Britanya bilim kurulunun Covid-19 üzerinden korku politikası güdüldüğünü itiraf ettiği iddiası

Britanya bilim kurulunun Covid-19 üzerinden korku politikası güdüldüğünü itiraf ettiği iddiası

Yanlış Yanlış
YANILTICI
YÖNÜ

Bulgular

Bu açıklamayı yapan, ülkenin bilim kurulu değil, bilim kuruluna tavsiye veren bir kuruluş.

Bu kuruluş, bakanlara Covid-19 pandemisinin öneminin anlaşılması ve önlemlere uyulması için tehlike algısının artırılması gerektiği tavsiyesi vermiş.

Halkı olmayan bir hastalığa inandırmak söz konusu değil.

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

Geçtiğimiz günlerde Britanya’nın The Telegraph gazetesinde yayınlanan bir yazının ardından Türkiye’de, sosyal medya mecralarında, ülkedeki bilim kurulunun, insanları koronavirüse inandırmak için korku politikası uyguladığını kabul ettiği iddia edildi.

britanya bilim kurulu itiraf iddia kaynak

The Telegraph’ta yayınlanan yazıya göz atınca sosyal medyadaki bu paylaşımların yanlış yönlendirici olabileceği ihtimali ortaya çıkıyor. Öncelikle bu açıklamayı yapan bilim insanları, ülkenin bilim kurulu üyeleri değil, Britanya’nın ‘Independent Scientific Pandemic Insights Group on Behaviours’ (SPI-B) yani ‘Davranışlar Üzerine Bağımsız Bilimsel Pandemi İçgörüsü Grubu’ üyeleri. 

Bu grup davranış bilimciler, sağlık psikologları ve sosyal psikologlar, antropologlar, tarihçiler gibi akademisyenlerden oluşuyor. SPI-B, insanların, sağlık ve epidemiyoloji uzmanlarının tavsiye ettiği önlemlere uymasına yardımcı olmak için davranış bilimi uyarınca ülkenin ‘Scientific Advisory Group for Emergencies’ (SAGE) yani ‘Acil Durumlar İçin Bilimsel Danışma Grubu’na tavsiye veriyor. SPI-B, SAGE’e SAGE de bu sayede bakanlara ve hükümetteki diğer yetkililere öneri sunuyor, yani Türkiye’deki bilim kurulunun Britanya’daki karşılığı SPI-B değil, SAGE.

SPI-B üyelerinin söylediği, geçen yıl Mart ayında birçok kişi Covid-19’un tehlikesini yeterince hissetmediği ve pandemiyi yeterince ciddiye almadığı; bu nedenle de bakanlara tehlike algısını yükseltmeleri yönünde tavsiyesi verdikleri.

Ekipteki üyelerden psikolog Gavin Morgan’ın açıklaması şu şekilde: “Korkuyu kontrol aracı olarak kullanmanın etik olmadığı apaçık ortada. Korkuyu kullanmak, totalitarizm belirtisi. Modern bir devletin almaması gereken bir etik hamle.”

Gavin bu açıklamaları, Britanya hükümetinin Covid-19 pandemisinde yürüttüğü stratejileri anlatan A State of Fear isimli bir kitap yazan Laura Dodsworth’e yapmış.

Ayrıca ekipte bulunan birçok kişi de bu durumu eleştirmiş ve yapılanı yanlış ve etik dışı olarak nitelendirmiş. 

Kısacası ekip, halkı koronavirüse inandırmak için değil, pandeminin ciddiyetinin anlaşılması ve önlemlere uyulması için tehlike algısı yaratılması gerektiği tavsiyesi verdiklerini açıklamış.

Korku politikası, kitleleri arzu edilen belli hizaya sokmak için var olan bir tehdidi abartma ya da olmayan bir tehdit yaratma anlamında kullanılmış. II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyasının Yahudi halkı hedef göstererek sıklıkla başvurduğu yöntem, sonrasında sağ, popülist ve otoriter rejimlerle özdeşleşti. Eski ABD Başkanı George H. W. Bush’s 1988 başkanlık seçimlerinde başvurduğu siyasi kampanyada destek kullanmak için siyah mahkumları bir korku ve tehdit unsuru olarak yansıtması, korku politikasının klasik örneklerinden.