Geleceğe Nefes kampanyasında dikilen tüm fidanların yüzde 90’ının kuruduğu iddiası

Geleceğe Nefes kampanyasında dikilen tüm fidanların yüzde 90’ının kuruduğu iddiası

Yanlış Yanlış
YANILTICI
YÖNÜ

Bulgular

İddia belli bir bölgede yapılan sayıma dayalı.

Dikilen fidanların yüzde 90'ının kurumuş olup olmadığının anlaşılması için geçmesi gereken süre henüz dolmadı.

Bu içerik 3 yıldan daha eski tarihlidir.

Geçtiğimiz yıl kamunun öncülük ettiği en geniş kapsamlı sivil faaliyetlerden biri, Geleceğe Nefes kampanyasıydı. Kampanya kapsamında tek bir günde 11 milyon fidan dikildiği söylenmiş, dikime Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi bizzat katılmışlardı. Ancak dikimin üzerinden henüz üç ay geçmişken bir iddia ortaya atıldı. Buna göre fidanların yüzde 90’ı yanlış mevsimde dikim yapılması ve bakımsızlıktan ötürü kurumuştu. Cumhuriyet gazetesi muhabiri Sena Yaşar’ın imzasını taşıyan haberde yer alan iddia, Tarım Orman-İş Sendikası Başkanı Şükrü Durmuş’un ifadelerine dayanıyordu. İddia sosyal medyada hızla yayıldı ve konuyla ilgili Teyit’e de birçok ihbar ulaştı

gelecege nefes iddia gorsel min

İddia doğru değil, çünkü belli bir bölgede yapılan sayıma dayalı. Dikilen fidanların yüzde 90’ının kurumuş olup olmadığının anlaşılması için geçmesi gereken süre henüz dolmadı. Bu nedenle ne sendikanın ne de Orman Genel Müdürlüğü’nün ileri sürdüğü oranlar gerçekçi gözüküyor. 

İddia belli bir alan ve belli ağaç türlerini kapsıyor 

İddia sahibi Tarım Orman İş Sendikası haberi takiben bir açıklama daha yaptı ve bazı rakamlar daha ileri sürdü. Sendika, tespitlerinin birkaç alanda ve ağaç türünde yapılan sayıma dayandığını belirtiyordu. Buna göre Orman Genel Müdürlüğü resmi kayıtlarına göre 2018 yılında 50 bin hektar alan ağaçlandırılırken, 2019 yılında "ödenek yetersizliği" gerekçe gösterilerek ağaçlandırma alanı 18 bin hektara indirilmiş, kampanya da alelacele bu açığı kapatmak için tertip edilmişti. 

Teyit bu argümanları soruşturmak üzere iddia sahibi Şükrü Durmuş’a ulaştı. Durmuş iddiasının Çanakkale özelinde arkasında durdu ve sayım yapılan yerlerden fotoğraflar paylaşabileceğini söyledi:

“Fidanların bir dikilme usulü ve zamanı vardır. Bunlar usulüne uygun ve zamanında dikilmedi. 11 Kasım öncesi kurak geçmişti. Normalde saha kontrol edilir, hazırlık yapılır, dikim sonra gelir. Kaz dağlarındaki maden arama faaliyetleri kamuoyunda yoğun tepkiye neden olmuştu biliyorsunuz. Ayrıca devlet anayasa ve yasalar gereği her yıl ağaçlandırma yapmak zorunda. Kesilen ve kuruyanların yerine yenisi dikiliyor. Zamanında dikilmeyen bu araçlar, bir saat içinde dikilmeye çalışıldı. Kampanya yapılsın ama böyle olmaz. Dikim için uygun zaman 15 Kasım - 15 Mart arasıdır; o da toprak iyice doymuşsa. Toprak taşlaşmışsa dikim yapılmaz. Çam tipi ağaçlar zaten kurudu. Yapraklı ağaçlarsa hala uyuyor. Örneğin Erzurum'da Haziranı bulur uyanmaları. Çanakkale’de 6 bin fidan dikildi; 200’ü tuttu. 5 bin 800’ü ölü.” 


Şükrü Durmuş verilerin genel gözleme değil, tek tek sayıma dayandığını da söyledi. Durmuş’un verdiği bilgilere göre Çanakkale’de sayılan ağaç türleri sedir, selvi ve kızılçamdı. Çünkü diğer ağaçların hayatta kalıp kalmadığını anlamak için erkendi. Değerlendirme de bölge ve bu ağaç türleri özelinde yapıldı. Durmuş ağaçların tutmalarının birçok farklı etkene bağlı olduğunu da vurgulayarak, bakanlık denetime gelmeden önce kurumuş fidanların yakılarak yok edildiğini de öne sürdü: “Fidanların yüzde 60 ve üzeri tutuyorsa başarılı olmuş olunuyor. Ama Düzce’de Guinness rekor denemesi için dikilen fidanların tamamı kurudu.”

Öncelikle basında çıkan haberler ve sosyal medyada paylaşılan içeriklerde, konunun bağlamından koparılarak aktarıldığını ifade etmek mümkün. Durmuş, kendisi de söylediği gibi, belli bir alandaki belli ağaç türleri için konuşmuş. Ancak haber başlıkları, bizi o gün dikilen 11 milyon fidanın yüzde 90’ının kuruduğunu düşünmeye yönlendiriyor.  

Anayasal bir gereklilik yerine getirildi 

Diğer iddialara teker teker baktığımızda ise şöyle bir tablo görüyoruz: Anayasanın 169. maddesi ile ve 6831 sayılı Orman Kanunu gereğince, ağaçlandırmanın kamunun yerine getirmesi gereken bir zorunlu bir görev olduğu doğru. Her iki metinde de bu ifadeler açık olarak yer alıyor. Yani ağaçlandırma, devletin zaten yerine getirmesi gereken bir görevin ifası.

gelecege nefes kanun min

Peki müdürlüğün geçen yılki rakamların gerisinde kalınca bu kampanyaya giriştiği bilgisi doğru mu? Müdürlüğün 2019-2023 yılları arasını kapsayan stratejik planında, sendikanın öne sürdüğüne benzer rakamlar var. Müdürlükçe hazırlanan planda yer alan hedeflerden biri de ormanları geliştirmek. Bu hedef kapsamında planda her yıl 47-48 bin hektar civarı ormanlık alan artırımı öngörülmüş

gelecege nefes plan min

Diğer yandan önceki yıl da 50 bin hektar dikim yapılmadığı, hedeflenen rakamların altında kalındığı görülüyor: Müdürlüğün yayınladığı son faaliyet raporuna göre, 2018 yılında ancak 16 bin hektarlık dikim yapılabilmiş.

faaliyet raporu min

2019 faaliyet raporu henüz yayınlanmadığından, 11 milyon ağaç dikiminin gerçekleştiği yıl hedefin gerisinde kalınıp kalınmadığını şu an için bilemiyoruz. Ancak yasal gereklilik açısından bir değerlendirme yapabiliriz. 

Dikim yanan alanların geri kazanılmasını amaçlıyordu 

11 milyon ağaç aşağı yukarı kaç hektara denk gelir? Bunun için öncelikle hangi tür ağaçların dikildiğine bakmamız gerekiyor. 11 Kasım günü hangi tür ağaçların dikildiğiyle ilgili, kampanyanın internet sitesinde bir bilgi yer almasa da, o dönem yapılan haberlerde standart bir liste görüyoruz: Ceviz, badem, zeytin, defne, ıhlamur, kestane, mavi yemiş, mahlep, alıç, iğde, zerdali, meşe, fıstık çamı, çam türleri, sedir, servi ve narenciye. Kampanya kapsamında Türkiye’de ilk kez sabun ağacı dikimi yapıldığı da haberlere yansımış

Orman Genel Müdürlüğü’nün nasıl dikim yapılacağını usule bağlayan açık bir mevzuatı var. Bunlardan Silvikültürel Uygulamaların Teknik Esasları’nın 105. sayfasında yer alan ağaç dikim mesafeleri şöyle:

dikim mesafeleri min

İnternette yaptığımız aramalarda da bu ağaçlar için 4-9 metre arasında bir dikim aralığı önerildiğini gördük. Tüm bu verileri dikkate alarak 11 Kasım günü dikilen 11 milyon ağaç ile ne kadarlık bir alanın ağaçlandırıldığını hesaplayabiliriz. 

Buna göre dikimi yapıldığını bildiğimiz ağaç türlerinin ortalama hektar başına dikim sayısı olarak takribi 1500 diyebiliriz. Bu varsayıma göre 7 bin 300 hektar kadar alanda ağaçlandırma yapılmış. Ağaç aralığını ortalama 6 metre aldığımızda da uzak olmayan bir rakam çıkıyor. Buna göre altışar metre aralıkla 11 milyon ağaç dikmek, 6 bin 600 hektar alanı ağaçlandırmak anlamına geliyor. Tarım ve Orman Genel Müdürlüğü daha önce kampanyanın amacının 2019 yılında yanan ormanların geri kazanılması olduğunu açıklamıştı. Türkiye’de yine Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre yıllık ortalama 6 bin hektar orman alanı zarar görüyor. Yani yapılan dikim, yıl içerisinde oluşan zararı giderecek şekilde ayarlanmıştı. 

Tolunay: “Bir tutma oranı vermek için yeterli veri yok” 

Sendikanın ağaçların yüzde 90’ının kuruduğuna dair Çanakkale özelindeki sayımla ulaştığı sonuca yanıt gecikmedi. Orman Genel Müdürlüğü verdiği yanıtta, tam aksi bir rakam öne sürdü: Dikilen ağaçların yüzde 95’i tutmuştu. Müdürlük, Twitter üzerinden iddianın merkezindeki Ayvacık’tan görseller de paylaştı. Sosyal medyada daha önce dikim yapılmış bölgelerden paylaşılmış farklı görüntüler de var. Peki hangi oran gerçeğe daha yakın? 

Ağaçların yaşayabilecekleri iklimler gibi, dikim ve bakım koşulları, hayatta kalmalarının ya da ölmelerinin ölçütleri de farklı olsa gerek. Teyit’in konuyla ilgili bilgi almak için üç farklı uzmana ulaştı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Doğanay Tolunay, sendikanın tek bir bölgede yaptığı sayımın geri kalan alanlara genellenemeyeceğini söyledi. Fidan kontrollerinin, yani hayatta kalıp kalmadıklarının, Nisan ayından sonra yapıldığını söyleyen Tolunay, kontrolün sonunda kuruyanlar varsa zorunlu “tamamlama” dikimi yapılacağı bilgisini verdi: “Tutanlar yüzde 60’ın üzerindeyse başarılı sayılır. Yüzde 80’in üzerindeyse tamamlama dikimi bile yapılmaz. Yeniden dikim yüzde 50’nin altındaysa yapılır. En önemlisi yaz kuraklığı, çünkü fidanın tutup tutmaması için kritik bir süreç.” Tolunay iddia konusu fotoğrafları da incelemiş. Tolunay’a göre bu fidanların ibreleri tamamen kurumuş olduğundan yeşillenmeleri imkansız. Diğer yandan bu Kasım ayında dikim yapılmasından kaynaklanmıyor olabilir çünkü bunun önünde bir engel yok:

“Topraklı fidanlar her zaman dikilebilir. Bu dikimin sembolik olması lazımdı, ama çok sayıda dikim oldu, bu da meseleyi tartışmaya açık hale getirdi. İkinci sorun da Türkiye’de fidanların dikimine dair zamana göre dikim uygunluk haritası olmaması. Tarım ürünleri için var. Ama fidan dikiminde böyle bir harita yok. Fidan dikimi için örneğin zeminin çok ıslak ya da kuru olmaması lazım. Çok fazla kıstas ve koşul var. Tek tek nereye, ne kadar fidan dikildi, kuralına uygun mu dikim yapıldı bilemiyoruz.” 

Türkiye’nin ormancılık birikimi yabana atılmamalı 

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden orman botaniği konusunda uzman Prof. Dr. İbrahim Turna da fidanların tutup tutmadığını anlamak için çok erken olduğu görüşünde: “Fidan iki mevsimi atlatınca büyümeye bakılır. İbre yapraklılar için büyüme, sıcaklık 10 dereceyi geçtikten sonra başlar. 11 Kasım büyüme dönemi değildi. Bu nedenle ekim için doğru zaman olduğunu söyleyebiliriz. Topraklı topraksız dikim, toprağın dikim öncesi hazırlanmış olması, derine ya da yüzeye yakın dikme gibi birçok etken kurumayı ve büyümeyi etkileyebilir. Bu nedenle dikim yapanların eğitimli olması gerek.” Türkiye’nin ormancılık birikiminin yabana atılmaması gerektiğine de dikkat çeken Turna, dikimleri yapan birimlerde mühendis, orman uzmanı ve teknik elemanlar bulunduğunu da ekledi ve yalapşap bir dikimin söz konusu olamayacağı fikrini dile getirdi. 

Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Sivilkültür Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Erol Kırdar ise fidanların kurumasında konumun önemine işaret etti. Kurumanın konuma bağlı olarak rüzgardan kaynaklanmış olabileceğini anımsatan Kırdar, bölgesel farklılıkların da dikkate alınması gerektiğini söyledi: “Örneğin büyüme Anadolu’nun iç kesimleri ile kıyı Akdeniz’de farklı zamanlarda durur. Fidanların kuruduğunu ise bu kadar kısa sürede söyleyemeyiz. Bunun için sonraki büyüme döneminin, yani Mart ve Nisan aylarının beklenmesi gerek.” Kuruma varsa da sebebinin mevsimden ziyade yanlış dikim olmuş olabileceğini belirten Kırdar, topraklı fidanların her zaman dikilebileceğini ifade etti. Kırdar Cumhuriyet’in haberinde görülen fidanların gerçekten kurumuş gözüktüğünü, ancak tek yerde birkaç türe bakarak genelleme yapılamayacağını da söyledi. 

Yani uzmanların üzerinde uzlaştıkları noktalara bakarak şu sonuca varılabilir: Dikimin başarısını ölçmek için henüz erken, elde yeterli veri yok, başarı çok fazla faktöre bağlı ve coğrafyalar arasındaki fark da bunlardan biri. Bu durumda ne sendikanın, ne de müdürlüğün öne sürdüğü rakamlar doğru denebilir.  

Ağaç tutma oranı nasıl hesaplanıyor? 

Orman Genel Müdürlüğü’nün Ağaçlandırma Tamimi’ne göre, hem elle hem makineyle dikim için her ay izlenmesi gereken farklı kurallar var. Bu kurallara göre Kasım ayında dikim yapılmasına engel bir durum yok. 

Her bir ağaç türünün dikim aralıkları, hektar başına ağaç miktarı gibi verilerin de görülebileceği tamim, dikimin başarısının nasıl ölçümleneceğini de düzenliyor. Tamimin 10 numaralı ekinde, tutanağın nasıl tutulacağının yanı sıra, normal gelişme gösteren fidanların sayısı alandaki fidan sayısına bölünerek elde edilecek dikim başarısı yüzdesi de belirtilmiş. 

a= Normal gelişme gösteren fidanların toplamı 
b=Bulunması gereken 50 fidanın ölçüm yapılan nokta adedinin çarpımıyla bulunan sayı 

Başarı yüzdesi =
a1 + a2 + a3 + ...
------------------------- = % ...
b

Sonuç olarak, iddia yanlış. Orman-İş Sendikası’nın tek bir bölgede belli türler için yaptığı bir sayım, Türkiye genelinde dikilen 11 milyon fidanın kuruduğu tespit edilmiş gibi yansıtılmış. Konuyla ilgili uzmanlar, bunu belirlemek için çok erken olduğunda mutabık. İddia yanlış bilginin en yaygın yedi türünden çarpıtmaya örnek.