Bartın’ın Amasra ilçesindeki Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü’ne ait maden ocağında yaşanan grizu patlamasında 41 maden işçisi hayatını kaybetti.
Maden ocağı ile ilgili 2019 yılında Sayıştay raporlarında grizu patlaması riskinin öngörüldüğüne dair uyarıların yapıldığı iddiaları sosyal medyada hızla yayıldı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın gündeme getirmesiyle yayılan iddia birçok haber sitesinde de yer aldı.
İddiaların ardından Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ise bir açıklama yaparak ocağın içerisindeki havalandırma ile kömürün bünyesindeki metan gazının farklı olduğu ve bunun iş sağlığı ve güvenliğini etkileyen bir durum olmadığını ifade etti. Kurum, haberlerde "dezenformasyon" yapıldığını öne sürdü.
Sayıştay uyarılarda bulunmuş
Sayıştay’ın Türkiye Taşkömürü Genel Müdürlüğü ile ilgili denetim raporuna açık kaynaklardan erişilebiliyor. Yavuzyılmaz’ın paylaştığı görüntü raporun 65’inci sayfasına ait. Sayıştay Amasra’daki üretim derinliğinin sıfırın altında 300 metreye ulaştığı; çalışılan damarlarda gaz içeriklerinin yüksek olduğu, ani gaz degajı ve grizu patlama riskinin arttığını belirtmiş.
Sayıştay riskleri de göz önüne alarak “İlgili mevzuat hükümlerinin yanı sıra ‘kurum degaj yönergesi’ hükümlerinin titizlikle uygulanması gerekmektedir” önerisini sunmuş.
Sayıştay’ın önceki yıllarda paylaştığı raporlarda da uyarılar dikkati çekiyor. 2017 tarihli raporda “gaz birikme ihtimali olan yerlerde elektrikle çalışan ekipmanlar yerine basınçlı havalı ekipmanlar kullanılması, solunabilir tozla ve patlayıcı tozla mücadeleye gereken önemin verilmesi, damar gaz içeriklerinin tespiti ve ocakların derinleşmesi ile artan degaj olasılığına karşı alınacak önlemler konusuna titizlikle önem verilmesi gerekmektedir.” ifadeleri kullanılmış.
Öneride ise dikkati çekici bir vurgu var. Müessesede 2017 yılında 133 iş kazası meydana geldiği ve bunların yüzde 28’inin göçük, yüzde 56’sının kayma, düşme ve çarpma gibi nedenlerle olduğu bunların önlenmesi için AR-GE faaliyetlerinin artırılması gerektiği belirtilmiş.
Teyit’in ulaştığı TMMOB Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel de Sayıştay’ın gaz içeriğinin yükseldiğini belirterek, bunun kaza riskini artırdığını net biçimde ortaya koyduğunu düşünüyor. Yüksel’e göre müessesenin uyarılara gerek kalmadan gerekli önlemleri alması ve sıfır kazayı hedeflemesi gerekiyor.
Raporda iş güvenliğine ilişkin çok sayıda uyarı var
Ayrıca Sayıştay’ın raporunda sadece grizu patlamasına yönelik değil iş güvenliği önlemlerinin eksikliğine dair de çok sayıda vurgu var.
2019 yılının Temmuz ayından itibaren iş kazalarının arttığı belirtilirken meydana gelen 190 kazanın 72’sinin (yüzde 38) göçükler nedeniyle, 81’inin (yüzde 43) düşme, çarpma, yuvarlanma, kayma gibi muhtelif nedenlerle, 10 tanesinin (yüzde 5) malzeme taşıma, kullanma esnasında, yedisinin el ile nakliyat, dördünün mekanik nakliyat, beşinin makine elektrik nedeniyle olduğu bilgisi paylaşılmış (sf.20). Raporda müessesedeki kaza oranının önceki yıla kıyasla yüzde 70 arttığı ifade edilmiş.
Raporun bulgu ve öneriler kısmında yer alan ve ikinci bulgu olarak tespit edilen “Ayaklarda yeterli sayıda işçi tertip edilememesi nedeniyle üretim ve işgücü verimliliklerinin düşmesi” maddesinde “Müessesede, iş zorluğu nedeniyle kanuni gerekliliklerin yerine getirilmesi durumunda işçilerin derhal emeklilik hakkını kullanması nedeni ile azalan işçi sayısına bağlı olarak, kömür kazı faaliyetinin yapıldığı ayaklarda yeterli sayıda işçi tertip edilemediği, bu durumun başta iş güvenliği olmak üzere üretim ve işgücü verimliliklerini düşürdüğü görülmüştür” uyarısı da yapılıyor (sf.49).
Raporda 2019 yıl sonu itibarıyla 2014 tarihli norm kadroya göre belirgin bir işçi açığı olduğu ve üç vardiya tertip yapılamadığı için bu durumun üretim ve iş güvenliğini etkilediği de tespit edilmiş.
Personel yetersizliğinin gündüz vardiyası dışındaki olası arızalara anında müdahale edilmemesine neden olduğu uyarısının yapıldığı raporda işçi sayısındaki sorunun bir an evvel çözülmesi önerilmiş.
Raporda ayaklarda yeterli sayıda ekip oluşturulmamasının yeraltı kömür madenciliğinde arzulanmayan durumlara neden olduğu ve göçük, arın akması, arın kayması gibi durumlara duyarsızlaşılmasının iş kazalarına yol açtığı uyarısı da yapılıyor. Gerekli bilimsel ve teknolojik tedbirlerin alınması gerektiği vurgulanmış.
Maden Mühendisleri Odası başkanı Yüksel’e göre ise Türkiye’de özelleştirme politikaları nedeniyle Türkiye Taş Kömürü Kurumu’nda istihdam sayısında azalma var. Bu da iş güvenliği açısından problemler yaratıyor.
“Tozların sürekli ortamda dolaşması infilak riskini yükseltiyor”
Rapordaki yedinci bulguda tozla mücadele yönetmeliğinde belirtilen maruziyet sınır değerlerinin aşıldığı bilgisine yer verilmiş ve durum yaşanan örneklerle de kayda geçirilmiş.
Benzer bir bulgu 2018 raporunda da yer almış. Raporun 61’inci sayfasında “Müessese işyerlerinde İş Güvenliği ve Eğitim Daire Başkanlığı’nca yapılan toz ölçüm sonuçlarından her ne kadar yıl ortalaması 1.32 mg/m³ olsa da alınan önlemlere rağmen dinamik ortamda zaman zaman ilgili yönetmelik maruziyet sınır değeri olan 2,4 mg/m³ değerinin aşıldığı görülmektedir.” denilmiş.
İşletmede 2019 yıl sonu itibarıyla meslek hastalığı (pnömokonyoz) tanısı konulmuş dört işçinin bulunduğu, 39 işçinin de henüz tanı konulmamasına rağmen şüpheli durumda olduğunun da altı çiziliyor.
Grizu patlaması nedir?
Sayıştay'ın uyarıları ve sonrasında ne gibi önlemler alındığı bilinmese de madendeki gaz oranındaki yükselme büyük risk oluşturuyor. Genellikle kömür ocaklarında görülen metan gazının havadaki oranı yüzde 4 ila 15 civarında görüldüğünde grizu patlaması yaşanabiliyor(sf.12).
Geçmişten bugüne madenlerde meydana gelen kazalarda çok sayıda işçi ölümü yaşanmıştı. Yakın geçmişe baktığımızda Türkiye'de 1992 yılında Zonguldak Kozlu'da 262 işçinin ölümü, 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma, 2014'teki Ermenek kazası akıllara ilk gelenlerden.
2010'da Şili'deki maden kazası ve 33 madencinin günler sonra kurtarılması ise ortak hafızanın önemli konularından.