Son zamanlarda udi hindi yağı sosyal medya platformlarında sık konuşulanlar arasında. Çünkü piyasada bulunan udi hindi yağları yakın zamanda toplatılmaya başlandı.
Udi hindi yağı, yeterince güvenli olmadığı gerekçesiyle Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bitki listesinden kaldırıldı. Bunun üzerine bazı sosyal medya kullanıcıları, bu “her derde deva” yağın satışının yasaklanmasına tepki gösterdi. Öyle ki, 2 Haziran 2021’de Twitter’da #UdiHindiyeDokunma etiketi en çok konuşulanlar arasına girdi.
Udi hindi, aslında Çin’de yoğun olarak görülen bir ağaç ve yağının sağlığa birçok yararı olduğu iddiasıyla günümüzün popüler uçucu yağlarından biri. Boğaz ağrısı ve burun akıntısına karşı etkili olduğu, inflamasyon ve enfeksiyonlara karşı da faydalı olduğu iddia ediliyor. Piyasada birçok marka farklı formlarda udi hindi yağının satışını yapıyor. Peki udi bitkisi gerçekten bu kadar mucizevi bir tedavi mi?
Bitkinin faydaları bilimsel olarak kanıtlanmış değil
Udi hindi bitkisinin latince adı olan “aquilaria agallocha”yı Nature, PubMed, Science Mag gibi bilimsel veri tabanlarında aradığımızda, bitki hakkında iddia edilen faydalı etkilerin henüz insanlar üzerinde denenerek bilimsel olarak kanıtlanmış olmadığını görüyoruz.
Örneğin 2016 tarihli bu çalışma, in vitro yani laboratuvar ortamında yapay koşullarda gerçekleştirilmiş ve bitkinin antimikrobiyal aktiviteye sahip olabileceği sonucuna varılmış. In vitro deneyler, kanıt piramidinin altında yer alıyor ve açıklayıcı güçleri yeterli değil. Bitkinin antimikrobiyal etkisinin kanıtlanması için çok daha ileri bilimsel çalışmalara ihtiyaç var.
2016’da yayınlanan bir diğer makale, udi hindinin tıbbi olarak değerli bir bitki olduğunu konu ediyor. Makale, in vitro koşullarında gerçekleştirilen birkaç deneyden oluşuyor. Makalenin sonuç bölümünde tıbbi olarak iyileştirici gücünün kanıtlanması için daha çok çalışmaya ihtiyaç olduğu not edilmiş ve yeterince güçlü bir kanıt değil.
Udi hindi ile ilişkilendirilen baş ağrısına iyi geldiği, ağız kokusunu giderdiği, stresi azalttığı, kansere karşı etkili olduğu iddialarına karşı herhangi bir bilimsel bulgu bulunmuyor.
Gıdalarda kullanılacak bitkiler nasıl belirleniyor?
Tarım ve Orman Bakanlığı, bitkilerin gıda amaçlı değerlendirilmesine 2005 yılında oluşturulan Bitki Değerlendirme Komisyonu ile başladı. Bitkiler, bitki kısımları veya bunlardan elde edilen yağ gibi ürünlerin takviye olarak kullanılıp kullanılamayacağı, “bitki listesi” ve “zehirli bitkiler listesi” kapsamında düzenleniyor. Oluşturulan bitki listesi, başta takviye edici gıdalar ve bitki çayları olmak üzere gıda olarak kullanılmak istenen bitkileri kapsıyor.
Gıda olarak kullanılabilecek bitkiler komisyonu, bitki listesi ve zehirli bitkiler listesinde yer alan bitkilerin güvenilirlik değerlendirmesini bilimsel veriler ışığında yapıyor. Değerlendirmeler sonucu, her bir bitki için ayrıntılı bir bilimsel görüş oluşturuluyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan bitki listesinin Mayıs 2021’de yayınlanan güncel yayınında udi hindi bitkisi yer almıyor.
Her bitki herkes için “güvenli” değil
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan bitki listesinde yer alan bitkilerin herkes için tamamen güvenli olduğu çıkarımında bulunmak pek doğru değil. Çünkü bazı bitkilerin, bitki kısımlarının veya bitkisel preparatların belirli bireyler tarafından daha dikkatli bir şekilde tüketilmesi gerekebiliyor. Örneğin bakanlık, bitki listesinde moringanın yaprak ve tohumlarının gıdalarda kullanımına izin vermiş. Ancak moringanın hamileler tarafından tüketilmesi hamilelik süreci için risk teşkil ettiğinden, bakanlık bitki listesinde moringa içeren ürünlerin etiketinde “hamileler tarafından kullanılmaması” uyarısının bulunmasını zorunlu tutuyor.
Kısacası bu tarz bitkileri doğrudan ya da uçucu yağ gibi preparatlar aracılığı ile tüketmeden önce mutlaka bir doktora danışmakta fayda var.
Zehirli bitkiler “sağlığa faydalı” olarak karşımıza çıkabilir
Bakanlık tarafından güvenli sayılan bitkilere karşı dikkatli olmak gerektiğinden bahsettik. Bunun dışında, bir de güvenli olarak sınıflandırılmamasına rağmen halk arasında sıklıkla kullanılan, tavsiye edilen bitkiler ve bitki ekstreleri var. Örneğin ökse otu, bakanlığın zehirli bitkiler listesinde yer alıyor. Ökse otu hakkında arama yaptığımızda aslında tüketimi ciddi tehlikelere yol açabilecek bu otun birçok haber sitesinde “sağlığa faydalı” gibi sunulduğunu görüyoruz. Benzer şekilde, zehirli bitkiler listesinde yer alan sedef otu, internette yer alan birçok içerikte faydalı olarak yer alıyor. Bu tarz içeriklerin halk sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini hatırlatmakta fayda var.
Neyseki, piyasada “mucize tedavi” “her derde deva ot” ya da başka abartı sıfatlar ile karşımıza çıkan bitki ve bitkisel ürünlerin güvenilir olup olmadığını tespit etmenin basit bir yolu var. Bunun için Tarım ve Orman Bakanlığının internet sitesinde yer alan bitkiler listesi ve zehirli bitkiler listesini kontrol edebilirsiniz. Bu listeler bitkilerin bilimsel değerlendirmeleri sonucunda belli aralıklarla güncelleniyor.
Doğal olan her şey iyi olmayabilir
Doğallık saftası olarak da bilinen, her şeyin doğalının daha iyi olduğuna dair giderek artan popüler algı maalesef doğru değil. Bu safsata çerçevesinde bir şeyin “doğal” olmasının, otomatik olarak o şeyin “iyi” olması anlamına geldiği düşünülebilir. Bitkiler ve piyasadaki bitkisel yağlar söz konusu olduğunda da birçok insan, bitkileri ve bitkilerden elde edilen ürünleri “doğal” olduklarından kategorik olarak “sağlıklı” algılıyor. Fakat bitkilerin gıda amaçlı olarak veya farklı şekillerde gelişi güzel ve kontrolsüz kullanılmasının sağlığı tehlikeye atabileceğini unutmamak gerek.
Bitkilerin sağlık üzerindeki faydalı etkileri, yapılarında bulunan belirli maddelerle ilişkilendiriliyor. Bitkilerin yapısında doğal olarak bulunan bu maddeler miktarlarına bağlı olarak toksik olabilir. Dolayısıyla, bitkilerin veya bitkilerden elde edilen ürünlerin sağlık açısından herhangi bir riske neden olup olmayacağını kullanım koşullarını da dikkate alarak değerlendirmek gerekiyor.