. Yale Üniversitesi’nden Thomas Murray’in yazdığı bir yazıda da, salgının yaygınlaşmasında çocukların rolü anlatılıyor

İDDİA: Salgın yok, mevcut grip zaten koronaydı, bilerek bakılmadı, biz zaten koronavirüs geçirdik. Türkiye'de yüzlerce insanın öleceği gibi bir felaket senaryosu gereksiz.

Video kaydındaki bir diğer iddiaysa, Türkiye'nin çoğunluğunun mevcut virüsün neden olduğu hastalığı çoktan geçirdiği, testlerin bilerek yapılmadığı, felaket senaryosu yazmanın yersiz olduğu idi.

Mevcut çalışmalar Covid-19’un gribe kıyasla daha ağır seyrettiğini açıkça gösteriyor. Prof. Dr. Akiko Iwasaki’nin incelemesi bize bu konuda önemli ipuçlarıveriyor

Screen Shot 2020 03 19 at 16.17.59

Gripte hastanelik vaka oranı yüzde 2 kadar, Covid-19’da ise halihazırda yüzde 19 seviyesinde. Bulaşıcılık oranında da ciddi bir fark var. Covid-19 gripten en az üç kat daha bulaşıcı. Öldürücülük oranı gripte yüzde 0.05 ila 0.1 arasında iken, Covid-19’da şu sıralar yüzde 4 seviyesinde. Dizdar’ın yüzlerce insanın öleceği tahminini felaket senaryosu olduğu iddiası da, hayatını kaybedenlerin sayısını düşününce boşa düşüyor. 20 Mart 2020 (9.00) itibariyle ölü sayısı 10 bin 30’a yükseldi.

Kimse bu virüsün insanlığın sonunu getireceğini düşünmüyor ve tüm yetkililer sakinlik çağrısı yapıyor; ancak inkara düşmek ve hiçbir sorun yokmuş gibi davranmak salgının maliyetini artırmaktan başka işe yaramayabilir.

İDDİA: Koronavirüs geçirmiş bir insan çok büyük olasılıkla bir daha geçirmez.

Dizdar’ın ortaya attığı bir diğer iddia, Covid-19'u atlatanların yüksek ihtimalle aynı hastalığa bir daha yakalanmayacağı. Covid-19'u atlattıktan sonra bir kez daha enfekte olan tekil vakalar mevcut. The Guardian’ın haberine göre, Japonya'da yaşayan 40’lı yaşlardaki bir kadına, iyileştikten bir ay sonra ikinci kez Covid-19 teşhisi kondu. Benzer şekilde, Çin’de de tedavi sonrası ikinci kez enfekte olan yaklaşık 100 hasta olduğu ifade ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü ve ABD Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin bu yönde bir açıklaması yok.

Çünkü virüse karşı insan vücudunun geliştireceği bağışıklığın ömrü henüz bilinmiyor. Britanya'nın hastalığın ilacı ve aşısı henüz geliştirilmemişken, bağışıklık süresi de net değilken sürü bağışıklığı yaklaşımını benimsemeside bu yüzden eleştirilmişti. Kaldı ki virüsün mutasyon geçirip geçirmeyeceği de bilinmiyor. Çünkü SARS ve MERS salgınları fazla yayılmadan durdurulmuştu. Yeni virüs milyonlarca insanı etkilediğinde mutasyon şansı da artabilir. 

İDDİA: Covid-19'un aşısı çıkmıştır, aşı gelişirmek o kadar da zor bir şey değil. Aşının kitlesel üretimi için bekleniyor.

Video kaydındaki diğer bir iddia, aşılar ile ilgiliydi. ABD’de Covid-19 için mevcut bir aşı çalışması yürütülüyor olsa da, bu aşının hastalığa çözüm olup olmayacağını henüz bilmiyoruz. Dolayısıyla aşının bulunduğu, ancak kitlesel üretim için beklediği iddiası doğru değil. 

Kaldı ki aşı geliştirme sürecinin en zor kısmı üretim de değil; klinik araştırmalar. Yüzlerce, hatta bazen binlerce gönüllünün katılımıyla yürütülen klinik deneyler, üç aşamada gerçekleşiyor. Üretim lisansı, aşının faydası potansiyel risklerinden daha fazla olduğu ispat edilirse verilebiliyor. 

İDDİA: Eşyalar üstünde birkaç saat yaşayan virüsler güneşe koyduğunuzda yok olur.

Dünya Sağlık Örgütü, yeni koronavirüsün yüzeylerde ne kadar yaşayabildiğinin henüz bilinmediğini, fakat yeni koronavirüsün de diğer koronavirüsler gibi (SARS, MERS) birkaç saat ila birkaç gün aralığında yüzeyde canlı kalabildiğini ifade ediyor. Ayrıca virüslerin yüzeyde canlı kalma süreleri yüzeyin türü, ortam sıcaklığı gibi bir dizi faktöre bağlı. Uygun koşullarda bu süre oldukça uzun da olabilir. 

Virüsün güneşe maruz kaldığında yok olduğu iddiası ise doğru değil. Dünya Sağlık Örgütü yeni koronavirüsün sıcak ve nemli havalarda da yaşayabildiğini, virüse karşı korumanın en iyi yolunun ise sık sık elleri yıkamak olduğunu ifade ediyor.