Sosyal medyada paylaşılan ve sağlık alanında haberler veren sitelerde yer alan bir içeriğe göre bilim insanları, kanserle ilgili çok önemli bir keşif yaptı. İddiaya göre araştırma, karahindiba bitkisinin kökünün sadece 48 saat içinde kanser hücrelerinin yüzde 98’ini öldürdüğünü gösteriyordu.
Ancak iddia doğru değil. İçerik, uzun yıllardan beri aynı cümlelerle internette dolaşıyor. Windsor Üniversitesi’nin araştırmasında karahindiba bitkisinin kemoterapiden 100 kat daha etkili olduğu söylenmiyor. Hatta kanseri kesin olarak tedavi ettiğine ilişkin de bir bilgi yer almıyor. Araştırmayı yürütenler de kanser tedavisinde kemoterapiden vazgeçilerek bu tür yöntemlerin kullanılmasının çok tehlikeli olabileceğini ifade ediyor.
İçerik uzun yıllardır internette aynı cümlelerle dolaşıyor
Sosyal medyada yer alan paylaşımın dayandığı kaynak, Kanada’da bulunan Windsor Üniversitesi Kimya ve Biyokimya Bölümü’nün yaptığı belirtilen bir araştırma. Haberde karahindiba kökünün kemoterapiden 100 kat daha etkili olduğu ve 48 saat içinde kanser hücrelerinin yüzde 98’ini öldürdüğü belirtiliyor.
İçerikte yer alan anahtar kelimelerle internette bir araştırma yapıldığında bu içeriğe aynı cümlelerle, daha eski tarihli olarak başka haber sitelerinde de rastlanıyor. 3 Mayıs 2016 tarihinde Naturalnews.com adlı internet sitesinde yer alan bir haberde karahindiba kökünün kanserle mücadelede kemoterapiden çok daha etkili olduğu iddiası yer alıyor. Haberde Windsor üniversitesinin kanserle mücadele için yaptığı bilimsel çalışmalara atıfta bulunuluyor ve karahindiba kökünün kanseri 48 saatte yendiği bilgisini başka bir internet sitesine dayandırıyor. Ancak bağlantı verilen site ve link açılmıyor.
Naturalnews.com adlı internet sitesi hakkında bilgi almak için hakkımızda kısmına tıkladığımızda ise, sitenin doğal tedavi yöntemlerini savunduğu; ilaç ve aşı tedavilerini eleştiren bir platform olduğu görülebiliyor. Sitede son dönemin popüler konularından “5G karşıtı” içeriklere rastlamak da mümkün. İddia geçmiş yıllarda Türkiye’de de farklı haber sitelerinde yeraldı.
Naturalnews’te yer alan haberin ardından Melbourne’de bulunan Victoria Üniversitesi internet sayfasında karahindiba kökünün kanseri 48 saat içinde yendiği iddiasına ilişkin bir içerik hazırlamış. Sitedeki içeriğin kaynaklar açısından büyük problemler taşıdığı belirtilen incelemede, karahindiba kökünün kanserdeki etkisini anlamak için çalışmaların hala erken safhada olduğu vurgulanmış.
Hikaye nereden çıktı?
Karahindiba köküyle demlenen çayla ilgili iddiaların yayılmasının ardından araştırmada adı geçen Windsor Üniversitesi de sitesinden bir açıklama yapmış. Departman yöneticisi Caroline Hamm’ın Windsor Star gazetesine konuyla ilgili değerlendirmesinden alıntılanan içerikte Hamm, her hafta bu konuda e-posta ve telefonlar aldığını ve insanların bu gibi haberleri duyduğunda, bu bitkilerin her hastalığı iyileştirmesini beklediklerini düşündüğünü söylüyor. Hamm, karahindiba kökünün kanser üzerinde etkilerini inceledikleri çalışmalarında, “48 saatte kanser hücrelerinin yüzde 98’ini öldürdüğü” gibi bir iddiaları olmadığını ve çalışmalarının erken evrede olduğunu belirtiyor. Nitekim 2016 tarihine yayınlanan çalışmada da faz 1 araştırmanın tamamlandığı ifade ediliyor. Yani çalışmaların henüz ilk aşamalarında olduğu söylenebilir. Ayrıca çalışma tüm kanser modelleri için de geçerli değil. Ve sonrasında çalışmanın akıbeti hakkında herhangi bir bilgi yok.
Hamm katıldığı bir radyo programında da konuya değiniyor ve haberlerin çıkış kaynağını aktarıyor. Hamm’in ifadelerine göre olay çok daha eskiye dayanıyor. Hamm, bir hastasının tahlillerini incelediğinde beyaz hücrelerinin sayısında anormal bir yükseliş fark ettiğini ve bunu hastasına söylediğini ifade ediyor. Aradan birkaç ay geçtikten sonra hastanın sağlıklı geldiğini belirten Hamm, kişinin karahindiba kökü çayı içtiğini söylüyor. Hamm, bir iki hastada daha benzer durumlarla karşılaştıktan sonra konuyla ilgili çalışma başlattıklarını belirtirken bir noktanın altını çiziyor: “İnsanlara bunu söylemek üzücü, ancak karahindibanın kanserin kesin çözümü olduğunu söylemek boşa umut vermek olur.” Hamm insanların ilaç kullanmayı bırakıp, karahindiba kökü çayı ile kanseri yeneceğini düşündüğünü ve bunun çok yanlış olduğunu, insanların bu yanlış bilgi yüzünden ölebileceğini vurguluyor.
Aynı cümlelerle yıllardır dolaşımda olan içerik teyit platformu Snopes tarafından da incelenmiş. Başka bir sitede yer alan haber üzerinden incelemesini yapan Snopes, haberlerin doğru olmadığını belirtirken karahindiba kökünün kanser üzerine etkileri ile ilgili çalışmaların halen devam ettiğini ancak kesin tedavinin söz konusu olmadığını vurguluyor. Independent gazetesi de sağlık alanında yapılan yanlış haberlerin oluşturacağı tehlikelere dikkat çektiği bir içeriğinde karahindiba kökü ile ilgili yaygın iddiaya yer veriyor ve Dr. Hamm’ın sonuçlar üzerinden konuşmak için çok erken olduğu görüşünü aktarıyor.
[gallery type="square" link="none" size="full" ids="36916,36917"]
Karahindiba ile ilgili çalışmalar
Windsor Üniversitesi’nden araştırmacılar Pamela Ovadje ve Siyaram Pandey’in de dahil olduğu çalışmalar 2010 yılına kadar dayanıyor. Windsor Kanser Araştırma Merkezi’nden Caroline Hamm’ın da dahilolduğu çalışmalar bilim dünyasında da dikkati çekti. 2015 yılında insanların da dahil olduğu deneyler başlarken, 2016 yılında yayınlanan bir makalede de faz 1 onayın alındığı bilgisi duyuruldu. Bu makalenin ardından ne Windsor Üniversitesi ne de PubMed’de çalışmanın diğer fazlarına ilişkin bilgi yer aldı. Çalışmaya katkı veren Windsor Üniversitesi’nden Pandey’in limon otu ekstraktını dahil ettiği bir çalışması bulunurken, Ovadje’nin daha ileri tarihli yayınlanmış başka bir çalışmasına rastlanmıyor. Hamm’ın da son çalışması olarak 2012’deki makale görünüyor. Ekibin aynı konuda başka bir çalışmasına ulaşılamıyor.
Karahindiba kökünün kanser tedavi sürecinde etkilerini destekleyen farklı çalışmalar da mevcut. Ancak karahindiba kökünün kemoterapinin ikamesi olabileceğini gösteren bir çalışma yok.
Sonuç olarak, karahindiba kökünün kanser tedavi süreçlerinde kullanımına ilişkin çalışmalar olsa da, kemoterapiden 100 kat daha etkili olduğu ve 48 saat içinde kanser hücrelerinin yüzde 95’ini öldürdüğü iddiası doğru değil. Haber sadece ilk aşaması yapılmış bir çalışmaya dayanıyor ve uzun yıllardır internette farklı sitelerde yer alıyor. Bu gibi haberlerin halk sağlığı üzerindeki etkisi mutlaka göz önüne alınmalı. Araştırmanın başındaki isimlerden Hamm’ın dediği gibi insanlar bu tip haberler yüzünden ilaçlarını bırakabilir ve daha büyük sıkıntılar hatta ölümler yaşayabilir. İddia bu haliyle çarpıtmaya örnek gösterilebilir.