Bilim insanlarının yayınladıkları çalışmaları haberleştirmek ve anlaşılabilir biçimde duyurmak gazetecilerin işlerinden biri. Geçtiğimiz hafta bazı haber sitelerinde de yer alan bir haber, Almanya’da Hamburg Üniversitesi bünyesinde gerçekleşen bir araştırmanın sonuçlarını paylaşıyordu. Ancak üzerinden fazla geçmeden, aynı araştırma Twitter’da “600 ceset üzerinde yapılan çalışmanın bunlardan sadece yüzde 1’inin koronadan öldüğünü gösterdiği” iddiası ile paylaşıldı.
Birbirlerine çok benzeyen bu paylaşımların altında bir bağlantıya yer verilmiş. Bu bağlantıyı izlediğimizde Almanca ve sıklıkla komplo teorileri paylaştığı açık bir yayına ulaşıyoruz. Bu tweetler de konuyla ilgili yaygın medyada çıkan haberler değil, doğrudan bu bağlantıdan çevrilerek alınmış gibi. Site salgın önlemlerini eleştiren ve tehdidin abartıldığını, hatta yaratıldığını ima eden, zorunlu aşılamaya geçileceğini iddia eden haberlerle bezeli.
Peki gerçekten böyle bir araştırma var mı? Almanca kilit kelimelerle arama yaptığımız zaman karşımıza Der Spiegel gazetesinde yayınlanmış bir haber çıkıyor. Haber Hamburg Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nde 735 beden üzerinde yapılmış bir araştırmanın sonuçlarını aktarıyor. Habere göre Covid-19 enfeksiyonu, hali hazırda altta yatan bir rahatsızlığı olanlarda ağır seyredebiliyor ve birden fazla organın iflasına neden olabiliyor. Ölümlerin çoğu da bu organ hasarlarından ileri geliyor. Haber enfeksiyonun neden olduğu embolilerden kaynaklı kayıplarda ise azalma görüldüğünü not ediyor. Haberin herhangi bir yerinde, hastaların yüzde 99’unun ölüm nedeninin koronavirüs olmadığı gibi bir bilgi yer almıyor. Sadece mevcut rahatsızlıklar, yaş ve kilo gibi riski artıran değişkenlere işaret ediyor.
Der Spiegel haberinde yer verilen bağlantılar ve kilit kelimelerle arama yaparak, haberleştirilen araştırmanın orijinaline de ulaşabiliyoruz. Kurumun resmi internet sitesindeki metinde, kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik bir basın bülteni ile sonuçların anlatıldığı basın toplantısının YouTube kaydı da yer alıyor.
Öncelikle araştırma bu hastaların Covid-19’dan yaşamını yitirip yitirmediği şüphesi üzerine yürütülmemiş. Otopsi yürütülen 735 hastanın tamamının SARS-CoV-2 pozitif olduğu açıkça belirtiliyor. Araştırmacıların amacı, enfeksiyonun hangi hastaların bedeninde nasıl bir tahribata yol açarak ölüme sürüklediğini, tedavilerin etkisi ve yeni varyantların olası farklılıklarını ortaya koymak. Araştırmada yüzde 99-yüzde 1 gibi bir karşıtlıktan da söz edilmiyor.
İncelenen ve Ekim ile Aralık ayları arasında yaşamını yitiren bu 735 hastadan 618’inin ölümüne doğrudan Covid-19’un neden olduğu bu otopsiler sonucu kanıtlanmış. Vakaların sadece yüzde 7’sinin ölüm nedeninin, SARS-CoV-2 pozitif olmalarına rağmen, doğrudan Covid-19 olmadığı görülmüş.
Basın bülteninde, Der Spiegel haberinde yansıtıldığı gibi, otopsiler sonucunda tedavide kullanılan kan sulandırıcılar sayesinde pıhtıya bağlı ölümlerde azalma görüldüğü, ancak yaş, altta yatan hastalık, obezite gibi faktörlerin Covid-19’a bağlı ölüm riskinin artırdığı yazıyor.
Bu bilgiler Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Hastalık İzleme ve Kontrol Merkezi, NHS gibi sağlık otoriteleri ile bilim insanlarının genel gözlemleri ile de uyumlu.