İstiklal Marşı'nın 571 hece ve 1453 harften oluştuğu iddiası

İstiklal Marşı'nın 571 hece ve 1453 harften oluştuğu iddiası

Yanlış Yanlış
YANILTICI
YÖNÜ

Bulgular

İstiklal Marşı eski harflerle yazıldığından Latin harfleriyle hesap yapmak anlamlı değil.

Yine de bir hesap yapılırsa, Latin alfabesine göre hece sayısı 606, harf sayısı 1455.

İstiklal Marşı’nı yazdığı tarih olan 1921’de miladi değil, rumi ve hicri takvimler kullanılıyordu.

Bu içerik 1 yıldan daha eski tarihlidir.

Yıllardır İstiklal Marşı’nın kabulü gibi günlerde sıkça paylaşılan iddiaya göre Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı’nı 571 hece ve 1453 harften oluşacak şekilde kaleme aldı. İddia sosyal medyada ve çeşitli haber sitelerinde de yer aldı.

571, miladi olarak Hz. Muhammed'in doğduğu, 1453 de İstanbul’un fethedildiği tarih. 

istiklal marsinin 571 hece 1453 harften olustugu iddiasi twitter


İstiklal Marşı’nın bu alfabede hece sayısı 606, harf sayısı 1455

İlk olarak İstiklal Marşı’nın bugün kullandığımız Latin harfleriyle değil, Arap harfleriyle yazıldığını belirtelim. Bu nedenle marşın Latin alfabesiyle yazılmış halinin harflerini saymak aslında anlamlı değil. 

Fakat yine de bir sayım yaparsak, ofis araçlarını kullanarak saymak da net sonuca ulaşmaya engel Çünkü bu programlar karakter sayarken noktalama işaretlerini de dikkate alıyor. Bu yüzden marşın resmi sitelerde yer alan halinin bir çıktıısnı alıp, tek tek saymamız gerek.

istiklal marsi hece ve harf sayisi

Buna göre Latin alfabesinde marşın harf sayısı 1455. İstiklal Marşı’nın hecelerini saymak da doğru sayılmaz. Çünkü yazarı Mehmet Akif Ersoy, metni hece değili aruz vezniyle kaleme almış. Kullandığı kalıp da “feilâtün (fâilâtün) / feilâtün / feilâtün / feilün (fa’lün)”. Yine de bir hece sayımı yaparsak, elde edilen hece sayısı 606 oluyor. 

Aruz vezninde hece sayısı ve dizimi değil, hecelerin uzunluk ve kısalıklarıyla ahenk sağlanıyor

Metin yazıldığında miladi takvim kullanılmıyordu

Kaldı ki dolaşan metinlerde yer alan tarihler, miladi takvime göre hesaplanmış olanlar. Ersoy’un İstiklal Marşı’nı yazdığı tarih olan 1921’de ise rumi ve hicri takvimler kullanılıyordu. 

Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’a kadar hicri takvim kullandı. Batılılaşma reformları sırasında, kameri düzene (ay döngüsüne) dayalı hicri takvimin yanına, yine hicretle başlayan ancak şemsi düzene (dünyanın güneş döngüsü) dayalı rumi takvim eklendi. Ardından sadece rumi takvim kullanılmaya başladı. 26 Aralık 1925’te çıkarılan 698 sayılı kanunla miladi takvim resmi takvim kabul edildi. 

Hicri takvim, ayın hareketlerine dayalı. Bir yıl yine 12 aydan oluşuyor, fakat bir ayın ölçüsü ayın dünya etrafındaki bir turuna denk geliyor. Bu da yaklaşık 28 gün olduğundan, hicri yıl 354 günden oluşuyor. Takvimin başlangıcı miladi 622, yani hicret; yılbaşı ise muharrem ayının ilk günü. Hicri takvimde mevsimler yılın aynı zamanlarına denk gelmiyor. 

Günümüzde kullandığımız miladi takvim, diğer adıyla Gregoryan takvim ise, bugünkü haline Papa XIII. Gregorius tarafından 4 Ekim 1582’de getirildi. Miladi takvimde başlangıç, İsa’nın doğumu; 365 gün altı saat bir tam yıl kabul ediliyor. Miladi takvimden önce ise Roma döneminden kalma bir diğer güneş takvimi olan jülyen takvim kullanılıyordu. Değişikliğin sebebi, jülyen takvimin artık yıl hesaplamasındaki sorunun, 128 yılda bir gün kaymaya neden olmasıydı. 

Rumi takvim ise miladi takvim gibi güneş yılını esas alıyor; yani bir yıl 365 günden oluşuyor. Ancak başlangıcı hicret. Rumi takvimde yılbaşı 1 Mart kabul ediliyor. İlk kez 1840’da kanul edilmiş ve genelde mali işler için kullanılmış.