Görselin DSÖ'nun içkinin hangi suçlara sebep olduğunu gösteren araştırmasını yansıttığı iddiası

Görselin DSÖ'nun içkinin hangi suçlara sebep olduğunu gösteren araştırmasını yansıttığı iddiası

Yanlış Yanlış
YANILTICI
YÖNÜ

Bulgular

DSÖ’nün içki tüketimine dair araştırmaları kapsamında iddia konusu oranların yer aldığı herhangi bir rapora ulaşılamıyor.

30 ülkeyi kapsayan ve içki tüketimini ele alan 2019 tarihli bir DSÖ raporu var. Ancak raporda böylesi istatistikler yer almadığı gibi, ele alınan ülkeler arasında Türkiye yok.

Cinayet, cinsel şiddet ve trafik kazaları ile içki arasındaki bağlantıya dair birçok farklı çalışma bulunuyor. Yapılan çalışmalarda genellikle içki bağlantılı kriminal vakalara dair ülkeler bazında bazı istatistiklere yer veriliyor.

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

Yeşilay’ın internet sitesinde yer alan ve sosyal medyada da uzun süredir yaygın bir biçimde paylaşılan bir görselde, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hazırlanmış bir araştırma kaynak gösterilerek aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30 ülkedeki içki kaynaklı cinayet, tecavüz, şiddet, trafik kazası ve kadına yönelik şiddet gibi bazı olaylara dair istatistikler sunuluyor. İlgili istatistikler daha önce Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından Yeşilay kaynak gösterilerek dile getirilmiş.

yesilay tablo

İçkinin cinayet, cinsel şiddet ve trafik kazaları ile bağlantılarına dair çeşitli çalışmalar var; ancak tablodaki oranların yüksekliği şüphe uyandırıyor. İddianın bir diğer dikkat çekici yönü ise aynı istatistiklere 2008 yılından bu yana farklı haber kaynaklarında Yeşilay referans gösterilerek yer verilmiş olması.

Google araması sonucunda 2019 tarihli bir DSÖ raporuna ulaşılabiliyor

Google’da AND (ve) operatörünü kullanarak içerisinde Dünya Sağlık Örgütü’nün İngilizce kısaltması olan “who”, 30 ülkeye istinaden “30 countries” ve alkol kelimesinin İngilizcesi olan “alcohol” kelimelerini barındıran sayfaları görebilmek için şu şekilde bir arama yapıyoruz: 

google alcohol

Karşımıza çıkan sayfadaki ilk sonuç bizi bir araştırmaya götürüyor. 2019 tarihli “Status report on alcohol consumption, harm and policy responses in 30 European countries” (30 Avrupa ülkesinde alkol tüketimine, yol açtığı zararlara ve geliştirilebilecek politikalara ilişkin durum raporu) başlığını taşıyan DSÖ raporunda, Türkiye’nin yer almadığını belirtmek gerek. Raporun hazırlandığı dönemde Avrupa Birliği’ne üye olan 28 ülkenin yanı sıra Norveç ve İsviçre’yi de kapsayan bu rapor üzerinden Türkiye’deki duruma ilişkin herhangi bir çıkarımda bulunamıyoruz. 

En erken 2008 yılında yalnızca Yeşilay’a atıfta bulunularak paylaşıldığını tespit ettiğimiz iddia konusu istatistikler, 2013 yılından bu yana “DSÖ’nün Türkiye’nin de içinde bulunduğu 30 ülkede yaptığı araştırma” ibaresiyle paylaşılmış.

İlgili oranlar 2019 tarihli raporda yer almıyor

Rapor 2019 yılında yayınlanmış olmasına karşın 2016 verilerini baz alıyor. Ele alınan ülkelerdeki içki tüketim eğilimlerinin yanı sıra, içki kaynaklı zararlar ve bunlara yönelik geliştirilen politikalar raporun merkezinde. Raporda yer alan istatistiklerden başlıcaları şu şekilde:

  • 2016 yılında 30 Avrupa ülkesinde yaşanan tüm ölümlerin yüzde 5,5’i içkiye dayalıydı. Bu oran 291 bin 100 kişiye tekabül ediyordu.
  • İçkiyle ilişkilendirilebilecek ölümlerin yüzde 29’u kanser, yüzde 20’si karaciğer sirozu, yüzde 19’u kardiyovasküler hastalık ve yüzde 18’i yaralanma ile bağlantılıydı.
  • 15-19 yaş arasında yaşanan tüm ölümlerin yüzde 19’u içkiyle bağlantılıydı. Yani bu yaş grubundayken ölen her beş gençten biri içki nedeniyle yaşamını yitiriyordu. Bu oran 20-24 yaş arası hayatını kaybedenlerde yüzde 23,3’tü.
  • 2016’da içki tüketimi Avrupada bireylerin yaşam süresinden yüzde 8,3’ünü çaldı. Bu ise toplamda erken kaybedilen 7,6 milyon yıla tekabül ediyordu.
  • İçki kaynaklı ölümler görece yaşamın ilk dönemlerine denk geliyordu. Erken ölümlere bakıldığında içki kadınların yaşamından ortalama 21,2 yıl, erkeklerin yaşamındansa 27,5 yıl çalmıştı.
  • Erkekler içkiyle ilişkilendirilebilen hastalıklara sahip olmada kadınların önünde. Cinsiyetler arasında bu oran 3,5’e 1 düzeyinde.
  • İçki kullanımının etkileri çeşitli risk faktörlerine bağlı. Bu faktörler arasında sigara kullanımı, beslenme alışkanlıkları, eşitsizlik, yoksulluk ve diğer ekonomik göstergeler ile yararlanılan sağlık sistemi öne çıkıyor. Bu faktörler kişi başına tüketilen içki ile yaşanan ölüm oranlarının ülkeden ülkeye değişmesine neden oluyor.

Raporun hiçbir yerinde iddia konusu görselde belirtilen cinayet, tecavüz, şiddet, trafik kazası ve kadına yönelik şiddet oranlarına yer verilmemiş.

2019 tarihli rapor kriminal vakalara dair herhangi bir şey söylüyor mu?

Raporda İngilizce cinayet anlamına gelen “murder” veya “homicide” kelimelerini aradığımızda herhangi bir sonuca ulaşamıyoruz. Benzer şekilde tecavüz anlamına gelen “rape” kelimesi de bir sonuç vermiyor. “Traffic” kelimesine baktığımızda ise karşımıza şu tablo çıkıyor:

traffic tablo

Ölüm nedenine ve cinsiyete göre alkolle ilişkilendirilebilen ölümlerin dağılımı (ölüm sayıları)” başlığını taşıyan tabloda “Harm to others - traffic” verisi dikkat çekiyor. Tablo, içkiyle ilişkilendirebilecek tüm ölümlerin yüzde 1,7’sinin trafikte yaralanma neticesinde gerçekleştiğini söylüyor. Ancak rapor üzerinden iddia konusu grafikte söylendiği şekliyle trafik kazalarının yüzde 60’ının içki nedeniyle gerçekleştiği gibi bir çıkarım yapmak mümkün değil.

Bir diğer anahtar kelime olarak şiddet anlamına gelen “violence”ı aradığımızda da raporun bu noktada spesifik bir veri sunmadığını görüyoruz. Benzer şekilde kadına yönelik şiddet verisi sunabilecek “sexual violence” veya “gender-related violence” gibi söz öbekleri de herhangi bir sonuç sunmuyor.

DSÖ’nün konuyla ilgili başka çalışmaları yok mu?

DSÖ’nün 30 ülkeyi baz alan 2019 tarihli raporunun yanı sıra konuyla bağlantılı 2018 yılından “Global status report on alcohol and health” (Alkol ve sağlık üzerine küresel durum raporu) başlıklı bir çalışması daha var. 

Bu raporda trafikte yaşanan yaralanmalarda içkinin ciddi bir risk faktörü olduğu belirtiliyor. Burada, yayaların da içki sonucu yaşamlarını yitirmesi öne çıkmış. Örneğin 100 bin kişide 40’ın trafik kazalarında öldüğü Güney Afrika’da 2007’de bu ölümlerin yüzde 40’ını yayalar teşkil etmiş ve bunların yarısından fazlasının kanındaki alkol oranının yüksek olduğu gözlemlenmiş. Raporda yer verilen bir diğer çalışmada ise trafikte yaşanan ölümlerin üçte birinde yaşamını yitirenlerin içkili yayalar olduğunun tespit edildiği söyleniyor.

İçki içmek ile şiddet arasındaki bağlantının ise yadsınamayacak düzeyde olduğu vurgulanmış. Şiddet ile içki arasındaki bağın birçok araştırma ile ortaya konduğu vurgulanmış, şiddete başvuranların çoğunlu erkek olduğu ifade edilmiş. Cinsel şiddet veya toplumsal cinsiyet kaynaklı şiddet de öne çıkanlar arasında. Yapılan çalışmalarda özellikle genç erkeklerin cinsel şiddete yönelmeleri ile içki arasındaki bağa vurgu yapılıyor.

Cinayet şiddetin en radikal hallerinden. Raporda yer verilen bir çalışma kapsamında içki içme seviyelerindeki değişimin Güney Avrupa’ya nazaran Kuzey ve Doğu Avrupa’da daha keskin bir biçimde cinayet oranlarını etkilediği tespit edilmiş. Yapılan bir meta analizde cinayet vakalarının yüzde 48’inde hem katilin hem de maktulün içkili olduğu tespitinde bulunulmuş.

Özetle bazı cinayet, cinsel şiddet ve trafik kazalarının içkiyle ilişkisi yadsınamaz. Küresel veya bölgesel bazda bu vakaların ne kadarında içkinin “asıl unsur” olduğunu ise bilemiyoruz. Genel tablo içkinin ciddi etkileri olabileceğine dair sinyaller verse de istatistiksel olarak durumun iddia konusu görselde yer verilen düzeylerde olup olmadığını bilemiyoruz. 2019 tarihli DSÖ raporu bizi bu konuda aydınlatmadığı gibi 2018 yılında yayınlanan bu raporda da aradığımızı bulamıyoruz.

İçki ve şiddet bağlantısına dair ek bazı bulgular

DSÖ’nün konuyla bağlantılı olarak hazırladığı bir başka rapor ise “Alcohol and Interpersonal Violence” (Alkol ve Kişilerarası Şiddet) başlığını taşıyor. 2005 yılında yayınlanan bu çalışmada içki ile şiddet arasındaki bağlantı daha yakından irdeleniyor. Bu analize konu olan iddia konusu istatistiklerin ilk olarak 2008 yılında medyada dillendirildiğini düşünürsek 2005 yılında yayınlanan bu raporun aradığımız bazı verileri sunması olası görünüyor.

Raporda yer alan dikkat çekici bulgulardan bazıları şu şekilde:

  • Norveç’te ülkedeki acil servislere bir saldırıya uğramalarının ardından başvuranların yüzde 53’ü saldırganın saldırı öncesinde içtiğini belirtmiş.
  • 1995 yılında Rusya’da işledikleri cinayet nedeniyle tutuklanan bireylerin neredeyse yüzde 75’inin cinayet işlemeden önce içtikleri tespit edilmiş.
  • İngiltere ve Galler’de 2003-2004 yıllarında gerçekleştirilen bir çalışmada bu bölgelerde şiddet içeren tüm eylemlerin neredeyse yarısının içki içenlerce gerçekleştirildiği tespitinde bulunulmuş.

Söz konusu yakın partner şiddeti olduğunda da raporda çarpıcı bazı örneklere yer verilmiş:

  • İsviçre’de partnerine şiddet uygulayan insanların üçte birinin olay anında içkili olduğu tespit edilmiş.
  • İzlanda’da partneri tarafından şiddet gören kadınların yüzde 71’i partnerlerinin içki kullanımının saldırının temel nedeni olduğunu ileri sürmüş.

Tecavüz vakalarında da ülkeler bazında verilen örnekler, içkinin etkili olabileceğini gösterir nitelikte. Örneğin Britanya’da tecavüz nedeniyle hapiste yatan erkeklerin yüzde 58’i saldırıdan önce içtiklerini belirtmiş.

2005 yılında yayınlanan bu raporda, iddia konusu görselde yer alan istatistikleri andıran bazı örnekler göze çarpıyor. Şiddet olaylarının yüzde 50’sinin içki kaynaklı olduğu iddiası yukarıda yer verdiğimiz Norveç örneği ile, kadına şiddet olaylarının yüzde 70’inin içki kaynaklı olduğu iddiası yukarıda yer verdiğimiz İzlanda örneği ile, tecavüzlerin yüzde 50’sinin içki kaynaklı olduğu iddiası Britanya örneği ile örtüşüyor gibi görünüyor. Ancak tüm bu istatistikler eski,  ülkeler bazında ve birebir iddia konusu görselde belirtilen anlamlara gelmiyor. Ayrıca yapılan çalışmanın 30 ülkeyi kapsadığı gibi bir ibareye de rastlanmıyor.

Son olarak DSÖ’nün 2004 yılında yayınlanan “Global Status Report on Alcohol” (Alkol üzerine Küresel Durum Raporu), 2001 tarihli “Global Status Report: Alcohol and Young People” (Küresel Durum Raporu: Alkol ve Genç Bireyler) ve yine 2001’den “Global Status Report on Alcohol” (Alkol üzerine Küresel Durum Raporu) başlıklı çalışmaları bulunuyorsa da ilgili raporlarda iddia konusu istatistiklere işaret eder nitelikte herhangi bir bulguya rastlanmıyor.

DSÖ dışında Avrupa Komisyonu’nun 2008 öncesinde konuyla bağlantılı bir çalışmasına rastlamak mümkün. Haziran 2006’da yayınlanan ve ”Alcohol in Europe: A public health perspective” (Avrupa’da Alkol: Halk Sağlığı Perspektifi) başlığını taşıyan bu çalışmada aşağıdaki tabloya yer verilmiş:

komisyon raporu

Seçili bazı suçlar ile içki arasındaki bağlantıya dair hazırlanan bu tabloda ilgili bağlantının ülkeden ülkeye değişime uğradığı net bir biçimde görülebiliyor. Ama daha da önemlisi tablonun altında yer alan cümle. Bu oranlara ulaşmak için yapılan çalışmalarda izlenen metodolojilerin birbirleriyle tutarlı olmadıkları, verilerin ülkeler arası karşılaştırmalar için kullanılması halinde bir hayli dikkatli olunması gerektiği vurgulanmış.

Tüm bu bulgular 2008 yılından bu yana aynı oranlarla fakat değişik metinler ve görsellerle paylaşılan söz konusu iddianın farklı kaynaklardan derlenerek üretilen çarpıtma bir tablodan ibaret olduğu izlenimini uyandırıyor. 

Dahası, kriminal vakalarda belirli bir olguyu “en etkili unsur” veya “sebep” olarak belirtirken dikkatli olmak gerek. İçkinin belli şiddet vakalarında değişen ölçülerde rolü olabilir. Öte yandan bireyleri şiddete başvurmaya yöneltenin bizatihi kendisinin içki olmayabileceğini aklımızın bir köşesinde tutmamız gerek. 

Kriminal vakalarda içki, bir ana “sebep” olmaktan ziyade, eylemi kolaylaştıran, katalize eden bir ara basamak gibi işlev görebiliyor. Toplumsal ve kültürel tutum, davranış ve beklentilerin yanı sıra içki ve şiddete dair yerleşik normlar bireylerin kendi değer yargıları ve deneyimleri ile birleşince şiddet bireyler için bir seçenek olabiliyor. Bu seçeneği ortadan kaldırmak içinse içki tüketimini sınırlamaktan çok daha fazlasına ihtiyaç var.

Not: Düzenli ve fazla miktarda içki içmek size ve çevrenizdekilere zarar verebilir.