Habertürk’te Fatih Altaylı’nın ortaya attığı bir iddiaya göre, gelişmiş ülkelerde ilaçlar Türkiye gibi ülkelerden daha pahalı, çünkü onlara katkı maddesi içermeyen daha kaliteli ilaçlar satılıyor.
İddianın temel varsayımı, Türkiye ve diğer ülkelerdeki ilaç fiyatları arasındaki farkın, katkı maddeleriyle ilişkili olduğu. İlaç fiyatları gerçekten de ülkeler arasında ciddi farklar gösterebiliyor. Ancak bunun nedenleri konusundaki veriler, “katkı maddelerine” değil, fiyat politikalarına işaret ediyor.
İlaç fiyatlarının nasıl belirlendiğine göz atmak, bize fikir verebilir. İlacın son tüketiciye ulaştığı fiyatı belirleyenler arasında, devletin üretici, depocu ve eczacı için uyguladığı fiyat denetimleri, uluslararası referans fiyatlandırma ve uygulanan KDV oranları gibi çok sayıda değişken var. Üçüncü taraf ödeyicilerin ilaçlara nasıl ve ne ölçüde ödeme yapacağının belirlendiği geri ödeme politikaları da, bu belirleyicilerden bir diğeri.
Aşağıdaki tabloda ilaçtaki farklı aşamalardaki fiyat düzeyi görülebilir:
Hemen hemen tüm AB ülkelerinde pazara yeni giren bir ilacın fiyatının belirlenmesinde diğer ülkedeki fiyatının referans olarak kullanıldığı uluslararası referans fiyatlandırma (external price referencing) yöntemi kullanılıyor. Türkiye de fiyatlar 2004 yılından bu yana bu sisteme göre belirleniyor. Daha önceden maliyet üzerinden belirleniyordu.
Uluslararası referans fiyat belirlenirken Türkiye’nin izlediği politika şöyle özetlenebilir: Fiyatlar Fransa, İtalya, Yunanistan, İspanya ve Portekiz’in yer aldığı beş AB ülkesindeki en düşük üretici fiyatının referans fiyat olarak seçilmesiyle belirleniyor. Bununla birlikte, eğer referans ülkelerde üretici fiyatı mevcut değilse, ilacın fiyatı eczane fiyatından kar oranının ve KDV’nin düşürülmesiyle hesaplanıyor.
İlacın üretici fiyatının en düşük olduğu yer imal edildiği ülke ise o ülkedeki üretici fiyatı referans olarak alınıyor. İlaç referans olarak belirlenen ülkelerde yer almıyorsa, en düşük üretici fiyatının yer aldığı diğer AB ülkelerinden birinin belirlediği fiyat referans fiyat olarak kabul ediliyor. İlaç AB ülkelerinde de yer almıyorsa, bu defa da ilacın imal edilen ülkedeki üretici fiyatı referans alınıyor. Son olarak eğer ilaç yalnızca Türkiye’de yer alıyorsa, fiyat üretici firma ve Sağlık Bakanlığı arasında yapılacak anlaşmayla tayin ediliyor.
Referans fiyatlar euro cinsinden takip ediliyor. Euronun TL’ye dönüştürülmesinden ise Fiyat Değerlendirme Komisyonu sorumlu.
Türkiye’de ilaç fiyatlarının onaylanmasında kullanılan euro kuru, Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Karar uyarınca belirleniyor. Uzun dönem 1,9595 TL olarak uygulanan ve güncel kura uyarlanmayan euro kuru, 24 Şubat 2017 tarihinde yayımlanan yeni karar ile, bir önceki yılın ortalama euro değerinin yüzde 70’i olarak belirlenmişti. Böylece ilaç piyasasında da euro kuru artmaya başladı, fakat gerçek artışın çok gerisinde kalarak...
Buna göre Fiyat Değerlendirme Komisyonu her yılın ilk 45 günü içerisinde toplanarak geçen yıl ortalamasının yüzde 70’i hesabına göre "bir euro" değerini ilan ediyor. Düzenlemenin yürürlüğe girmesinden sonra, 2018 yılı için geçerli olacak euro kurunun açıklanmasından hemen önce, 22 Ocak 2018 tarihinde, karara geçici bir madde eklenerek bir Euro değerinin, 2018 yılı için, bir önceki dönemde uygulanan bir Euro değerinin yüzde 15 fazlasını geçemeyeceği kararlaştırıldı. Böylece 2017 ortalamasının yüzde 70’i çok daha yüksek olmasına rağmen, 2018 yılında ilaç fiyatlarına uygulanacak euro kuru bir önceki seneye göre sadece yüzde 15 artırılarak, 2,6934 TL olarak belirlendi.
2019 ayının Ocak ayında ise uygulanan euro değeri ile gerçek değerler arasındaki makas hiç olmadığı kadar açılmaya başladı. 2018 yılı ortalama euro değerinin 5,65 TL civarı olduğu düşünüldüğünde, uygulamaya göre 2019 yılı için uygulanacak kurun 4 TL’ye yakın ilan edilmesi gerekiyordu. Ancak 14 Şubat 2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklikle, “yüzde 70” oranı, “yüzde 60” olarak değiştirildi. Ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yapılan açıklamada, geçen seneye göre yüzde 26,4 artışla kurun 3,40 TL olarak belirlendiği belirtildi. Aynı dönem kurun gerçek değerinin 6 TL civarında olduğunu not etmek gerek.
Sonuç olarak, üretici fiyatında döviz kurundan kaynaklanan artışlar ilaç satış fiyatlarına aynı oranda yansıtılmıyor. Hatta görüldüğü gibi gerçek euro kurunun neredeyse yarısı kadar kurla ilaç fiyatları belirleniyor. Son aşamada belirleyici olan, devletin koyduğu düzenleyici yasalar. Türkiye’deki bazı ilaçların fiyatlarındaki görece ucuzluğun nedenlerinden biri bu.
Bu kur farkı nedeniyle ilaç sektöründe şikayetler de hayli yaygın. 2018 sonunda yaptığı açıklamada ilaç firmalarının büyük zorluk yaşadığını belirten İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Başkanı Nezih Barut, “Yedi lira ile mal getirip 2,69 kur üzerinden satıyoruz. Yatırım aşamasında olan, döviz borçları olan, kredi ödeyen firmalar var. Bu sürdürülebilir değil” ifadelerini kullanmıştı.
Ek olarak, Türkiye’de ilaçlar üzerindeki Katma Değer Vergisi 2004 yılından itibaren yüzde 18 yerine yüzde 8 olarak uygulanıyor. KDV oranı da fiyatlar üzerinde etki sahibi.
Görüldüğü gibi ilaç fiyatları konusunda ülkeler arasındaki farklar uluslararası referans fiyatlandırma yöntemine ve devletin uyguladığı fiyat düzenlemelerine göre ortaya çıkıyor. Ülkeler arasındaki fiyat farkının “ilaç kalitesinden kaynaklandığı” iddiasının herhangi bir dayanağı bulunmuyor.