Houweling makalesinde aşıların zararlarından bahsetmiyor

Houweling makalesinde aşıların zararlarından bahsetmiyor

Yanlış Yanlış
YANILTICI
YÖNÜ

Bulgular

İddiaya konu olan makalede aşılamanın gerekliliğine vurgu yapılıyor.

Houweling makalelerinin çoğu halk sağlığını ilgilendiren aşılama programlarını etkili bir şekilde uygulamasına yönelik.

Bu içerik 3 yıldan daha eski tarihlidir.

Soner Yalçın, Kara Kutu: Yüzleşme Vakti isimli kitabının 268. sayfasında, H. Houweling, M. Verweij ve E. J. Ruitenberg isimli doktorlar, 2010 tarihli bir makalelerinde, aşının zararları ve dikkat edilmesi gereken özelliklerini ortaya koyan açıklamalarda bulundular. Yalçın’ın kitapta maddeler halinde makalenin bahsettiğini öne sürdüğü şu ifadeleri sıralamış: 

  • “Aşıyla toplumsal sağlığı tehdit eden hastalıklar hedef alınmalıdır.” (Türkiye’de çocuk aşı takvimindeki aşıların çoğunun bu ilkeye uymadığını bilmeyen var mı?)
  • “Yenidoğan ve süt çocuklarının (iki yaş altı) immün/bağışıklık sistem özellikleri, aşılara ve çoklu aşı uygulamalarına verdikleri cevap ile ilgili bilgiler oldukça sınırlıdır...”
  • “Sinir sistemi (yürüme-konuşma gibi) büyümesine bebekler ancak iki yaşında başlar ve gelişimini sürdürür. Bu bakımdan aşıların sinir sistemi üzerindeki muhtemel bağışıklık sistemine etkileri göz ardı edilemez...”
  • “İnsan organizması ağırlığının yarısını oluşturan ve simbiyoz/beslenme yaptığı mikrobik evrenden/ mikrobiyotadan oluşmaktadır ve aşıların bu evrenle ilişkisi hakkında bilgimiz yok gibidir...”

Yalçın “Başka söze gerek var mı? Bunları Türkiye’de konuşturmuyorlar. ‘Aşı hayat kurtarır’ sözünden başka laf işitmek istemiyorlar!” diyerek, bu tehlikelerin öğrenilmesinin engellendiğini ima ediyor. 

“İntihal” başlığı altında detaylarıyla incelediğimiz Yalçın’ın kaynak gösterme sorunu, bu iddiada da karşımıza çıkıyor. Yazıda tırnak içerisinde belirttiği maddeler Alişan Yıldıran’ın farklı internet sitelerinde yayınladığı yazılardan alınmış. 

Houweling, Verweij ve Ruitenberg’in 2010 yılında yayınladıkları makalenin ismi kitapta geçmiyordu; biz de araştırmaya başladık. Houweling’in imzası bulunan 2010 tarihli makalelere bakarak, yukarıdaki sonuçları çıkarıp çıkarmadığını anlayarak işe başlamak gerekti. Vaccine dergisinde 2010 yılında yayınlanan makalelerden birinin adı “Criteria for inclusion of vaccinations in public programmes”.

houweling pubmed

Makalede bahsi geçen sonuçlara ulaşılamıyor

Orijinal makale, Hollanda’da aşıların toplumsal sağlığı etkileyen öncelikli hastalıklara odaklanarak toplumun geneline yaygınlaştırılması gerektiğini savunuyor ve bu aşıların belirlenmesi için bir yöntem öneriyor. Bu yöntem sistematik bir çerçeve çizerek açıklanmaya çalışılıyor: 

Yöntemimiz, belirli aşıların kamu programlarına dahil edilmesine ve önceliklendirilmesine yönelik; karşı argümanların bilimsel değerlendirmesi için sistematik bir çerçeve sunuyor. Hollanda’da halihazırda sağlanan aşıların kamu programları yoluyla değerlendirilmesinde yararlı olduğu kanıtlanmış ve revize edilmiş grip aşısı endikasyonları, rahim ağzı kanserine karşı aşılama, hepatit B’ye karşı genel aşılama programları ve ek olarak, pandemik influenza A / H1N1 2009’a karşı aşılama da dahil olmak üzere, 23 ‘aday’ aşıyı değerlendirirken rehberlik sağladı.” 

Hatta makaledeki tavsiyeler, hiç de Yalçın’ın hoşuna gidecek türden değil. Aşıların özellikle yenidoğanlarda ve çocuklarda zararlarına vurgu yapmak için atıfta bulunulan bu makalede, çocuklara yapılacak grip aşısının da, yetişkinlere yapılanlarki kadar faydalı olacağını belirten çalışmalara referans veriliyor. 

Makalenin bir bölümünde, harcanan her bir euroya karşılık aşılardan elde edilecek maksimum faydaya nasıl ulaşabiliriz cümlesi kullanılırken maliyetlerinin karşılanabilir olmasından bahsediliyor. 

Aşıların önceliklendirilmesiyle ilgili kısımda ise makale, ‘hangi aşının önceliklendirileceğine toplumdaki yaygınlığına bakılarak karar verilmeli’ görüşünü savunuyor. Çalışmada önemli bir vurgu daha var, aşılamanın acil bir halk sağlığı ihtiyacı olduğu belirtilirken, yurttaşların kendilerini koruyamadığı durumların iyi tespit edilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Yine, 2003 yılında meningokok C ve 2009 yılında A/H1N1 salgınları hatırlatılarak, toplumun korunması için salgınların tespitinin önemli olduğu, makalede öne çıkan bir diğer konu.

Çalışma, kullanılmaya aday aşılar üzerine değerlendirme yapılan bir tabloyu da içeriyor. Tabloda tüberküloz, çiçek hastalığı gibi hastalıklara yönelik aşılara “gerekli değil” yorumu yapılmış çünkü Hollanda’da bu hastalıklar hiç yaygın değil. Bu da bu aşıları daha az gerekli kılıyor ve fayda maliyet açısından anlam taşımıyor. Neticede, makalenin tamamı aşılamanın gerekliliğine vurgu yapıyor, hangisinin önceliklendirileceğine yönelik tavsiyeler içeriyor. 

Makalelerde aşının faydalarına vurgu yapılıyor

Adı geçen üç ismin 2010 tarihinde yayınlanan bir diğer makale dePublic vaccination programmes against hepatitis B in The Netherlands: Assessing whether a targeted or a universal approach is appropriate” ismiyle yayınlanmış. Bu makale de, hepatit B aşısına yönelik Hollanda’da atılan adımları ve aşıların fayda maliyet değerlendirmesini içeriyor. Sonuç mu? Yine kitaptaki maddelerde bahsedilen iddialar yer almıyor. Hatta makalede, yüksek görülme sıklığına sahip ülkelerde en az bir ebeveyne sahip çocukların aşılanmasıyla ilgili bölümde şu ifadelere yer veriyor: “Ulusal Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsü'nün (RIVM) son karşılaştırmalı modelinde, bu grubun hedeflenen aşılanmasıyla 50 yıl boyunca 2 bin 490 ölümün önleneceği tahmin ediliyor.” Böylece 2003 yılında yapılan aşılamanın, muhtemelen bu hedef gruptaki enfeksiyonu büyük ölçüde ortadan kaldırdığı aktarılıyor. 

Tarihte bir yanlışlık olma ihtimaline karşı üç yazarın imzasını taşıyan ve Vaccine dergisinde yayınlanan diğer makalelere de göz atıyoruz. Yine yazarların bu argümanları destekleyen bir makaleleri olmadığını görüyoruz. Houweling’in katkı koyduğu makalelerin çoğu halk sağlığını ilgilendiren aşılama programlarını etkili bir şekilde uygulamasına yönelik. Yani aşı karşıtlarının, bu isimleri kullanarak bilimsel dayanak devşirmeleri pek mümkün görünmüyor. 

Ama iyi bir araştırmacı gazetecinin birincil kaynaklara ulaşması gerekiyor ve Yalçın da bu ilkeden muaf değil. Eğer Vaccine dergisinde yayınlanan makaleyi okumuş olsaydı, maddeler halinde aktardıklarından hiçbirinin içeride yazmadığını görebilecekti.