Sosyal medyada paylaşılan bir videoda, Covid-19 aşıları hakkında birçok iddia ortaya atılıyor. Kendini Oxford Üniversitesi’nden mezun bir doktor olarak tanıtan; sağlık, tıp, anatomi, fizyoloji alanlarında çalıştığını söyleyen Brook, mRNA aşısı olanların altı ay ila beş yıllık bir sürede öleceğini iddia ediyor. Brooks, "mRNA aşısının mucidi" Dr. Robert Malone’nin de kimsenin bu aşıyı vurulmaması gerektiğini açıkladığını ileri sürüyor; antikor bazlı artış, sitokin fırtınası ve kan pıhtılaşmasına neden olacağını, aşı olan gebelerin düşük yaptığını, aşıların kısırlığa yol açtığını iddia ediyor.
Brooks tıp doktoru değil
Sean Brooks hakkında çevrimiçi bir arama yaptığımızda, Oxford Üniversitesi ile ilgisi bulunmadığını; hatta tıp doktoru da olmadığını görüyoruz.
Sean Brooks, iddialarını 16 Ağustos 2021 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Ohio eyaletindeki Talawanda adlı eğitim kurumunda okul yönetim toplantısında dile getiriyor. Talawanda, eyaletin Oxford şehrinde bulunuyor. Brooks “Oxford” diyerek Oxford Üniversitesini değil, yaşadığı şehri kastediyor.
Brooks, Oxford şehrindeki Miami Üniversitesi’nde lisans, Walden Üniversitesi’nde de yüksek lisans ve doktora derecesi almış. Komplo teorilerinin yer aldığı platform Bitchute’de bir programa katılan Brooks, uzmanlık alanının tıp değil, eğitim olduğunu da açıkladı. Oxford Üniversitesi’nden doktorası olmadığını da kendi söyledi.
Brooks Amerikan Eğitimi adlı bir podcast programı yapıyor. 20 Ağustos tarihli podcast kaydında, konuşmayı yapanın kendi olduğunu doğruluyor. Burada matematik, fen bilimleri, sağlık eğitimi, anatomi, fizyoloji gibi alanlarda öğretmenlik yaptığı bilgisi yer alıyor. Brooks’un Amazon’da kitapları da yer alıyor. Bunlar da eğitimle ilgili.
Dr. Robert Malone mRNA aşısının mucidi değil
Sean Brooks’un Covid-19 aşısı hakkındaki açıklamalarının bilimsel temeli de yok. Öncelikle mRNA aşısının mucidi Dr. Robert Malone değil. The Associated Press’in ulaştığı Malone, mRNA aşılarının geliştirilmesi sürecine hiçbir dahli olmadığını, Covid-19 aşılarına karşı bir açıklama yapmadığını da aktarmış.
mRNA aşılarıyla ilgili ilk çalışmalar, 1989 yılına dayanıyor. Ancak mRNA aşısının asıl mucitleri Dr. Katalin Kariko ile Dr. Drew Weissman. İki bilim insanı RNA’nın birçok tedavide kullanılacağı metodu geliştirmiş. Dr. Robert Malone ise mRNA aşılarının değil, sadece mRNA teknolojisinin geliştirilmesine katkıda bulunmuş. Öte yandan Malone’ın aşılar konusunda yanıltıcı bilgiler paylaştığı da biliniyor.
Aşıların birkaç yıl sonra ölüme neden olacağına kanıt yok
mRNA aşısının uzun vadede ölümlere neden olacağını destekleyen bilimsel veri yok. Güncel veriler mRNA aşılarının güvenli ve etkili olduğunu gösteriyor. ABD Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC) aşıların tüm yan etkilerinin altı hafta içinde görüldüğünü aktarıyor. Bugüne dek aşı kaynaklı olduğu kesinleşmiş bir ölüm bildirilmedi.
mRNA aşılarının bağışıklık sistemine zarar verdiği de doğru değil. Aşılar patojenlere karşı bağışıklık sistemini güçlendirme prensibine göre çalışıyor. Yani aşı vücudun bağışıklığıyla birlikte hareket ediyor, bağışıklığa karşı değil.
İlginizi çekebilir: MRNA aşılarının insan DNA’sını değiştireceği iddiası
Sitokin fırtınası koronavirüs hastalarında görülüyor, aşılananlarda değil
mRNA aşılarının “antikora bağlı artışa” neden olduğuna da kanıt yok. Bu durum antikorların virüsü yok etmek yerine onunla birlikte hareket etmesiyle ortaya çıkıyor. Ancak Covid-19 aşısında bu etkinin görülmediği biliniyor.
Aşının sitokin fırtınasına neden olduğu da vaki değil. Sitokin fırtınası, bağışıklık sisteminin enfeksiyonla mücadelenin ötesine geçip sağlıklı organlara da saldırdığı duruma deniyor. Ancak bu, Covid-19 hastalarında görülüyor; özellikle de yoğun bakımda tedavi görenlerde. Hatta yoğun bakımdaki Covid-19 hastalarına bu nedenle steroid tedavisi uygulanabiliyor. Aşılar, hastaneye ve yoğun bakıma kaldırılma ihtimalinizi büyük ölçüde azalttığından, sitokin fırtınasına neden olmak bir yana, sizi olası bir fırtınadan korudukları söylenebilir.
MRNA aşısı ile kan pıhtılaşması arasından bağlantı yok
Aşıların pıhtıya neden olduğu iddiası sıklıkla gündeme geliyor. Bilim insanları AstraZeneca ve Johnson&Johnson aşılarının çok nadiren pıhtıya neden olabileceğini düşünüyor. Ancak mRNA aşıları için bu düşük risk de söz konusu değil. Dahası, Covid-19’a yakalanmanın kendi pıhtı riskini çok daha fazla yükseltiyor.
mRNA aşıları kadınlarda ya da erkeklerde kısırlığa neden olmuyor. Uzmanlar aşıların doğurganlığı etkilediğine kanıt olmadığını söylüyor. Pfizer’ın yaptığı bir çalışmada da aşıların kısırlığa yol açmadığı ortaya konmuş. Hamile kadınların aşı olması da ne bebeğe ne de anneye zarar veriyor. CDC de özellikle şiddetli Covid-19’un önüne geçmek için hamilelere aşı olmasını öneriyor. Brooks’un iddiasının aksine aşı olan kadınların düşük yaptığına yönelik hiçbir veri yok. CDC’in yürüttüğü çalışma da aşının düşük riskinde artış ortaya çıkarmadığını gösterdi. Dolayısıyla hamilelere ve emziren annelere de aşı tavsiye ediliyor.
MRNA aşısı üzerine yapılan 25 Ağustos tarihli bir başka araştırma da aşının güvenilir olduğunu ortaya koyuyor.
Sean Brooks’un iddiaları birçok Türkçe ve yabancı kaynakta çürütüldü.