Le Monde'un Erdoğan’ın ekonomik mucize yarattığını yazdığı iddiası

Le Monde'un Erdoğan’ın ekonomik mucize yarattığını yazdığı iddiası

Yanlış Yanlış

Bulgular

Fransız Le Monde gazetesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan için ekonomik mucize yarattığı söylenmiyor; kendini “ekonomik mucize yaratan” adam olarak konumlandırdığı vurgulanıyor.

“Ekonomik mucize” ibaresi Le Monde'un kendi değerlendirmesi de değil; bu ifade AK Parti’nin ilk yıllarına işaret etmek için kullanılan genel bir tabir.

Özel sayının içeriğinde de 2003 - 2013 yılları arası kast edilerek güçlü bir ekonomik büyümeden, GSYİH’nın üç kat arttığından söz edildiği görülüyor.

Le Monde'un analizlerinde günümüz Türkiye ekonomisiyle ilgili, düşük faiz oranlarının enflasyonu artırdığı, cari açıkların olduğu, ulusal para biriminin değerini kaybetmesi nedeniyle ekonominin “dolarizasyonu” teşvik ettiği gibi değerlendirmeleri yapılıyor.

Güncel başka birçok ekonomik analiz de döviz krizi, enflasyonun artması, yoksulluk, işsizlik ve alım gücünün düşmesi gibi nedenlerle yaşananları “ekonomik mucizenin sonu” olarak nitelendiriyor.

Le Monde’daki değerlendirmelerde, Erdoğan’ın salgının ürettiği risklere ve krizlere karşı Türkiye’yi koruduğu vurgusuna da rastlanmıyor.

Bu içerik 1 yıldan daha eski tarihlidir.

Bazı televizyon kanalları ve haber sitelerinde Fransız Le Monde gazetesinin çıkardığı 100 sayfalık Türkiye ekinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son 20 yılda “ekonomik mucize yarattığını” yazdığı iddia edildi. Erdoğan’ın salgının oluşturduğu risklere ve krizlere karşı Türkiye’yi koruduğunun belirtildiği de öne sürülüyor.

le mondeun ekonomik muciz yarattigini yazdigi iddiasi

Le Monde Erdoğan’ın kendini “ekonomik mucize” olarak konumlandırdığını söylüyor

Fransız Le Monde gazetesi 4 Kasım tarihinde “Türkiye nereye gidiyor?” başlıklı 100 sayfalık özel bir sayı çıkardı. Bu sayıda Türkiye’nin son 20 senesi analiz ediliyor. Teyit olarak özel sayıyı alıp inceledik.

le monde kapagi

Le Monde, “Türkiye nereye gidiyor?” özel sayısının kapağı.

Sayının girişinde “Tahmin edilemeyen Türkiye” başlıklı kısımda şunlar yazıyor:

“Coğrafi konumu, 84 milyonluk nüfusu, demografik gücü ve ekonomik dinamizmiyle kaçınılmaz olarak bölgesel bir güç haline gelen komşumuz Türkiye, büyülemenin yanı sıra endişelendiriyor da. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 11 yıllık başbakanlık dönemi de dahil, 18 yıllık iktidarında kendini “ekonomik mucize” yaratan adam olarak konumlandırdı. Ancak aynı zamanda Suriye, Libya, Kuzey Irak ve Kafkasya’da ordusunu ve paralı askerlerini sahaya sürerek geleneksel ortakları olan Avrupa ülkeleri ve ABD’yi öfkelendirdi. 

Bir reformcu olan Recep Tayyip Erdoğan 2003’te başbakan olarak iktidara geldiğinde ülkesinin AB’ye katılma planına en azından görünüşte gönülden inanıyordu. Ancak ideolojik aidiyeti, yavaş yavaş Erdoğan’ın erken dönem pragmatizminin ve başlangıçtaki gönüllü açılımlarının önüne geçti. Geriye dönüp bakıldığında, geçmişte yüksek sesle ve açıkça ilan ettiği Eski Kıta’ya demir atma arzusunun, özünde mutlakiyetçiliğe doğru yürüyüşüne mani olan ordudan kurtulmaya yönelik bir taktik olduğu görünüyor.

İçeride altyapı iyileştirildi, sağlık sistemi modernize edildi. GSYİH üç katına çıktı, bu nedenle siyasal İslam’ın Türkiye’deki lideri, otoriter sapmasına rağmen 2002’den bu yana neredeyse tüm seçimleri kazandı. 

Nüfusun yüzde 30’unu oluşturan muhafazakar tabanı için Recep Tayyip Erdoğan, ülkesini G20’ye sokmayı başaran, SİHA’lar ve gerektiğinde silahlı güçlere başvuran diplomasisiyle Batılılara dünyayı dar eden kurtarıcı olarak görülmeye devam ediyor.

Muarızlarının güce aç yeni bir padişah olarak tanımladığı, tuttuğunu koparan siyasi, hırslarına uygun bir başkanlık sistemi kurdu. Kadınlara kaç çocuk doğurmaları gerektiğini söyleyen, tüm bakanları atayan ve para politikasını dayatan biri. Onun hayali, mirasını inkar etmekten asla vazgeçmediği, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk gibi tarihte iz bırakmak.

Ancak son zamanlarda işler tersine döndü. 2019 belediye seçimlerinde, lideri olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), İstanbul ve Ankara da dahil olmak üzere birçok şehri Kemalist muhalefete kaptırdı. Şimdilerde döviz krizi ve enflasyon haneleri sert bir şekilde büyüdükçe, rakiplerinin kampı büyük ölçüde genişliyor.

Kürtler, merkez sağ milliyetçiler, Kemalistler, hatta 2001’de AK Parti’nin kurucularından olan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan gibi İslamcılar, hiperbaşkanlığa, “tek adam rejimine” karşı birleşmeye çalışıyor. Anketlerde popülaritesini kaybeden sayın Erdoğan’ın siyasi esenliğine kavuşması için bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçim tarihi olan Haziran 2023’e kadar vakti var.”

Çeviriden de anlaşılacağı üzere, Le Monde analizde Erdoğan’ın “ekonomik mucize” yarattığını söylemiyor. Metinde tırnak içinde verilen bu ifade, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ilk yıllarına referansla, kendini “ekonomik mucize yaratan adam” olarak konumlandırdığını vurgulamak için eklenmiş. Yani “ekonomik mucize” tanımlaması, Le Monde’un kendi değerlendirmesi değil.

le monde ozel sayinin giris kismi

“Ekonomik mucize” ibaresi AK Parti’nin ilk yıllarına işaret ediyor

Le Monde'e ait olmayan, “ekonomik mucize” ifadesi genelde AK Parti’nin ilk yıllarına referansla kullanılıyor. Türkçe, İngilizce, Fransızca “Erdoğan’ın ekonomik mucizesi” diye arama yaptığımızda, çıkan sonuçlardaki farklı kaynaklarda hep aynı dönemden bahsedildiği ve bu “mucizevi dönemin” sonuna işaret edildiği görülüyor. İfadenin yakın dönemi kast için kullanıldığına rastlanmıyor. 

Literatürde özellikle liberal ekonomistler AK Parti’nin iktidara geldiği 2000’lerin başı için yapılan analizlerde bu ifadeyi kullanıyor. 2002 - 2008 yılları arasında Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) üç katına çıkması ekonomik mucize olarak adlandırılıyordu. Ekonominin hızla büyüdüğü 2009 - 2013 yılları arası ise ikinci mucize dönemi olarak nitelendiriliyordu. Ancak sonrası için, bu mucizenin sonuna işaret ediliyor. 

Nitekim Le Monde’un özel sayısındaki “Recep Tayyip Erdoğan’ın kayıp aurası” başlıklı kısımda da 2003 - 2013 yılları arası ekonomik başarıyla anılıyor (sf. 27-28). Bir başka analizde de benzer bir vurgu görülüyor (sf. 44). 2013’de 12,48 dolar olan GSYİH’nın, 2020 yılında 8,61 dolara düştüğüne de işaret ediliyor (sf. 24).

ozel sayi le monda ilgili kisimlar

“Recep Tayyip Erdoğan’ın kayıp aurası” başlığı altında, ekonominin kötü performansı, Kürtler üzerinde artan baskı, sivil toplumdaki tasfiyeler ile Covid-19 salgının kontrolden çıkmasının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imajını zedelediği söyleniyor (sf. 27-28). 

Le Monde’daki değerlendirmelerde, Erdoğan’ın salgının sebep olduğu risk ve krizlere karşı Türkiye’yi koruduğu vurgusuna da rastlanmıyor.

erdogan portre le monde

Başka birçok güncel ekonomik analiz de döviz krizi, enflasyonun artması, yoksulluk, işsizlik ve alım gücünün düşmesi gibi nedenlerle yaşananları “ekonomik mucizenin sonuolarak anıyor

Ekonomiye dair diğer değerlendirmeler

Özel sayıda farklı başlıklarda yer alan değerlendirmelerde, Le Monde'in Türkiye'nin günümüz ekonomisinin gidişatına dair olumlu diye tanımlanabilecek bir tablo çizmediği görülüyor.

“Türkiye, krallık atmosferinin sonu” başlıklı kısımda, asgari ücretle geçinmeye çalışan ve alım gücü düşen insanların hikayelerine yer veriliyor. “20 ile 30 arasında enflasyon” alt başlıklı kısımda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en zor rakibinin ekonomi olduğu belirtiliyor (sf. 18). Yüzde 20’lerde gösterilen resmi enflasyonun, bazı uzmanlara göre aslında yüzde 30’larda olduğu aktarılıyor. Yazıda Ankaralı tüccarların ekonomik gidişata dair kendi pencerelerinden değerlendirmeleri yer alıyor. Analizlerde iç siyasette durumun iç açıcı olmadığı belirtilirken işsizlik, Türk Lirası’nın devam eden değer kaybı vurgulanıyor (sf. 26).

“Regüle edilmiş ve bağımlı bir ekonomi” başlığında, para arzındaki artış ve düşük faiz oranlarının enflasyonu artırdığı, cari açıkların olduğu, ulusal para biriminin değerini kaybetmesi nedeniyle ekonominin “dolarizasyonu” teşvik ettiği değerlendirmeleri yapılıyor (sf. 44). 

“Tamamlanmamış bir devrim” başlığı altında, Erdoğan’ın Cumhuriyet tarihinde en uzun süre iktidarda kalan lider olduğu, ancak başlattığı devrimin, otoriterliği ve riskli ekonomik tercihleri nedeniyle zamanla söndüğünden söz ediliyor (sf. 22).

Bir başka başlık altında Merkez Bankası’nın Erdoğan’dan bağımsızlığı ve faiz oranlarını düşürme kararları tartışılıyor. Görevden almalar nedeniyle Merkez Bankası’nın güvenilirliğinin baltalandığının altı çiziliyor. Ülkede her şeyin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kontrolünde olduğu belirtilirken, alınan ekonomik kararların yabancı yatırımcıların güvenini etkilediğine değiniliyor (sf. 23-24). 

Le Monde’da ekonomik analizlerin yanı sıra başkanlık sistemine, Erdoğan’ın 2023 hedefine, rakiplerine ve muhalefete de yer veriliyor (sf. 25, 42-43). Altı muhalefet partisinin Erdoğan’ın başkanlık sistemine son vermek için ittifak kurduğu söyleniyor. Özel sayıda Türkiye’nin silahlı operasyonlarına da yer veriliyor (sf. 30-31). 

120 gün hapis yattığı dönemlerden de bahsedilen Erdoğan’ın, Necip Fazıl Kısakürek, Nurettin Topçu gibi muhafazakar düşünürlerden etkilendiğinden de bahsediliyor (sf. 29).

Türkiye’ye dair başka analizler

Özel sayıda, HDP milletvekili Garo Paylan, Tarihçi Edhem Eldem, Siyaset Bilimci Hamit Bozarslan, yazar Ahmet Altan gibi isimlerin söyleşileri ve değerlendirmeleri de var.

Türkiye’deki feministlerden, kadın haklarından, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinden ve LGBTİ+ haklarından da söz ediliyor (sf. 16, 34-39). Türkiye’de bulunan 4 milyona yakın kayıtlı sığınmacının Türkiye’de düzensiz işçi olduğu ve özellikle tekstilde var olduklarına yönelik değerlendirmeler de var (sf. 48-49). Yangınla mücadele araçlarının zayıflığı ve müsilaj gibi çevresel sorunlara da değinilmiş (sf. 47).

Anadolu’nun eski uygarlıkları, Türkiye’deki Hıristiyan mimarisi, İstanbul’un fethi gibi tarihi konular da sayıda yer bulmuş (sf. 60-67). Türk dizilerinden ve Nuri Bilge Ceylan, Yılmaz Güney gibi önemli yönetmenlerin filmlerinden söz edildiğine de rastlanıyor (sf. 82-85). 

le monde turkiye dizi sinema

Katkı verenler: Çevirmen ve yazar Yiğit Bener.

Telifle ilgili hukuki gerekçelerden ötürü, iddiaların kaynağındaki özel sayıyı PDF formatında paylaşamıyoruz. Spesifik bir sayfayla ilgili inceleme & doğrulama yapmak isteyenler şu bağlantıdan sayıya 8,90 euro karşılığı erişebilir.