Sosyal medyada yayılan bir videoda, pandeminin sona erdiği, testlerin güvenilmez olduğu, zorunlu maske kullanımının ise sivil özgürlüklerin ihlali anlamına geldiği iddia edildi. Video dünyanın çeşitli yerlerinde de yayıldı.
Video önlemlere karşı çıkan bir gruba ait
Ekim ayında dolaşıma giren videoda konuşan Hollandalı Elke De Klerk isimli kişi, Covid-19 hakkında çeşitli iddialarda bulundu. Konferans sırasında arka plana yansıtılan görüntüden videonun ACU2020 isimli bir etkinlikten alındığı anlaşıldı.
ACU2020, yani Außerparlamentarischer Corona Untersuchungsausschuss (Parlamento Dışı Korona Araştırma Komitesi), kurulma sebebini, “31 Mart’ta Stuttgart’da koronavirüs konusunda bağımsız bir soruşturma komitesi kurulmamış olması” olarak açıklamış. Topluma ücretsiz eğitim vermeyi amaçlayan topluluk, uzmanlar ve uzman olmayan gönüllülere açık. Çeşitli etkinliklerde salgın hakkında görüşlerini açıklayan komite, bu haliyle resmi bir tıp otoritesi olmaktan çok sivil bir inisiyatif. Salgın hakkında verilen bilgilerin abartılı ve alınan önlemlerin orantısız ya da halk için zararlı olduğunu düşünüyorlar.
Sosyal medyada yayılan video ise komitenin 10 Ekim’de Berlin’de düzenlediği “Daha normal, yeni normal değil” isimli konferanstan alınmış. Çeşitli ülkelerden isimlerin katılımıyla gerçekleştirilen etkinliğin kayıtları sosyal medyada da paylaşılmış. Katılımcılar aynı zamanda Britanya hükümetine koronavirüs kısıtlamalarına karşı bir açık mektup kaleme alan The World Doctors Allience’ın üyeleri.
Katılımcılardan Elke De Klerk’in düşüncelerini aktardığı ve viralleşen görüntülerde, koronavirüsün artık bir pandemi ya da epidemi olmadığı, normal bir grip olduğu söyleniyor. Salgının artık Dünya Sağlık Örgütü’nün A Listesi’nde olmaması gerektiği, zorunlu maske kullanımının kanunlara aykırı olduğu ve PCR testlerinin yanlış olduğu da iddia ediliyor.
Covid-19 pandemi statüsünü koruyor
Koronavirüs hakkında etkinlikler düzenleyen Medical Emergency Deliberation kurucusu ve kadın hakları kuruluşu Vrouwen Voor Vrijheid üyesi olan De Klerk’in, koronavirüs ya da viroloji alanında bir çalışması bulunmuyor. LinkedIn hesabında, videoda da belirtildiği gibi pratisyen hekim olduğu görülebiliyor.
De Klerk ortada pandemi ya da epidemi olmadığını iddia ediyor. Epidemi, salgın hastalık anlamına geliyor. Pandemi ise dünya nüfusunun önemli bir kısmını ya da tamamını etkileyen ya da etkileme tehdidi barındıran epidemilere deniyor. Koronavirüs, 19 Ekim 2020 itibarıyla 39 milyon kişiyi etkiledi ve 1 milyonun üzerinde de ölüme sebep oldu. Dünya Sağlık Örgütü’nün altı bölgesine de yayılmış durumda. Yani bu epideminin, pandemi statüsünü koruduğu anlamına geliyor.
Bu arada daha az öldürücü olmalarına rağmen gribal enfeksiyonlar da pandemiye dönüşebilir. Örneğin 2009 yılında ortaya çıkan domuz gribi salgını da DSÖ tarafından pandemi ilan edilmişti.
De Klerk Covid-19’un bir gribe dönüştüğünü bildiklerini söylüyor, ancak bu iddia da gerçeği yansıtmıyor. Temas yoluyla bulaşan ve solunum yollarını etkileyen bu iki hastalığa neden olan virüsler farklı. Covid-19, SARS-CoV-2 nedenli bir hastalık iken, grip influenza virüsü ile ortaya çıkıyor. İki virüsün boyutları ve bulaş oranları da birbirinden farklı. Koronavirüs, 2-2.5 arasındaki değerle gripten çok daha bulaşıcı. Bulaşın ardından influenza daha çabuk belirti gösterirken, Covid-19 beş ila altı günlük bir sürecin ardından ortaya çıkabiliyor.
De Klerk Covid-19’un basit bir gribe dönüştüğünü söylerken, “tehlikeli olmaktan çıktığını” kast ediyor olabilir. Ancak bu bilgi de mevcut epidemiyolojik verilerle uyumsuz. Mevsimsel gribin öldürücülük oranı yüzde 0,01’in altındayken Covid-19 için bu oran tespit edilebilen vakalar arasında yüzde 3 civarında. Yani halen gripten daha tehlikeli bir rahatsızlık. Dahası mevsimsel gripten aşı ile korunmak mümkün, grip için geliştirilmiş antiviral ilaçlar da var. Ancak aynısı Covid-19 için geçerli değil.
Nitekim hastalığın Dünya Sağlık Örgütü’nün önceliklendirdiği ve acil durum ilan ettiği hastalıklar arasında olmasının nedeni de, salgınla baş etmek için halen önlemler dışında aktif bir önleyici ya da iyileştirici tedavi bulunamamış olması.
Hollanda maske zorunluluğu için çalışılıyor
Viral olan videoda bulunan bir diğer iddia ise maske takmanın anayasaya aykırı olduğu ve hak ihlali anlamına geldiği. De Klerk sivil hakların tıbbi nedenlerle ihlal edilemeyeceğini söylüyor. Bu aslında salgının başından bu yana tartışılan bir konu. Ancak hak ve özgürlükler, belli koşullar altında kısıtlanabiliyor; esas olan kısıtlamanın orantılı ve gerekli olup olmadığı. Bu kararı verecek olanlar da mahkemeler. Örneğin Berlin’de restoran ve barların belli bir saatten sonra kapatılmasını öngören karara itiraz eden işletmelerin itirazları yerel mahkeme tarafından kabul edildi.
Nitekim De Klerk’in geldiği Hollanda’da da maskeler zorunlu hale getirilemedi. Bu konuda bir düzenleme yapılması içinse çalışmalar sürüyor; hükümet maske kullanımının gerekliliğiyle ilgili sık sık paylaşımlarda bulunuyor.
Videoda bulunan bir diğer iddia ise PCR testlerinin işlevsizliği. De Klerk, testlerin yüzde 89 ila yüzde 94 yanlış pozitif sonuç verdiğini, kalanının da yanlış negatif olduğunu söylüyor. Yani buna göre doğru sonuç veren bir PCR testi yok. Öncelikle hekim bu iddiasını destekleyecek bilimsel bir çalışma ya da kanıt sunmuyor. Testlerin yanlış pozitif ve negatif oranları ile ilgili iddiayı ise Teyit daha önce incelemişti. PCR testleri, şu anda koronavirüs tespitinde kullanılan en güvenilir yöntem.
İlginizi çekebilir: PCR testlerinin yüzde 50 yanlış pozitif sonuç verdiği iddiası
Ayrıca De Klerk’in iddia ettiği gibi Hollanda basını PCR testlerine karşı yaygın yayın yapmadığı gibi, resmi makamlar da testleri teşvik ediyor.
