Sosyal medyada yaygın biçimde paylaşılan bir iddiaya göre, dünyadaki ilk sahte dolar 1900'lü yıllarda Sakarya'nın Akyazı ilçesinde basıldı. Twitter’da ilk olarak 22 Ağustos 2012'de Tuhaf ama Gerçek isimli kullanıcı tarafından zaman belirtilmeden öne sürülen dünyadaki ilk sahte doların Akyazı'da basıldığı iddiası, “Sahtesi basılamaz” denilen 100 dolarlık banknotların 1900'lerin başında basıldığı ve Amerikan Merkez Bankası'nın da buna onay verdiği gibi çeşitli varyasyonlarla 2018'e kadar geldi ve zamanla şehir efsanesi halini aldı.
Akyazı ve sahte dolar iddialarının Twitter’daki ilk paylaşım sonrası internette yaygınlaşmaya başladığı görülüyor. 22 Ağustos 2012 öncesinde bu yönde bir iddiaya sadece instela adlı bir sosyal platformda “efsane” olarak nitelendirilmiş bir şekilde, 2011 yılında rastlanıyor. Doların Türk lirası karşısında değer kazanmasıyla birlikte yine gündeme gelen bu iddia, sosyal medyada #ÇareAkyazı hashtagi altında da tekrar dolaşıma sokuldu.
Ancak ilk sahte 100 dolarlık banknotun 1900’lerin başında Akyazı’da basıldığı iddiası doğru değil. 1800’lerde piyasaya sürülmüş sahte dolar banknotları bulunuyor.
Dolarda sahtecilik Amerika Birleşik Devletleri’nden daha eski
Her ne kadar Amerikan Doları'nın tarihi kolonyal döneme ve dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşundan öncesine dayansa ve Amerikan Bağımsızlık Savaşı esnasında Amerikan yerleşimcilerin parasını değersizleştirmek için Britanya tarafından sahtesi bol miktarda üretilmişse de, Amerikan Kongresi, Amerikan Doları'nı resmi para birimi olarak 6 Temmuz 1785'te kabul etti. Fakat 1863 yılına kadar özel bankalar kendi paralarını basabiliyordu ve dolayısıyla dolaşımda çok sayıda madeni para ve banknot vardı. Bu da parada sahteciliği kolaylaştırdı. Öyle ki, 1862'de The New York Times, dolaşımdaki paranın yüzde sekseninin sahte olduğunu tahmin etmişti.
Washington Post'a göre ise 1861-1865 yılları arasında yaşanan Amerikan İç Savaşı'nın sonunda, dolaşımdaki dolarların üçte birinin sahte olduğu tahmin ediliyordu. Keza bugün Amerikan Başkan ve Başkan Yardımcılarının güvenliğinden sorumlu olan Amerikan Gizli Servisi (United States Secret Service) de esasen parada sahteciliğe önlem olarak 1865'te kuruldu. Sahteciliğin bu kadar yaygın olduğu böylesi bir dönemde karşı bir önlem olarak doların tek tipleştirilmesi, 1863 Ulusal Bankacılık Kanunu (National Banking Act) ile oldu. Bu kanun ile Amerikan devleti para basma tekelini tesis etti.
1860’larda ve 1870’lerde dolar kalpazanlığı yaygın
Görüldüğü gibi, Amerikan Doları'nda sahteciliğin, 1900'lerin öncesine dayanan bir hikayesi bulunuyor. İlk sahtecilik faaliyeti için milat olarak doların tek tipleştiği 1863 alınsa bile, ilk sahteciliğin bu tarihin ne öncesinde ne de sonrasında Akyazı'da yapıldığı konusunda herhangi bir bilgiye rastlanmıyor. Amerikan Devleti tarafından üretilen banknotların kağıdının ilk “başarılı” taklidinin, 1870 yılında Thomas Ballard tarafından ortaya konulduğunu iddia eden bir kaynak bulunuyor.
Fakat 1880 yılında, parada sahtecilik alanında çeşitli çalışmaları olan John S. Dye tarafından dönemin önde gelen kalpazanlarının biyografilerinin Amerikan resmi kaynaklarından toplandığı bir çalışmaya göre, Charles Ulrich adlı bir Prusyalı, 1867'de yakalanana kadar ulusal bankalar tarafından üretilen 100 dolarlık banknotların sahtelerini yapıp satmayı başarmıştı. İlgili çalışma St. Louis Washington Üniversitesi'ne bağlı Newman Nümizmatik Portalı'nda bulunabiliyor.
Dolayısıyla, 1900'lerin başında ilk sahte doların üretildiği iddiası gerçeği yansıtmıyor. İddianın Amerikan Merkez Bankası'nın onayını aldığı iddiasına bakılacak olunursa, ilgili kurumun banknotları bir kontrol sürecinden geçirdiği görülüyor. Merkez Bankası’ndaki kontrolden sonra sahte paralar Amerikan Gizli Servisi’ne gönderiliyor.
Ancak Akyazı’da üretilmiş bir banknotun bu süreçten geçtiği şeklinde bir habere de rastlanmadı. Amerikan Gizli Servisi’nin Parada Sahtecilik Birimi’nin eski başkanı Don Brewer, The Guardian’a verdiği röportajda, hiçbir sahte banknotun bankaların sahip olduğu kontrolden geçemeyeceğini belirtiyor. Nitekim, Amerikan Hazine Bakanlığınca 2001 yılında yapılan bir tahmine göre o dönemde dünyada dolaşımda olan yaklaşık 600 milyar doların yalnızca %0.01’i sahte. Yine Bakanlıkça 2006 yılından bir rapora göre de bu oran maksimum %0.025 olmak üzere %0.01 civarında.
Banknotların “taklit edilemezliği” ve 1996 serisi
İddiada, 100 dolarlık banknotların sahtesinin basılamayacağının belirtildiği ve bu “taklit edilemez” denen paraların bile Türkiye’de basılabildiği ifade ediliyor. Türkiye’de sahte 100 dolar basıldığına ilişkin bir inceleme yapıldığında, Hürriyet'in 1997 yılında yaptığı bir habere rastlanıyor. Bu haberde, 5 milyon dolar basan bir çetenin İstanbul Zeytinburnu’nda çökertildiği belirtiliyor. İlgili haberde, “ABD'nin 'sahtesi yapılamaz' diyerek piyasaya sürdüğü” 100 dolarları da basan bir şebekenin varlığından söz ediliyor, çetenin başarısının “CIA ajanlarını bile şaşırttığı” belirtiliyor.
Dolar kurunun ani yükselişi ile bu tür iddiaların tekrar gündeme gelmesiyle Sakarya’da yerel bir gazete de 11 Ağustos 2018 tarihli haberinde ilgili habere göndermede bulunarak ilgili paraların Akyazı’da basıldığı iddiasında bulundu. “Basılamaz denen 100 dolar” detayı Akyazı iddiası ile benzerlik gösterse de, görüleceği üzere, 1997’de yakalanan çete lideri Zabit Birgin'in Akyazı ile herhangi bir bağlantısı olduğuna dair bir bilgi, haberin orijinalinde bulunmuyor.
Olaydan 1 sene önce yani 1996 yılında, Amerika Birleşik Devletleri gerçekten de 100 dolarlık banknotlardan başlayarak para biriminde sahteciliğe karşı bir dizi yenilik gerçekleştirdi. Amerikan Hazine Bakanlığı bu yeniliklerin “sahteciliği zorlaştıracağı” iddiasındaydı. Bakanlık görevlilerine göre yeniden dizayn devamlı bir sürece dönüşüp tekrarlanmalıydı zira uzun vadede hiçbir dizayn “taklit edilemez” değildi. Yine de ilgili banknot taklit edilemez olarak görülüyordu fakat Arthur J. Williams Jr. adlı ünlü kalpazan, banknotların piyasaya sürülmesinden kısa süre sonra sahtelerini üretmişti.
Türkiye’de kalpazanlık
Türkiye’de kalpazanlık suçunun tarihi esasen Osmanlı dönemine kadar dayanıyor. Örneğin, Şevket Pamuk, 1570'lerde ve 1580'lerde akçe kalpazanlığında ani bir yükselişten söz ediyor. İmparatorluk gerilemeye başlayıp parada tağşiş (paradaki değerli metal oranını azaltıp değerini düşürmek) yapıldıkça bunun da kalpazanlar için fırsatlar doğurduğu belirtiliyor. Örneğin 1808-1830 yılları arasında altında otuzbeş, gümüş kuruşta ise otuz yedi kez tağşişe gidildi. 1840 yılında kağıt paraya (kaime) geçilmesi de kaimenin kolayca taklit edilebilen yapısı sebebiyle kalpazanlığa karşı çare olmadı. Banknotlar 1842 yılında kalpazanlığa karşı tuğra ve diğer önlemlerle basılmaya başlandı fakat 1850'li yıllarda sahte kaime ve ilgili alet ve edevat ile yakalanan Fransız, Sardinyalı ve Parmalı yabancıların bile olduğu haberlerine bakılırsa bu önlemlerin pek de başarılı olmadığı söylenebilir.
Cumhuriyet döneminde de kalpazanlık doğal olarak sürdü. Sahtecilik konusunda 2008'de Abbas Ketizmen tarafından yazılan doktora tezine göre ele geçen ilk sahte paraların elle çizilmiş olması dikkat çekiyor. Bu paralar ile Akyazılı kalpazanlar iddiasındaki zaman dilimi arasında en az otuz sene bulunuyor.
Sonuç olarak, ilk sahte doların 1900’lerin başında Akyazı’da yapıldığı iddiası doğru değil. Daha önce yapılmış ve piyasaya sürülmüş sahte banknotlar bulunuyor. Amerikan Merkez Bankası her ne kadar bir doğrulama sürecine sahip olsa da, Akyazı’da basılan dolarlara onay verdiğine dair bir bilgiye rastlanmadı. Yine 1900’lerin başında Amerikan yetkililerin yeni banknotlar hakkında “taklit edilemezlik” gibi bir iddiada bulunduğuna dair bir kanıt da bulunmuyor. Ancak 1996’da Amerikan yetkililer yeni basılan dolarların “sahteciliği zorlaştırılacağı” iddiasındaydı.