Johns Hopkins Üniversitesi’ne ait olduğu iddia edilen koronavirüs önerileri içeren ses kaydı

Johns Hopkins Üniversitesi’ne ait olduğu iddia edilen koronavirüs önerileri içeren ses kaydı

Yanlış Yanlış
YANILTICI
YÖNÜ

Bulgular

Üniversite iddiaları yalanladı ve söylenenlerin kendi araştırmalarına dayanmadığını ifade etti.

Kayıtta dile getirilen yeni koronavirüsle ilgili tespit ve önerilerin birçoğu da yanlış.

Bu içerik 3 yıldan daha eski tarihlidir.

WhatsApp’ta yayılan ve Teyit’e ihbar olarak gönderilen bir ses kaydında, Gülden Kurttekin Tetikel isimli bir kullanıcı, Johns Hopkins Üniversitesi’nin yeni koronavirüs hakkında yayınladığı makalede yer alan bilgileri paylaştığını iddia etti. Ses kaydında okunan metinde, virüsün cilt yoluyla emildiği, ellerimizi yıkadığımız suyun ısısının 25 derecenin üzerinde olması gerektiği, virüsün havadan ya da düştüğü yüzeylerden yayılabildiği, virüsün aydınlık, kuru ve ılık ortamlarda bulunamayacağı gibi iddialar yer alıyor. Ayrıca ultraviyole ışını taşıyan nesnenin virüsü yok edebileceği, yüzde 65 alkol içeren gargaraların virüse karşı etkili olduğu ve virüsün ellerdeki çatlaklardan girebileceği gibi iddialar da öne sürülüyor. Ses kaydında yer alan ifadeler bazı internet sitelerince de haberleştirildi. Bu sitelerde Tetikel’in doktor olduğu da söyleniyor.

Ancak ses kaydında yer alan tespitlerin, Johns Hopkins Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmadan alındığı doğru değil. Üniversite iddiaları yalanladı ve söylenenlerin kendi araştırmalarına dayanmadığını ifade etti. Kayıtta dile getirilen yeni koronavirüsle ilgili tespit ve önerilerin birçoğu da yanlış.

Metnin Johns Hopkins ile ilgisi yok 

Yeni koronavirüse dair önerilerin yer aldığı metni İngilizceden Türkçeye çeviren sesin sahibi Gülden Kurttekin Tetikel, Facebook sayfası üzerinden bir açıklama yayımlamış. Tetikel, metni Amin Fehme isimli bir Facebook kullanıcısının paylaşımından aldığını belirtiyor ve doktor olmadığını da açıklıyor. Gülden Tetikel’in eşi Atilla Tetikel de konunun bir köşe yazısına taşınması üzerine, eşinin ses kaydını çevresini bilgilendirmek için tercüme ettiğini, kaydın kontrol dışı yayıldığını ifade etmiş. 

Gülden Kurttekin Tetikel’in ses kaydında okuduğu metnin yer aldığı Amin Fehme isimli kullanıcının paylaşımına, Facebook üzerinden ulaşabiliyoruz. Paylaşımda Johns Hopkins Üniversitesi’nin yeni koronavirüs salgınını önlemek için metindeki bilgileri açıkladığı ifade ediliyor. Metin İngilizce yayın yapan başka internet sitelerinde de yer alıyor. 

Ancak Johns Hopkins Üniversitesi iddialar üzerine bir açıklama yayınlayarak böyle bir araştırmaları olmadığını duyurdu. “Koronavirüs mitleri, söylentileri ve yanlış bilgileri” başlıklı açıklamada, Johns Hopkins uzmanlarına atıfta bulunarak yayılan söylentilerin, Johns Hopkins Medicine tarafından yayınlanmadığı için güvenilir olmadıkları ifade edilmiş. Johns Hopkins Medicine'da yayınlanan çalışmaların uzmanlar tarafından defalarca gözden geçirildiği de belirtiliyor. 

Johns Hopkins Medicine’de yayınlanan çalışmalar arasında da iddia metinde belirtilene benzer bir çalışma yer almıyor.

Yeni koronavirüs cilt tarafından emilmiyor

Ses kaydında okunan metinde cildin yeni koronavirüsü emebileceği ve bu yolla bizi enfekte edebileceği ileri sürülüyor. Ancak yeni koronavirüs bir solunum yolu hastalığı ve cilt temasıyla bulaşmıyor. Virüs enfekte birinden yayılan solunum damlacıklarının doğrudan ya da yüzeylere dokunulduğunda, burun, ağız ya da gözlerden geçmesiyle bulaşıyor. Elimizdeki virüs bizi derimizden geçerek enfekte etmez, ancak elimizle yüzümüze dokunursak bulaşabilir. 

Ellerimizi yıkadığımız suyun sıcaklığı önemli değil

Metinde virüsü koruyan tek şey olan ince yağ tabakasını ellerimizi sabunla yıkadığımızda yok edebileceğimiz söyleniyor. Buna göre ellerimizi yıkadığımızda virüsün protein molekülü bozuluyor ve yok oluyor. 

El yıkamak yeni koronavirüsle mücadelede önemli. Sabun ve su da yeni koronavirüsü yok etmek için yeterli. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) de sabun ve su ile ellerimizi 20 saniye yıkamamızı öneriyor. Ayrıca yüzde 60 oranında alkol içeren bir dezenfektan da işe yarıyor. Sabunu virüse karşı bu kadar etkili kılansa kimyasal yapısı. Sabun moleküler düzeyde virüsün yağ ve protein kabuğuna giriyor; virüsü bir arada tutan ve deriye yapışmasını sağlayan kimyasal bağları parçalıyor

İddia metinde ellerimizi yıkayacağımız suyun sıcaklığının 25 derece üzerinde olması gerektiği de ifade ediliyor. Ancak el yıkamada önemli olan sıcaklık değil, süre. CDC, ellerimizi 20 saniye sabun ve suyla yıkadığımız sürece, suyun ılık veya soğuk olmasının önemli olmadığını söylüyor. 

Metinde ellerimizi sık yıkadığımız için ellerde oluşacak çatlaklardan virüsün girebildiği, tırnaklarımızı kısa kesmemiz gerektiği, çünkü kısa tırnakta virüsün barınamayacağı da belirtilmiş. Ancak Covid-19’un elde oluşan çatlaklardan gireceği de doğru değil. Bu çatlaklardan başka mikroorganizmalar, özellikle de bakteriler girebilir, ancak yeni koronavirüs solunum hücrelerine tutunuyor. Cildimizin nemlendirilmesi ve tırnakların kısa tutulması da önemli. Uzun tırnaklar virüsü barındırabilir, yüzümüze dokunduğumuzda ya da tırnaklarımızı ısırdığımızda enfekte olabiliriz. 

Öte yandan giysilerimizin, eğer risk varsa, 60 derecede yıkanması da öneriliyor. 

Virüsün yüzeylerde dayanma süreleri kesin değil

Ses kaydında virüsün herhangi bir yüzeye, kumaşlara yapıştığı, içine işlediği ileri sürülüyor. İddiaya göre virüs giyside, bakırda, kesme tahtasında, bütün nemi emdiği için, dört saat kalıyor. Mantar panolarda 24 saate, metalde 42 saate, plastikte ise 72 saate kadar varlığını sürdürüyor. Ayrıca yeni koronavirüsün solunan havada üç saate kadar asılı kaldığı da ileri sürülüyor. Hatta virüsün bu kadar hızlı yayılması buna bağlanmış.

Ancak CDC ve WHO başta olmak üzere, sağlık otoritelerinin yeni koronavirüsün yüzeylerde kalma süreleriyle ilgili net açıklamaları yok. WHO, virüsün yüzeylerde kalma süresinin yüzey tipi, nem oranı, ortam sıcaklığı gibi değişkenlere bağlı olarak birkaç saate veya birkaç güne kadar çıkabileceğini bildiriyor. Virüsün kontamine yüzeylerde kalma süreleriyle ilgili çeşitli çalışmalar var. Ancak bu çalışmalar genellikle laboratuvar ortamında belli virüs sayılarıyla yapılan gözleme dayanıyor. Belirlenen süreler de çalışmadan çalışmaya değiştiği için, konu belirsizliğini koruyor.

Öte yandan WHO, virüsün havada uzun süre asılı kalamayacağını açıklamıştı. Covid-19'a neden olan virüs esas olarak enfekte bir kişi öksürdüğünde, hapşırdığında veya konuştuğunda oluşan damlacıklar yoluyla bulaşıyor. Bu damlacıklar havada asılı kalmayacak kadar ağır; hızlı bir şekilde zemine veya yüzeylere düşüyor. Bu nedenle damlacıkların menzilinden uzak kalmak, yani kişiler arası en az iki metre mesafe koymak ile elleri düzeli yıkamak, alınacak en etkili önlemler.  

who min

Ses kaydında beş ölçü suya bir ölçü çamaşır suyu koyup yüzeylerin temizlenmesi gerektiği belirtiliyor. Olası riskleri azaltmak için yüzeylerin düzenli temizlenmesi gerçekten de öneriliyor. Çamaşır suyu gibi temizlik malzemelerinin etkili olduğu da biliniyor. CDC de çok kişinin temas ettiği yüzeylerin temizlik malzemeleriyle dezenfekte edilmesi gerektiğini öneriyor.Ancak iddiada belirtilen ölçü insan sağlığı açısından tehlikeli. Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Merkezi Anabilim Dalı çamaşır suyunun solunum sistemini olumsuz etkileme potansiyeli sebebiyle dikkatli kullanılması konusunda uyarıyor. Çamaşır suyunu temizlikte kullanırken önerilen ölçü ise beş litre suya yarım çay bardağı çamaşır suyu konması. 

İddiada ultraviyole ışınlarının virüsü yok edebileceği de belirtilmiş. Ancak WHO, ultraviyole radyasyonunun cildi tahriş edebileceğini, bu ışınların sterilizasyon amaçlı kullanılmaması gerektiğini açıkladı. UV ışınlarının yeni koronavirüsü yok edebileceğine dair bir çalışma da bulunmuyor. Covid-19’la aynı aileden olan SARS üzerine yapılan bir araştırmada, virüsü 15 dakika boyunca ultraviyole ışınlarına maruz bırakmanın, bulaşıcılığını etkilemediği ortaya konmuş. Yani UV ışınlarının virüse etkisi kanıtlanmış değil, ancak fazla maruz kalmanın kansere yol açabileceği biliniyor

Maske tek başına koruma sağlamıyor

Yazıda eczanelerden aldığımız maskelerin faydalı olduğu öne sürülüyor. Hatta bunları dezenfekte edip tekrar kullanabileceğimiz de belirtiliyor. 

WHO, sahada çalışan sağlık çalışanlarını önceliklendirme açısından, sağlıklı insanların N95 gibi profesyonel maskeler takmasını önermiyor. Diğer maskelerin kullanımında da hijyen çok önemli. Bu maskeler ancak ellerimizi sık sık yıkadığımızda ve maskeye gün içinde hiçbir şekilde dokunmadığımızda işe yarıyor. Aksi halde yalnız Covid-19 değil, diğer enfeksiyonlara da açık hale gelebiliriz. Diğer yandan herhangi bir solunum yolu sorunu yaşıyorsanız, dışarı çıkmadan önce mutlaka maske takmalısınız. Maskelerin bir kereden fazla kullanımı da riskli. 

Ağız gargaraları yeni koronavirüsü önleyemez

Metinde ağız temizliğinde kullanılan Listerin gibi gargaraların yüzde 65 alkol içerdiklerinden, Covid-19’dan koruduğu iddiası da yer alıyor. Ancak bu yönde bilimsel bir bulgu bulunmuyor. Listerin, internet sitesinden yaptığı açıklamayla ürünlerini yeni koronavirüse karşı test etmediklerini, Covid-19’u önlemeye ya da tedavi etmeye yönelik olmadığını açıkladı. Listerin’in alkol oranı da yüzde 65 değil, yüzde 20. Listerin bir antiseptik; ağız kokusu, plak ve diş eti iltihabına neden olan mikroorganizmaları yok etmeyi amaçlayan bir ağız gargarası ve asıl hedefi diş sağlığı. Gargaraların el dezenfektanı ve yüzey temizleyicisi olarak kullanılmaması gerek.

Sıcaklık ve virüs arasındaki ilişki bilinmiyor

Metinde yer alan diğer iddialar ise virüs moleküllerinin, soğukta, klimalı evlerde ve arabaların klimalarında asılı kaldığı. Virüsün neme ve özellikle karanlığa ihtiyaç duyduğu da öne sürülmüş. Bu yüzden evlerin kuru, ılık ve aydınlık olması gerektiği iddia edilmiş. Ancak virüsün klimalarda asılı kaldığına dair kanıt yok; ortam havalandırılması ise zaten öneriliyordu. 

CDC, genel olarak koronavirüslerin yüksek sıcaklıklarda ve yüksek nemde, soğuk ve kuru ortamlarda olduğundan, daha kısa süre hayatta kaldığını ifade ediyor. Ancak Covid-19’un inaktivasyonu için, sıcaklığın etkisini ortaya koyan veriler olmadığı da vurgulanıyor. Sıcaklık tek değişken de değil, yüzey ve çevre koşulları da önemli. Hava sıcaklığının Covid-19’un yayılımını etkileyip etkilemediği henüz bilinmiyor ve araştırmalar devam ediyor.WHO ise virüsün farklı hava koşullarında yayılabileceğini zaten açıklamıştı.

Dahası, bazı çalışmalar iç mekanın sıcaklığı veya nemini ayarlamanın Covid-19'un yayılımını azaltmadığını da göstermiş. Yine farklı çalışmalarda, kuru hava ve düşük nemin virüsün bulaşıcılığını korunmasına katkıda bulunduğu söylenmiş. Ancak Covid-19'un nemle bağlantısı hakkında hala birçok şey bilinmiyor. 

Sonuç olarak ses kaydında okunan tespit ve öneriler Johns Hopkins Üniversitesi’nin yeni koronavirüs üzerine yürüttüğü araştırmasına dayanmıyor. İddia yanlış bilginin en yaygın yedi türünden uydurmaya örnek.