Sosyal medyada paylaşılan bir gönderiye göre, Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus silahlı terör örgütü Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) yöneticisi idi. İddiaya Tedros Adhanom’u gösteren bir afiş de eşlik ediyordu.
Görsel üzerinde oynanmış
İddiada yer alan yeşil arka fonlu ekran görüntüsünü tersine aratınca karşımıza Mao Zedong zamanına ait bir asker posteri çıkıyor. Yani Tedros Adhanom’un üniformayla bir elinde bıçak, diğerinde DSÖ kitabı tuttuğu poster, 1966 tarihli Mao Zedong zamanından bir asker posterinin manipüle edilmiş hali.
Mao zamanından kalan postere Tedros Adhanom’un yüzünün yerleştirildiği görsel, Trump’ın DSÖ’yü eleştirdiği mektuba ithafen ilk olarak 19 Mayıs 2020 tarihinde Twitter’da paylaşılmış. Trump paylaştığı mektupta DSÖ’nün virüsün insandan insana yayıldığını bilmesine rağmen, gerekli bilgilendirmeyi hemen yapmamasıyla eleştirmişti.
Etiyopya ordu komutanının iddiası ve Tedros’un cevabı
İddiada paylaşılan diğer ekran görüntüsünü aradığımızda ise Tedros Adhanom’un Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmaların görüntüleri çıkıyor. Ekran görüntüsünün başlığını internete yazdığımızda ise yazının aslına ulaşıyoruz.
Türkçe çevirisi de olan Voltairenet.org adlı site Tedros Adhanom Ghebreyesus’un Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’nin lideri olduğunu iddia ediyor. İddiada Etiyopya ordu komutanı Berhanu’nun Tedros’un isyancıları silahlandırdığına yönelik iddiası dışında bir referans veya kaynak bulunmuyor. Sitenin kurucusu Thierry Meyssan, Fransız bir gazeteci ve “9/11: The Big Lie” adlı kitabın yazarı. Kitapta 11 Eylül saldırılarının Amerikan emperyalizminin genişlemesi için bile isteye tasarlandığı komplo teorisi savunuluyor.
Peki iddianın arka planında neler var? Kasım 2020’de Etiyopya federal polisi bazısı emekliye ayrılmış 76 ordu subayı için tutuklama emri çıkardı. Aynı zamanda Etiyopya parlamentosu da içlerinde eski Tigray bölge başkanı Debretsion Gebremichael’ın da bulunduğu 39 üyenin dokunulmazlığını kaldırdı. Tigray’da Kasım ayından bu yana TPLF ile ENDF (Etiyopya Ulusal Savunma Kuvvetleri) arasındaki çatışmalar nedeniyle yüzlerce insan yaşamını kaybetti.
Aynı ay Etiyopya Ordu Komutanı, Tedros Adhanom Ghebreyesus’u TPLF üyesi olmak, diplomatik olarak desteklemek ve silahlanmasına yardımcı olmakla suçlamış, lakin herhangi bir kanıt sunmamıştı.
Tedros Adhanom Ghebreyesus ise iddialara karşılık Twitter hesabı üzerinden bir bildiri paylaştı. Bildirisinde yuvası Etiyopya için sağlık ve insanlık açısından büyük üzüntü duyduğunu ve barış dışında bir taraf tutmadığını açıkladı.
Etiyopya’nın Tigray yöresinden olan Tedros Adhanom, daha önce TPLF liderliğindeki bir hükümet koalisyonunda Sağlık Bakanı (2005-2012) ve Dışişleri Bakanı (2012-2016) olarak görev yapmıştı. Tedros Adhanom DSÖ’nün önde gelen adaylarından biriyken, Etiyopya Sağlık Bakanı olduğu sırada çıkan üç kolera salgınını örtbas etmekle suçlanmış, Tedros ise iddialara “son dakika karalama kampanyası” cevabını vermişti.
2018 yılında Abiy Ahmed başbakan olana kadar Etiyopya’nın askeri ve siyasi kararlarına TPLF hakimdi. ABD, TPLF’yi 1991 yılına kadar üçüncü kademe terörist organizasyonlardan biri olarak görüyordu, fakat artık o listede bulunmuyor. 4 Kasım’da Etiyopya Merkez Hükümeti TPLF’yi silah çalma amacıyla askeri üsse saldırmak ile suçlamış TPLF ise inkar etmişti.
Aramalarda karşımıza Tedros Adhanom Ghebreyesus hakkında bir soruşturma veya dava haberi çıkmıyor.
Abebe Gellaw’ın Tedros ve TPLF hakkındaki iddiası
Fox News’un haberinde yer verdiği gazeteci Abebe Gellaw, Tedros’un bir zamanlar TPLF’deki üç büyükten biri olduğunu iddia ediyor. Gellaw, Ethiopian Registrar adlı internet sitesindeki yazısında Adhanom’un TPLF döneminde diktatör Meles Zenewi ile yakın ilişkileri sayesinde Sağlık ve Dışişleri Bakanı olduğunu öne sürüyor. Ancak yazıda iddialar hakkında herhangi bir kanıt bulunmuyor.
Teyit'in ulaştığı bölge hakkında uzman teyitçi Eric Mugendi de, iddiaların büyük ihtimalle TPLF'ye muhalif Etiyopyalı diaspora tarafından yayıldığını, ancak herhangi bir somut kanıta dayanmadığını, Tedros'un bölgede muteber bir isim olduğunu, ancak bu muhalif grupların DSÖ başkanlığına aday gösterilmesine de karşı çıktığını söyledi.
Afrika'da bir asırdan uzun süre devam eden dekolonizasyon sürecinin başlıca aktörleri, sonradan iktidara gelecek olan silahlı direniş örgütleriydi. Sonraları meşruiyet kazandılar. Birçoğu antidemokratik uygulamalar ve diktatörlükle eleştirilse de, illegal yapılar değiller. Güney Afrika'da 1994 yılından bu yana iktidarda bulunan ANC de, apartheid döneminde silahlı bir direniş örgütüydü.