Richard M. Fleming’in aşılarla ilgili iddiaları

Richard M. Fleming’in aşılarla ilgili iddiaları

Bulgular

Aşılarda doğrudan “nükleokapsid” antikoruna yol açabilecek herhangi bir madde bulunmuyor.

Moderna'nın yayınladığı makalede, genel olarak kas içi ya da deri altı uygulamada bu aşının biyolojik dağılımı diğer aşılar için gözlemlenenlerle tutarlı olduğu bilgisi mevcut. Dr. Fleming’in iddia ettiği gibi Moderna bu makalede “biyolojik silahı zerk ettiğini” itiraf etmiyor.

İlgili kılavuz, klinik öncesi ve klinik geliştirme sırasında onkolitik ürünler için dökülme verilerinin nasıl ve ne zaman toplanması gerektiği ve tedavi edilmeyen bireylere bulaşma potansiyelini değerlendirmek için saçılma verilerinin nasıl kullanılabileceği konusunda FDA'nın mevcut düşüncesini aktarıyor.

mRNA bir süre sonra vücuttan dışarı atıldığı için hücre dışına sızması mümkün değil.

Bu içerik 1 yıldan daha eski tarihlidir.

Sosyal medyada paylaşılan çeşitli video gönderiler ile, Richard M. Fleming’in aşılar hakkında ortaya attığı iddialar yaygınlaştı. 

Richard M. Fleming kimdir?

Richard M. Fleming, kendini “fizikçi, nükleer kardiyolog, biyolog, kimyager, psikolog ve daha fazlası” olarak tanımlıyor. Birçok biyografide nükleer ve önleyici kardiyolog olarak tanımlanıyor. 2009 yılında ABD’de “sağlık hizmeti sahtekarlığı” suçundan hüküm giymiş. 2018’de ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Fleming'in duruşma talebini reddetti ve Federal Gıda, İlaç ve Kozmetik Yasası uyarınca Fleming'i 10 yıl süreyle yasaklayan bir emir yayınlandı

FDA bu emri, Fleming'in federal yasalara göre dolandırıcılık içeren iki suçtan hüküm giydiği bulgusuna dayandırıyor. Ek olarak Fleming’in, ilaçlarla ilgili Federal Gıda, İlaç ve Kozmetik Yasası kapsamındaki gereklilikleri ihlal edebileceğine yetecek bir davranış modeli gösterdiği belirtiliyor. ABD’de çeşitli dolandırıcılık suçlarından hüküm giydiği göz önünde bulundurulduğunda, Fleming’in ortaya attığı sağlık iddialarına şüpheyle yaklaşmakta fayda var.

Şimdi Fleming’in viralleşen video kaydındaki iddiaları inceleyelim.

Aşılarda nükleokapsid antikoruna yol açacak maddeler olduğu iddiası

Richard M. Fleming’in ortaya attığı iddialardan ilki, aşılarda başak proteinden başka maddeler olduğu. Fleming’e göre aşılar, “nükleokapsid” antikorları oluşumuna sebep oluyor; bu nedenle de içlerinde mRNA'dan fazlası olması gerek.

Fleming’in hangi aşıdan bahsettiği belirsiz, ancak aşıların genel içeriğine bakarak nükleokapsid antikorları oluşumuna sebep olacak bir madde olmadığını görebiliyoruz. Günümüzde kullanılan aşılar, güvenli ve etkili olmaları için ihtiyaç duyulan bileşenleden oluşuyor. Bir aşının etken maddesi, antijen olarak adlandırılan hastalığa neden olmayan bakteri veya virüsün zararsız bir şekli oluyor. Aşılar, doz başına sadece birkaç mikrogram (gramın milyonda biri) olmak üzere çok az miktarda aktif bileşen içeriyor. Etken maddenin rolü, bakteri veya virüsün benzersiz özellikleri olan antijenleri bağışıklık sisteminize kazandırmak.

Bunun yanı sıra aşılar, adjuvan, stabilizatör ve koruyucu maddeleri de içeriyor. Çoğu aşıda, aşıya karşı daha güçlü bir bağışıklık tepkisi oluşturmaya yardımcı olmak için çok az miktarda adjuvan denen maddeler bulunuyor. Stabilizatör ve koruyucular ise kaliteyi korumak ve aşının saklanmasının güvenli olmasını sağlamak varlar. Bu bileşenler insan sağlığına zararsız.

Aslına bakarsanız nükleokapsid koronavirüste en bol bulunan protein. Dolayısıyla Covid-19 aşılarıyla nükleokapside karşı da antikor gelişmesi olağan dışı değil. Ancak aşılarda, doğrudan “nükleokapsid” antikoruna yol açabilecek bir madde olmadığını görüyoruz.

İlginizi çekebilir: Aşılarda bulunan maddeler o kadar 'korkutucu' mu

Moderna raporuyla ilgili iddia

Richard M. Fleming’in ortaya attığı diğer bir iddia 2017’de Moderna'nın yayınladığı bir belgeye dayanıyor. Fleming bu raporun, aşının denendiği hayvanlarda nano yağ partiküllerinin beyne ve kemik iliğine, karaciğer, dalak ve aşının uygulandığı bölgedeki kaslara yayıldığını kanıtladığını iddia ediyor.

İddiaya kanıt olarak “Preclinical and Clinical Demonstration of Immunogenicity by mRNA Vaccines against H10N8 and H7N9 Influenza Viruses” başlıklı bir makale sunuluyor. Bu makale kuş gribi vakalarına karşı mRNA aşılarının hayvanlarda bağışıklık tepkimesi yaratıp yaratmadığı inceleniyor. Araştırma sonucunda tek bir H7N9 mRNA aşısının, fareleri ölümcül bir tehditten koruduğu ve gelinciklerde akciğerdeki viral yükü azalttığı görülmüş.

Makalede referans olarak sunulan tablo, farelere kas içi (IM) verilen aşı sonrası vücuttaki mRNA dağılımını gösteriyor. Tabloda kalp, böbrek, karaciğer ve akciğerde sadece eser miktarda H10 mRNA bulunduğu belirtiliyor. Ancak makalede, genel olarak kas içi ya da deri altı uygulamada bu aşının biyolojik dağılımı diğer aşılar için gözlemlenenlerle tutarlı. Yani Dr. Fleming’in iddia ettiği gibi Moderna bu makalede “biyolojik silah zerk ettiğini” itiraf etmiyor.

moderna tablosu

Aşı maruziyeti hakkında iddialar

Fleming’in üçüncü iddiası aşıların uygulandığı beden dışındaki kişilere de yayılması, yani aşıların diğer kişileri de maruz bıraktığı hakkında. Fleming bu iddiasına kanıt olarak ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nin 2015’te yayınladığı bir kılavuzu gösteriyordu.

İlk olarak, aşıların bulaşıcı etkisi olmadığını söylemekte fayda var. Aşılar, yalnızca aşı alan kişiyi etkiler. Ayrıca mRNA aşıları enjekte edildikten sonra hücrelerin ürettiği başak protein vücutta uzun süre durmuyor, yani ortada başka bir kişiye aktarılabilecek bir madde kalmıyor.

Bu kılavuz, aşıların aşılı insanlar aracılığı ile “saçıldığı” ya da diğer insanlara maruz bırakıldığı anlamına gelmiyor, çünkü raporda “dökülme” yani saçılma ifadesi, biyolojik yayılımdan ayrılmış. Bu kılavuzda "dökülme" terimi (shedding), onkolitik (tümörleri yok eden) ürünlerin dışkı, idrar, tükürük, nazofaringeal sıvılar veya deri yoluyla salınması anlamına geliyor. Yani rapor, onkolitik ürünlerin hastanın vücudundan nasıl atıldığını veya salındığını tanımlıyor. Bu kılavuz, klinik öncesi ve klinik geliştirme sırasında onkolitik ürünler için dökülme verilerinin nasıl ve ne zaman toplanması gerektiği ve tedavi edilmeyen bireylere bulaşma potansiyelini değerlendirmek için saçılma verilerinin nasıl kullanılabileceği konusunda FDA'nın mevcut düşüncesini temsil ediyor.

İlginizi çekebilir: Covid-19 aşısı olanların etraflarındakileri de aşıya maruz bıraktığı iddiası

mRNA'nın hücre dışına sızması halinde olabilecekler hakkında iddia

Richard M. Fleming’in ortaya attığı son iddia ise, prion benzeri hastalıkları konu ediyor. Fleming’e göre aşılarla vücuda enjekte edilen mRNA herhangi bir şekilde hücre dışına sızdığı takdirde bu RNA, prion-benzeri hastalıklara neden oluyor.

İlk olarak mRNA aşılarının nasıl çalıştığına bakalım. Aşı ile aktarılan talimatlar (mRNA) bağışıklık hücrelerine girdiğinde, hücreler virüsün başak proteinini zararsız bir parçasını üretmeye başlar. Protein parçası yapıldıktan sonra hücre talimatları bozar ve onlardan kurtulur. mRNA ve üretilen viral proteinler sonrasında hızla yok edilir; hücre dışına sızmaları da mümkün değil.

Prion hastalıkları, birçok hücrenin yüzeyinde bulunan normal prion proteininin anormal hale gelip beyinde toplanarak beyin hasarına neden olmasıyla ortaya çıkıyor. Şimdiye kadar bu etkinin aşıdan kaynaklandığına dair bilimsel bir kayıt yok. Benzer şekilde, ABD Aşı Olumsuz Olay Raporlama Sistemi'ne de böyle bir vaka bildirilmemiş.