Depremden korunmak için yaşam üçgeni kurmanın doğru olduğu iddiası

Depremden korunmak için yaşam üçgeni kurmanın doğru olduğu iddiası

Yanlış Yanlış

Bulgular

Yaşam üçgeninin hayatta kalma ihtimalini güçlendirdiği kanıtlanmamış bir teoriye dayanıyor.

Yaşam üçgeni, Doug Kapp’ın bir teorisi ancak bu teoriye referans veren başka bir bilim insanı ya da bilimsel veri yok. 

Uluslararası standartlara göre kabul gören yaklaşımın “Çök, tutun, kapan”. 

Yıkılan ya da yıkılması muhtemel olan bir binada oluşan üçgenler de tamamen tesadüfe göre oluşuyor. Binanların nasıl yıkılacağını bilmiyoruz.

Yaşam üçgeni teorisine göre bina pankek gibi dümdüz yıkılmalı. Ama bu öngörülebilir değil, her bina farklı şekilde yıkılabilir.

Teyit’e konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Mikdat Kadıoğlu’na göre  Bina ve zemin kontrolünden emin olduktan sonra alınabilecek en önemli tedbir, eşyaların sabitlenmesi.

Çünkü yaşam üçgeni oluşturulsa bile, eşyalar kaygan olduğu sürece sarsıntı sırasında yer değiştirebilir ve savrulabilir.

1999 depreminde ölümlerin yüzde 3’ünün nedeni sabit olmayan eşyalardan kaynaklandı. Önce zemin ve bina kontrol edilmeli, sonra eşyalar sabitlenmeli.

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

AKUT ve Teyit işbirliğinde hazırlanan bu analizin ortaya çıkışında her iki kurumun da karşılaştığı yanlış bilgi ya da sorulardan yararlanılmıştır.

30 Ekim tarihinde meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki İzmir depremiyle birlikte, olası bir yaralanma ve can kaybı riskini azaltmak için “yaşam üçgeni” ile “çök, kapan, tutun” uygulamaları yeniden gündeme geldi. Enkazdan çıkarılanlar “yaşam üçgeni” sayesinde kurtulduklarını söyledi; yanı sıra bazı kamu kurumları da bu yöntemin faydaları hakkında beyan vermeye devam etti. 

Bu teori, geçmiş yıllarda e-posta ağları aracılığı ile yayıldı; bugünse sosyal medyada gündemde kalmayı sürdürüyor. 

yasamucgeniiddia

Yaşam üçgeni kanıtlanmamış bir teoriye dayalı 

Türkiye’de her depremden sonra haber bültenleri ve sosyal medya platformlarında konuşulan yaşam üçgeninin kişiyi koruduğu iddiasının temelinde, aslında bir şehir efsanesi yatıyor. Douglas Kapp isimli bir arama kurtarma uzmanı tarafından yazıldığı iddiasıyla yıllar önce viral hale gelen bir e-posta metniyle kişiden kişiye yayılan yaşam üçgeni teorisi, bir binanın yıkılmasıyla içindeki ağır eşyaların, çöken blokları tutacak olması varsayımına dayalı. Buna göre kişiler de evdeki büyük eşyaların yanında çömelirse, oluşacak boşluk sayesinde kurtulma ihtimali artacaktır. Büyük ve geniş bir eşyanın yanına sığınmayı öğütleyen yaşam üçgeni teorisine göre, kişilerin içinde sıkıştığı üçgenlerin büyüklüğü nesnelerin büyüklüğüne bağlı olarak değişecektir. 

Ancak bu teori her şeyden önce, bütün bina katlarının bir pankek gibi yıkılacağını varsayıyor. Oysa binalar tek bir biçimde yıkılmak zorunda değiller. Dahası bu teori bilimsel olarak kanıtlanmış da değil. 

Doug Kapp şahsi internet sitesinde kendini dünyanın en iyi arama kurtarmacısı ve yaşam üçgeni teorisinin de mucidi olarak tanımlıyor. Ancak bu teoriye referans veren başka biri yok. 

Viral postanın mağdurları aranıyor 

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Afet Hazırlık Eğitim Programı’nda araştırmacı olan Marla Petal tarafından hazırlanan bir çalışma, Kapp’ın teorisinin bir şehir efsanesine dayandığını belirtiyor. Petal “Meslektaşlarım arasında Kapp’tan uzak durmayan kimse yokdiyor. Petal’in çalışması, deprem araştırmaları yayınlayan earthquakecountry.org isimli sitede de yayınlanmış. 

Aynı organizasyon yaşam üçgeni iddiasının bir e-posta ile yayılması nedeniyle, sitesinde “eğer tarafınıza yaşam üçgeni ile ilgili bir mail ulaştıysa bize haber verin” diye bir uyarı paylaşmış.

yasamucgeni2

Evrim Ağacı da bu teoriyi ortaya atan Doug Kapp’ın bir sahtekar olduğu uyarısında bulunuyor ve uluslararası standartlara göre kabul gören yaklaşımın “Çök, tutun, kapan” olduğunu açıklıyor. Şehir efsanesini 2014 yılında doğrulama platformu Snopes da incelemiş ve yanlış da doğru da olamayacağı yani “Karma” olduğu sonucuna varmıştı

“Yıkılacak bina için bu önlemler alınamaz, bina yıkılmamalıdır”

Peki “yaşam üçgeni” bir uydurmaca ise, böyle bir anda ne yapmak gerek? Teyit‘e konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Mikdat Kadıoğlu’na göre “Her iki yöntem de yıkılmayacağı düşünülen binalar için alınabilecek önlemler. Zira yıkılan ya da yıkılması muhtemel olan bir binada oluşan üçgenler de tamamen tesadüfe göre oluşur. “Çürük, yerle bir olmuş bir binadan çıkmaya dair bir yöntem yoktur, o yüzden öncelikle güvenli bina, güvenli zemini konuşmamız gerekiyor. Yaşam üçgeni formülü bir uydurmaya dayanır. Bir formül önermek için bunun istatistiki bir karşılığının olması gerekir. Yaşam üçgeni dediğimiz şey ise tamamen tesadüfi. Enkazda bulunan kişi oraya savrularak gelmiştir ve canlı çıkması mucizedir. Yaşam üçgeni denemesinde de, çök, kapan, tutun yönteminde de amaç, hedef küçültmektir ve depremde evde yapabileceğimiz yegane şey budur. Çamaşır makinesi, buzdolabı altına girmek sizi korumaz çünkü bunlar kaygan zeminde duran unsurlardır. Bina ve zemin kontrolünden emin olduktan sonra alınabilecek en önemli tedbir, eşyaların sabitlenmesi olmalıdır” diyor. 

1999 depreminde ölümlerin yüzde 3’ünün nedeni sabit olmayan eşyalar

Boğaziçi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı’ndan Bilgen Özbay da zemin yapısı ve bina dayanıklılığı gibi unsurların ardından kontrol edilebilecek en önemli unsurun yapısal olmayan tehlikelerin azaltılması olduğunu belirtiyor. AFAD tarafından yayınlanan “Yapısal olmayan riskler” isimli çalışmada, 1999 Marmara Depremi’nden sonra, yaşamaya devam eden insanların yaşadığı maddi kayıpların yüzde 30’unun, yaralanmaların yüzde 50’sinin, ölümlerin yüzde 3’ünün yapısal olmayan elemanlardan kaynaklandığı belirtiliyor (Sayfa 5). Bu da sarsıntı anında yeri değişebilecek olan, büyük, yaralayıcı tüm eşyaların sabitlenmesi anlamına geliyor. 

“Amaç, hedef küçültmek olmalı”

30 Ekim İzmir Depremi’nde 18 ekip ve 268 gönüllüsü ile arama kurtarma çalışmalarına katılan AKUT’tan seminer birim sorumlusu Harun Öngören ise yaşam üçgeni ismini 20 yıldır düzeltmeye çalıştıklarını, yanlış yerleşmiş bir kavram olduğunu söylüyor. Öngören “Bu isme yaşam boşluğu alanı demeliyiz. Bu yanlış kavram nedeniyle yaşam üçgeninin kurulabilir bir şey olduğu düşünülüyor, ama bu tesadüfen oluşan bir şey. ‘Çök, kapan, tutun’ ya da ‘Yat korun, tutun’ formülüyle hedefi küçültmelisiniz. İnsanlar bize öncelikle bu formülle kurtulup kurtulmayacaklarını soruyor, ama bundan öncesi binanın yapı yönetmeliğine uygun olup olmadığı, eşyalarınızı sabitleyip sabitlemediğiniz. Afet öncesinde bunları kontrol etmişseniz hayatta kalma ihtimalinizi güçlendirirsiniz. 

Efsane kurumlar arasında da yaygın 

Bazı uluslararası kaynaklar da yaşam üçgeninin ilk seçenek olmadığını belirtiyor. Fakat AFAD da deprem sırasında alınabilecek önlemler arasında, yaşam üçgeni oluşturulması, güvenli bir yerde çökülmesi, baş ve enseyi koruyacak şekilde kapanmak, düşmemek için de sabit bir yere tutunmak öneriliyor. 

Yayınlanmış bir TBMM kitapçığında da deprem sırasında ve öncesinde yapılması gerekenler arasında yaşam üçgeni formülü sayılıyor. Fakat uzman görüşlerine göre “çök, kapan, tutun”, evle ilgili yapısal sorunların çözümünden sonra kişinin alabileceği ilk önlem olmalı.

Güncelleme: 17/08/2021

AKUT ile işbirliği notu eklenmiştir.

Güncelleme: 10/02/2023

Analizin bulguları güncellendi.