Köşe yazarı Hilal Kaplan, geçtiğimiz günlerde Covid-19’a yakalandığını duyurdu. Hastalığı süresince öğrendiği bilgileri anlattığı YouTube videosunda, koku alma duyusunun daha hızlı geri gelmesi için burnuna organik tereyağı sürdüğünü söyledi. Kaplan’ın önerdiği yordam, sosyal medyada da tartışma, zaman zaman da alay konusu haline geldi.
Tavsiye Ayşegül Çoruhlu’ya ait
Sosyal medyada tartışmaların alevlenmesi ile birlikte Hilal Kaplan, tıbbi bir tavsiye vermediğini, önerinin Doktor Ayşegül Çoruhlu’ya ait olduğunu söyledi.
Ayşegül Çoruhlu, fıstık ezmesi ile Covid-19 koku testi gibi hiçbir bilimsel dayanağı olmayan çeşitli yanıltıcı bilgileri de savunan bir hekim. Şu anda sağlıklı yaşam ya da hücresel olarak iyi olma hali olarak da bilinen “cellbeing” üzerine çalışıyor. Çoruhlu’nun şahsi internet sitesinden, kulak burun boğaz ya da enfeksiyon hastalıkları üzerine bir çalışması olmadığını görüyoruz. Oysa böyle bir tavsiye, ancak bu alanda uzmanlığı olanlarca verilebilirdi.
Çoruhlu, Türkiye’de Covid-19 salgını başladığı ilk zamanlardan beri tereyağında bulunan buritat yağ asidi nedeniyle burna tereyağı sürmenin epiteli yenilediğini ve iltihap azaldıkça koku duyusunun daha çabuk geri geldiğini iddia ediyor.
Epitel, eklem yüzlerin dışındaki bütün vücut yüzey ve boşluklarını kaplayan bir yapı. Epitelin, vücudun belli yüzeylerini dış etkenlerden koruma ve örtme işlevi var. Örneğin deri, epitel bir yapı. Yani kısacası, Çoruhlu’nun kurduğu mantık şu: Tereyağındaki buritat, mukozanın yenilenmesine yardımcı oluyor ve böylece koku hücreleri yenilerek geri geliyor.
Teyit, iddiayla ilgili daha fazla bilgi almak için Ayşegül Çoruhlu’ya mesaj attı, ancak henüz yanıt alamadı.
Makaleler Covid-19 ile ilgili değil
Ayşegül Çoruhlu, burna tereyağı sürmenin sadece Covid-19 için değil, her türlü üst solunum enfeksiyonu tedavisinde işe yarar bir yöntem olduğunu dile getiriyor ve Twitter’da bu iddiasına kanıt olarak üç makale sunuyor. Makalelerin biri 2009, biri 2015, diğeri ise 2019’da yayınlanmış. Yani hiçbiri Covid-19 salgınıyla ilgili değil. SARS-CoV-2’nin yol açtığı Covid-19’un kendine has özellikleri olduğu göz önünde bulundurulduğunda, genel geçer tavsiyeler verilirken dikkatli olmak gerekiyor.
Dahası bu makalelerden hiçbiri, burna tereyağı sürmek gibi bir uygulamanın olası etkilerinden bahsetmiyor. 2009 tarihli makalenin sadece 16 kişi ile yürütüldüğünü de unutmamak gerek.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre tat ve koku kaybı, Covid-19’un yaygın semptomları arasında. Hatta Mayıs ayında yayınlanan bir araştırma, Covid-19 teşhisi ile hastanede yatan hastaların yüzde 34 ila yüzde 98'inin koku ve tat kaybı yaşadığını gösteriyor. Aslında sadece koronavirüs hastalarında değil, üst solunum yolu enfeksiyonu olan bazı kişilerde de sıklıkla kokunun, koku sinirlerine ulaşmasını engelleyebilecek tıkanıklık ya da akıntı gözlemleniyor.
Koku duyusunun geri gelmesi için dışarıdan müdahale gerekmiyor
Covid-19 salgını halen yeni; hastalık esnasında koku kaybının neden meydana geldiği de tam olarak bilinmiyor. Eldeki bilgiler ile koku kaybının, burundaki iltihaplanma ile ilgili olabileceği söylenebilir. Kulak burun boğaz cerrahı Simon Gane de, koku kaybının mukozada meydana gelen hücre ölümüyle ilgisi olmadığını ifade ediyor. Kaybın sebebinin daha ziyade, burundaki epitel hücrelerin şişmesiyle, sinir hücrelerine baskı yapması olduğu belirtiliyor. Duyunun geri gelmesi için ise, bu baskının ortadan kalkması yani burundaki enfeksiyonun geçmesi gerek. Dr. Eric Holbrook da, koku duyusunu geri getirebilecek bir ilaç ya da yöntem olmadığını söylüyor.
Teyit, konuyla ilgili detaylı bilgi almak için kulak burun boğaz uzmanı Ahmet Bozkurt’a ulaştı. Ahmet Bozkurt da, hastalık süresinde gelişen enfeksiyon nedeniyle meydana gelen ödemin geçici koku kaybına sebep olabileceğini belirtti. Bu durumda blokaj ortadan kalktığında koku duyusu, dışarıdan bir müdahaleye gerek olmadan kendiliğinden geri kazanılıyor. Ancak diğer bir ihtimal ise, beyinde bulunan koku merkezinin hasar görmesi. Böyle bir durumda koku duyusu geri gelmeyebilir. Burna tereyağı sürmek, bu senaryoda da işe yaramayacaktır.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’nden (KLİMİK) Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Serap Şimşek Yavuz, burna tereyağı sürmek gibi bir bilimsel yöntem olmadığını belirtti.
Yani Ayşegül Çoruhlu’nun ifade ettiği gibi koku duyusunun geri gelmesi için epitel hücrenin yenilenmesi gerekmiyor. Bu yüzden de hiçbir kulak burun boğaz uzmanı, burna dışarıdan bir müdahale yapılmasını önermiyor.
Koku duyusunun geri gelme süresi kişiden kişide değişiyor
Hilal Kaplan, tartışma konusu olan videoda koku duyusunun geri gelme süresinin bir ay olduğunu söylüyor ancak bu da standart bir süre değil. Hastaların çoğunda, koku duyusu iyileşmeyle birlikte yedi ile 10 gün arasında geri kazanılıyor. İtalya'da 202 hasta ile yürütülen bir çalışma, hastaların yüzde 49'unun koku veya tat alma duyularını tamamen geri kazandığını, yüzde 40'ında da iyileşme görüldüğünü bildirdi. Yüzde 10’da ise o tarih itibariyle iyileşme görülmemiş.
Harvard Üniversitesi’nden Leo Newhouse, koku alma nöronlarının hastalıktan sonra büyük oranda yenilenebildiğini belirtiyor. Ancak herkes Covid-19 öncesi seviyeye geri dönemiyor. Koku duyusu genellikle yaşa bağlı olarak azaldığından, iyileşme yaşı yüksek kişilerde daha uzun sürebilir.
Koku ve tat kaybının geri kazanılması için ekstra bir şey yapılmasına gerek yok. Uzun vadede koku ve tat kaybıyla ilgili çalışmalar henüz çok net değil. Bu yüzden eğer hastalık atlatıldıktan uzun süre sonra dahi koku ve tat duyusu geri gelmiyorsa, bilimsel ve sağlıklı tedavi yöntemleri için kulak burun boğaz uzmanına danışmakta fayda var.
Doğal olan her şey iyi olmayabilir
Doğallık saftası olarak da bilinen, her şeyin doğalının daha iyi olduğuna dair giderek artan popüler algı maalesef doğru değil. Bu safsata çerçevesinde bir şeyin “doğal” olmasının, otomatik olarak o şeyin “iyi” olması anlamına geldiği düşünülebilir. Benzer şekilde, bir şey “doğal” değilse, “kötü” olması gerektiğine inanılır. Ancak bu noktada kullanılan maddenin miktarı, nasıl alındığı ve kişiye özel yan etkileri olup olmadığı her zaman ayrı bir sorgulama konusu olmalı. Bunun için “doğal olan her şey iyidir” mantığıyla yaklaşmak ve besin maddelerini sırf doğal oldukları gerekçesiyle bilinçsizce kullanmamak gerekiyor.
Nitekim Ahmet Bozkurt, burna doğrudan tereyağı sürmenin bazı riskleri olabileceğini de belirtti. Tereyağı bir süt ürünü olduğu için, mukozaya teması halinde bakteriyel enfeksiyona neden olabilir. Yani bu yöntem bilimsel olmadığı gibi, olumsuz sonuçlar da doğurabilir.
Terayağını burna sürmek gibi benzer şekilde shea (karite) yağı kullanmanın Covid-19’a karşı koruduğu iddia edilmişti ve doğru olmadığı ortaya konmuştu.
Katkı sunanlar: EMSA (European Medical Student Association) Halk Sağlığı Direktörü Bilge Karakaya.