30 Ekim 2020 günü Ege Denizi’nde meydana gelen 6,6 büyüklüğünde depremden İzmir ciddi oranda etkilendi. Yüzün üzerinde kişinin hayatını kaybettiği depremle ilgili çeşitli iddialar ortaya atıldı. Bu iddialardan biri ise CHP Genel Yönetimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Seyit Torun’a ait.
İddia 2 Kasım tarihli Sözcü gazetesinde de yer aldı.
Belediye başkanı iddialara cevap verdi
Torun’un iddialarına göre Bayraklı Belediyesi 2010 yılında kurulan deprem etüt merkezi ile 80 adet binayı üçüncü grup, 113 binayı ikinci grup, 15 binayı da birinci grup depreme dayanıksız bina olarak ilan etmiş; bu binalardan şu an yıkılmış olan Karagül Sitesi, Doğanlar Apartmanı ve Rıza Bey Apartmanı’nın ise raporları tutulmuş ve ilgililere iletilmişti. Bayraklı Belediyesi, bu binaların çürük raporunu ilettikten sonra yapılan işlemlerin ne olduğu sorusu Torun tarafından dile getirildi.
İddialar yayılırken, Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal da FOX TV’ye röportaj verdi. Sandal, bahsi geçen binalarla ilgili vatandaşın isteği üzerine rapor hazırlandığını ve bu raporu apartman yönetimine teslim ettiğini ifade etti. Sandal’ın söylediğine göre bu zarfta apartman yönetimi ve vatandaşların raporu ilgili resmi kurumlara iletmesi gerekiyordu. Sandal belediyenin tavsiye niteliğinde bir karar aldığını, hasar tespitinin görev ve yetkileri dahilinde olmadığını da ekledi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise, bakanlığa herhangi bir riskli bina başvurusu gelmediğini söylerken, iddialar hakkında bir basın açıklaması da yayınlandı:
Açıklamada 5216 sayılı büyükşehir belediye kanununun yedinci maddesinin f bendine göre büyükşehirdeki ilçe belediyelerine afet riski olan yapılara dair tebligat yapma, tahliye etme ve yıkma görevi verildiği, İmar Kanunu’nun 39. maddesine göreyse risk taşıyan yapılara dair tespitlerin, tehlikenin ortadan kaldırılmasına dair tebligat ve yıkım işlerinin yapıların maliklerine belediye tarafından yapılması gerektiğine yer verildi.
Yazıda ne Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ne de İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne Bayraklı Belediyesi’nden bir rapor ya da yazı geldiği, bu yapılarda tapu şerhi de bulunmadığı vurgulanmış.
Yapıların tapularına E-devlet sistemi üzerinden ancak tapu sahipleri ulaşabiliyor. Bu yüzden şerh olup olmadığı bilgisini doğrulayamıyoruz. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne ait Risk Bildirim ve Sorgulama Ekranı’nından daha önce ulaşılabilen veriler 2016’da kaldırılmış.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın basın açıklamasında yer alan kanun maddeleri ise şöyle:
“Büyükşehir ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek. (Ek: 12/11/2012-6360/7 md.) Afet riski taşıyan veya can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturan binaları tahliye etmek ve yıkmak.” (5216 sayılı kanun, büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları)
Aynı maddenin z bendinde ise “Afet riski taşıyan veya can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturan binaları tahliye etme ve yıkım konusunda ilçe belediyelerinin talepleri hâlinde her türlü desteği sağlamak” büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında yer alıyor. Ancak Bayraklı bir ilçe belediyesi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ise bu maddenin içeriklerine görevleri arasında yer veriyor.
“Genel güvenlik ve asayiş bakımından tehlike arz ettiği valilikçe tespit edilen metruk yapılar ile bir kısmı veya tamamının yıkılacak derecede tehlikeli olduğu belediye veya valilik tarafından tespit edilen yapıların sahiplerinin adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adreslerine tehlike derecesine göre bunun izalesi için belediye veya valilikçe üç gün içinde tebligat yapılır. Yapı sahibine bu şekilde tebligat yapılamaması hâlinde bu durum tebligat yapan idarenin internet sayfasında 30 gün süre ile ilan edilir ve tebligat varakası tebliğ yerine kaim olmak üzere tehlikeli yapıya asılır ve keyfiyet muhtarla birlikte bir zabıtla tespit edilir. Malik dışında binada ikamet amacıyla oturanlara da ayrıca tahliye için tebligat yapılır.” (İmar Kanunu’nun 39. maddesi)
Hem belediye hem de bakanlık yetkilendirilmiş
AFAD sisteminde, fay hattı olan bölgeler görülebilse de, binaların dayanıklılığının test ettirilmesi için iki yol bulunuyor: Belediye, kaymakamlık ya da Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne başvurmak ya da özel bir şirketle anlaşmak. Bu işlemleri apartman sakinlerinin başlatması gerekiyor. Riskli yapılar ise çeşitli rehberler aracılığıyla belirleniyor, ancak bu rehberlerde yıkımların nasıl yapılacağı bilgisi bulunmuyor. Bakanlığın 6306 sayılı kanun kapsamında riskli yapı tespitiyle ilgili yetki verdiği kuruluşlar arasında ise Bayraklı Belediyesi ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü de bulunuyor.
Ancak Seyit Torun’un iddialarına göre Bayraklı Belediyesi 2010 yılında kurulan deprem etüt merkezi ile 80 adet binayı üçüncü grup, 113 binayı ikinci grup, 15 binayı da birinci grup depreme dayanıksız bina olarak ilan etmiş; bu binalardan şu an yıkılmış olan Karagül Sitesi, Doğanlar Apartmanı ve Rıza Bey Apartmanı’nın ise raporları tutulmuş ve ilgililere iletilmişti.
Etüt merkezinin internet sitesinde yer alan ifadeye göre 10 yılda 12 binin üzerinde konut depreme karşı risk analizi testinden geçirilerek, gerekli önlemlerin alınması için vatandaşlar uyarıldı, çözüm için yönlendirildi. Analiz edilen yapıların yüzde 57’si çok riskli, yüzde 5’i ‘risksiz yapı’ idi. Vatandaşlar binaların iyileştirilmesi için Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne yönlendirildi. Yönlendirilen yetkili üniversite merkezi internet sitesinde sunulan hizmetler arasında güçlendirmeyi sıralarken faaliyet raporlarında 2017 yılı dışında bilgilere yer verilmiyor. 2017 faaliyet raporunun araştırma/çalışma gruplarında Bayraklı Belediyesi’ne ve bakanlığa bağlı isimlere de yer verilmiş. Deprem raporları arasında ise İzmir’e ait yalnız 2019 tarihli bir rapor bulunuyor. Bu raporda olası bir depreme karşı alınması gereken önlemlere yer veriliyor. Bu yüzden söz konusu binalara ya da yapılan işlemlere ulaşılamıyor.
Deprem sırasında yıkılan apartmanlardan biri olan Doğanlar Apartmanı’nın eski yönetici olduğunu iddia eden kişi ise, kendisine binanın üçüncü derece risk grubunda olduğunun iletildiğini, ancak bu durum apartman sakinleri tarafından önemsenmeyince istifa ettiğini de söylüyor.
11 Kasım günü akşam saatlerinde BBC News Türkçe de konu üzerine "Depreme karşı riskli binalar: Sorumluluk kimde?" isimli bir video yayınladı. Videoda bir bölge sakini oturduğu binaya 2011 yılında verilen risk belgesini gösterirken, Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yapılan görüşmelere de yer verildi.
Belediye ve Bakanlık arasındaki yetki tartışması videoya da taşınırken, Serdar Sandal ortaya bir "yetki karmaşası" çıktığını söylüyor. Bakanlık tarafındansa yetki karmaşası bulunmadığı söylenmiş. Sorumluluğun belediyede olduğu ve söz konusu apartmanların hiçbirinde tapu şerhi bulunmadığı da tekrar dile getirilmiş.
Sandal, binaların en az yüzde 40'ının riskli olduğunu da ekliyor.
Resmi kaynaklarda yer alan bilgiler, yetki ve sorumlulukla ilgili hem yerel idare, hem de merkezi idarenin görev ve sorumluluğu olduğunu gösteriyor. Bu bölgedeki binalara ait kontrol ya da tapu belgelerine de ulaşılamadığı için, analiz “sonuçlandırılamadı” kategorisinde. Ancak ortaya yeni belge ve delillerin çıkması durumunda güncellenebilir.