Çocuk felci aşısının çocuk felcine neden olduğu iddiası

Çocuk felci aşısının çocuk felcine neden olduğu iddiası

Yanlış Yanlış
YANILTICI
YÖNÜ

Bulgular

Aşı kaynaklı çocuk felci vakalarının ortaya çıkması toplumun ne kadar aşılandığı ve bağışıklık kazandığıyla bağlantılı. Aşının ortaya çıkardığı olumsuz bir sonuç değil.

Üçüncü dünya ülkelerinde de bu vakalara rastlanması aşılanma kapsamının dar olmasından kaynaklanıyor.

Çocuk felci aşısının kansere neden olduğuna da kanıt yok.

SV40 virüsü 1953-1963 yılları arasında üretilen çocuk felci aşısının yapımında kullanılan maymun böbrek hücrelerinden aşıya geçmişti. Ancak o dönemde yürütülen çalışmalarda da aşının kanser riskini artırdığına rastlanmadığı belirtilmişti.

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

Aşılar halen hastalıkları önlemede en güvenilir yol. Ancak aşı karşıtları hiçbir bilimsel dayanağı olmadan aşılara dair iddialarını gündeme getirmeye devam ediyor. Bu iddialar Covid-19 aşısının uygulanmaya devam ettiği şu günlerde de aşılara güvensizliği artırıyor. Aşılara dair temel bilgi eksikliği de bu iddialara inanmayı kolaylaştırıyor.

Sosyal medyada paylaşılan aşı karşıtlığıyla bilinen Raymond Francis’in çocuk felci aşılarına yönelik iddialarının yer aldığı bir video da bunlardan biri. Videoda Francis, çocuk felci aşılarının çocuk felcine ve kansere neden olduğunu iddia ediyor. Özellikle üçüncü dünya ülkelerinde ağızdan damlatılan çocuk felci aşısının, canlı virüsten yapıldığı için çocuk felci riskini artırdığını ve doğal polio virüsünden daha tehlikeli olduğunu ileri sürüyor. 

Francis 2002 yılındaki araştırmada da 55 bin kanser vakasının yarıya yakının çocuk felci aşısı nedeniyle kansere yakalandığını iddia ediyor. İnsanlarda daha önce tespit edilmeyen ve kansere neden olan SV40 adlı virüsün çocuk felci aşısı olanlarda tespit edildiğini öne sürüyor. 

cocukfelciasilariylailgiliiddiagorsel

Vakalar toplumun ne kadarının aşılandığıyla ilgili

Tedavisi olmayan en tehlikeli hastalıklardan biri olan çocuk felci sadece aşılar yoluyla önlenebiliyor. Bu hastalık genelde 15 yaşın altındaki çocukları etkiliyor. Sinir sistemini istila eden virüs, çocuklarda tamamen felce neden olabiliyor. Bu nedenle oral çocuk felci aşısı çocukları ömür boyu sürecek felce karşı korumada son derece önemli. Milyonlarca çocuk kitlesel aşılama kampanyalarıyla bu hastalıktan korundu. Nitekim rakamlar bu aşının gösterdiği başarıyı da doğruluyor: 1988 yılından bu yana aşılamayla hastalıkta yüzde 99 azalma gözlemlendi. Dünya Sağlık Örgütü, çocuk felci aşısı sayesinde 2000 yılında bu yana 13 milyon insanın hastalanmasının önlendiğini söylüyor.

Çocuk felci aşıları zayıflatılmış poliovirüsün bağırsaklarda çoğalarak antikor geliştirmesi yoluyla çalışıyor. Çocuk felci aşı kaynaklı olarak da ortaya çıkabiliyor. Bu durum aşıdan türeyen poliovirüsün solunum damlacıkları ya da dışkı yoluyla aşılanmamış kişilere yayılması sonucu ortaya çıkıyor. Yayılan bu virüs dolaşımdayken mutasyona uğrayıp çocuk felcine neden olabiliyor. Ancak çok nadir görülen bu durum sanıldığının aksine aşı kaynaklı bir soruna işaret etmiyor. Bu durumun ortaya çıkmasının nedeni nüfustaki aşılama oranlarıyla bağlantılı. Yani bir toplumda aşılama kapsamı düşükse aşıdan türeyen poliovirüs genetik mutasyona uğrayarak tehlikeye yol açabiliyor. Dolayısıyla bir toplumun ne kadarının aşılandığı ve bağışıklık geliştirdiği önemli bir faktör. 

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) aşı kaynaklı poliovirüslere karşı da aşının koruduğunun altını çiziyor. Aşı her iki virüse karşı koruyucu. Ayrıca aşı kaynaklı poliovirüs ile vahşi tip poliovirüsün neden olduğu çocuk felci arasında herhangi bir klinik fark bulunmuyor. Yani iddia edildiği gibi aşı kaynaklı virüs daha tehlikeli değil.

oralcocukfelciasisiagizdanaliniyor

Oral çocuk felci aşısı ağızdan alınıyor.

Üçüncü dünya ülkelerinde aşı kaynaklı vakalara dair iddialar

Aşı kaynaklı çocuk felci vakasına ilk olarak 20 yıl önce aşılama oranının düşük olduğu Dominik Cumhuriyeti ve Haiti’de rastlanmış. 

Hindistan, Afganistan, Pakistan ve Afrika ülkelerinde de aşıya bağlı çocuk felci salgınlarının olduğu iddiaları da zaman zaman paylaşılıyor. Bu iddiaların da yanıltıcı bir yönü var. 2021 itibariyle Afganistan, Pakistan ve Afrika ülkelerinde görülen vakaların aşıdaki tip 2 virüsünün mutasyona uğraması nedeniyle meydana geldiği belirtiliyor. Ancak bunların çözümü de yine aşılanmak. Kaldı ki bir toplumda aşı kaynaklı çocuk felci vakaları artarsa ve olası bir salgına neden olursa, aşılama geçici bir süreliğine durdurulabiliyor. 

DSÖ uzmanı Oliver Rosenbauer Afrika’daki aşı kaynaklı vakalarla ilgili bu durumun düşük aşılama kapsamının faktörü olduğunu, aşının bir yan etkisi olmadığının altını çizmişti. 

Bunların yanı sıra DSÖ aşı kaynaklı çocuk felci salgınlarını ortadan kaldırmak için 13 Kasım 2020’de yeni bir çocuk felci aşısına acil kullanım onayı da verdi. Yeni geliştirilen  poliovirüs tip 2 oral aşısında amaçlanan virüsün hastalık yapıcı bir şekilde mutasyonunun önüne geçmek. Yani araştırmacılar virüs genomunu değiştirerek virüsün hastalık yapıcı özelliğini engellemeyi amaçlıyor. Aşıya dair yürütülen çalışmalarda da aşının güvenli olduğu ve orijinal aşıya benzer bir bağışıklık cevabı oluşturduğu ortaya kondu. Aşı kaynaklı çocuk felci her ne kadar çocuk felcini tamamen ortadan kaldırmak için engel olsa da, yeni oral polio aşısı bir ışık kaynağı olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla bilim dünyası bu olumsuzluğu da ortadan kaldırmak için çalışıyor.

Çocuk felci aşısının kansere neden olduğuna kanıt yok

Raymond Francis’in bahsettiği SV40 virüsü 1953-1963 yılları arasında üretilen çocuk felci aşısının yapımında kullanılan maymun böbrek hücrelerinden geçmişti. Ancak o dönem SV40 virüsüne maruz kalan vakaya da rastlanmadığı aktarılmış

Çalışmalar o yıllarda SV40 virüsü ile kontamine olan çocuk felci aşılarının kansere yol açtığına kanıt olmadığını gösteriyor. 2002 yılındaki araştırmada da iddia edilenin aksine “SV40 virüsünün bulaştığı çocuk felci aşısının kansere yol açtığına yeterli kanıt olmadığı” vurgulanıyor. Birçok bilimsel çalışma da 1950-1960’larda çocuk felci aşısı alanlarda kanser riskinde artış olmadığı söyleniyor.

Öte yandan 1960’dan bu yana bilim insanları SV40 virüsü ile kanser arasındaki ilişkiyi de araştırıyor. Virüsün kemirgenlerde kansere neden olduğu laboratuvar ortamında kanıtlanmıştı. Ancak insanlarda kansere yol açtığı belirsizliğini koruyor. 1963 yılından bu yana da çocuk felci aşılarında SV40 virüsüne rastlanmıyor.