Sosyal medyada paylaşılan bir gönderide Japonya ve Türkiye’nin yüzölçümü, nüfusu ve koronavirüs önlemleri sıralanıp Japonya’da günlük vaka sayısının daha az olduğu, yani aslında salgının sahte olduğu öne sürüldü.
Gönderinin iddialarını tek tek ele alalım: Öncelikle iki ülkenin de yüzölçümü ve nüfusu doğru. Ancak Japonya’da aşılama yapılmadığı doğru değil. Ülkenin nüfusuna göre aşılama oranı epey düşük olsa da 17 Şubat 2021 tarihinde Japonya’da aşılama başlamış. 26 Nisan 2021 itibariyle nüfusun yüzde 1,64’ü aşılanmış durumda.
Nüfusun yüzde 49,72’si aşılanan Britanya, yüzde 41,61’i aşılanan Şili, yüzde 42,15’i aşılanan ABD ve yüzde 15,76’sı aşılanan Türkiye’ye göre Japonya’nın yüzde 1,64’lük oranı düşük. Hatta bunun, 2020 yılında yapılması gereken fakat 2021 yılına ertelenen Tokyo Olimpiyatları için sorun yaratıp yaratmayacağı da konuşulanlar arasında.
Ülkenin düşük aşılama oranının, aşıların gönderilmesindeki gecikme, dağıtım engelleri, personel yetersizliği ve aşı karşıtlığı gibi birkaç farklı sebebi olabileceği düşünülüyor.
Japonya’da toplu taşımada ve kalabalık mekanlarda maske takılması önerilse de zorunlu değil. Ancak maske kullanımı ülkede Covid-19 salgınından çok önceden beri, nezle ve gribe karşı önlem olarak ülkede yaygın bir pratik. Hatta yalnızca Japonya’da değil, Güney Kore ve diğer doğu Asya ülkelerinde de özellikle kış aylarında maske kullanımı yaygın. Japonya’nın salgının başındaki önlem eksikliği nüfusun büyük kısmı tarafından eleştirilse de vaka ve ölüm sayısındaki düşüklüğün en büyük sebeplerinin başında bu yaygın maske kullanma alışkanlığı geldiği düşünülüyor.
Japonya’da sokağa çıkma kısıtlaması bulunmuyor, çünkü ülkenin hukuki yapısı itibariyle vatandaşlara evde kalmaları emri verilemiyor. Ancak acil durum sebebiyle çeşitli kısıtlamalar uygulanıyor. Bu uygulamalar 26 Şubat tarihine kadar uygulanmaya devam etmiş ve Tokyo Olimpiyatları’ndan önce tekrar kısıtlamaya gidebilmek için bu tarihte kaldırılmış. 25 Nisan’da yeniden başlayan kısıtlamalar 11 Mayıs’a kadar devam edecek ve tam kapanmadan ziyade restoran ve diğer işletmelere kısıtlamalar getirilecek, alkol satışı yapan ve karaoke hizmeti veren yerler ise kapatılacak.
Kısacası bu verilere bakarak ülkeleri kıyaslamak doğru değil. Örneğin Türkiye’de maske kullanımı zorunlu olsa da buna ve sosyal mesafe kurallarına tam olarak uyulmuyor.
Japonya’da ise maske zorunluluğu olmasa da uzun süreli alışkanlıklardan dolayı birçok insan maske takıyor. Vaka sayılarıyla önlemler arasında bağıntı kurabilsek de neden sonuç ilişkisi kurmak pek mümkün değil.