Aşılarla insanlara maymun ve domuz geni enjekte edildiği iddiası

Aşılarla insanlara maymun ve domuz geni enjekte edildiği iddiası

Yanlış Yanlış
YANILTICI
YÖNÜ

Bulgular

Aşılarla çocuklara maymun ya da domuz geni enjekte edilmiyor.

Bazı aşılarda stabilizatör olarak domuz jelatini eklense de, bu madde DNA’ya nüfuz etmiyor.

Türkiye’de stabilizatör olarak aşılarda sığır jelatini kullanılıyor.

Maymun hücreleri ise aşı geliştirilmesi için virüsün izole edilmesinde kullanılıyor; nihai üründe yer almıyor.

Bu içerik 2 yıldan daha eski tarihlidir.

Aşı karşıtları tarafından sosyal medyada zaman zaman aşılarla ilgili iddialar ortaya atılıyor. Bu kez aşılarla çocuklara maymun ve domuz DNA’sı enjekte edildiği, aşıların çocukları domuzlaştırıp, maymunlaştırdığı öne sürülmüş. İddiaya göre her aşıda domuz ve maymunların DNA parçaları, civciv ve inek proteinleri ile farklı kimyasallar kullanılıyor. Bunlar bebeğin DNA’sına nüfuz ediyor ve insan domuzlaşıyor ya da maymunlaşıyor. Paylaşımda kullanılan görselde de aşı karşıtlığıyla bilinen Dr. Mayer Eisenstein’ın sözleri var. 

İddialar yeni de değil. Dr. Aidin Salih’e dayandırılan bu iddialar benzer ifadelerle daha önceki yıllarda da sosyal medyada aşı karşıtları tarafından paylaşılmıştı

asiiddiapaylasim

Hayvansal jelatinler stabilizasyon için kullanılıyor

Hayvansal jelatin, bazı aşılara stabilizasyon amacıyla eklenen bir madde. Aşıların içindeki aktif maddelerin üretim, taşıma ve depolama sırasında bozulmasını engellemek, yani güvenli ve etkili kalmalarını sağlamak için, stabilizatör olarak kullanılıyorlar. Bu jelatin domuz dokularından da elde ediliyor, ancak bu bir zorunluluk değil. Nitekim her aşıda domuz jelatini yok; çekinceleri olan ailelerin çocuklarını, yine aynı hastalığa karşı, jelatin içermeyen aşılarla aşılatmaları mümkün. Aileler böyle bir talepte bulunabiliyor

Öte yandan kullanılan jelatin çok fazla işlemden geçiriliyor, saflaştırılıp küçük moleküllere ayrılmaları sağlanıyor. Dolayısıyla da domuza ait spesifik hücrelerden tamamen arındırıldığı söylenebilir. Çoğu jelatin içeren aşıda yapılan DNA analizinde de domuz DNA’sına rastlanmıyor. Yani bilimsel çalışmalar domuz jelatinin kullanıldığı aşılarda DNA tespit edilmediğini ortaya koyuyor

Dahası Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından temin edilip kullanılan aşılarda domuz değil, sığır jelatini kullanılıyor.

 

Aşılarda maymun böbrek hücreleri aşı üretiminde kullanılıyor

Virüslerin yapıları nedeniyle izole edilmeleri ve üretilmeleri için embriyolu yumurtalar, hücre kültürleri ve deneme hayvanları gibi canlı sistemlerden yararlanılıyor. Her virüsün kolayca üreyebileceği bir konakçısı veya hücresi kullanılıyor. Örneğin embriyolu yumurtalarda kabakulak, çiçek, influenza gibi virüsler üretiliyor. Hücre kültürleri de virüsleri izole etmede, üretmede, aşıların hazırlanmasında kullanılan yöntemler arasında. Maymun böbrek hücreleri olarak da bilinen vero hücrelerine de, viral aşıların geliştirilmesi ve üretilmesinde başvuruluyor. Vero hücrelerindeki virüs 1960’larda Afrika yeşil maymunlarında keşfedilmiş. Uzmanlara göre maymun hücreleri, hücre bankasının kurulması ve korunmasında avantaj sağlıyor. Ayrıca bu hücreler birçok virüse karşı duyarlı

 

Hücre kültürleri tüplerde hazırlanıyor. Dolayısıyla maymun yani vero hücreleri de virüslerin izolasyonu ve diğer virolojik çalışmalarda kullanılıyor.

 

Aşıların içerdiği diğer maddeler de zararlı değil

Sağlık Bakanlığı, aşıların son derece güvenilir biyolojik ürünler olduğunu vurguluyor. Türkiye’de kullanılan aşılar Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa İlaç Ajansı (EMA), FDA gibi otoritelerce ruhsatlandırılmış aşılar. Aşılar DSÖ tarafından önerilen İyi Üretim Prosedürlerine (GMP) uygun olarak üretiliyor. 

Sağlık Bakanlığı yaptığı bilgilendirmede aşılarda kullanılan tüm maddeleri açıklıyor. Aşılar antijenin yanında adjuvan, stabilizatör ve koruyucu maddeler de içeriyor. Ancak kullanılan ek maddeler, bir gramın binde biri kadar yer tutuyor. Bu maddeler aşı nihai hale geldikten sonra eser miktarda kalıyor ya da hiç kalmıyor. Ayrıca aşılarda kullanılan birçok madde doğal olarak zaten vücutta bulunuyor. Örneğin birçok aşı yaşam için gerekli olan sodyum ve potasyum içeriyor. Aşıların içinde yer alan bileşenler çok küçük miktarlardalar ve kişinin alerjisi yoksa, zararlı değiller

Aşının aktif içeriği ise, virüslerden veya bakterilerden oluşan parçaları. Bunlar hastalıkla savaşmak için antikor üretmeyi sağlıyor. Aşılarda yer alan bu aktif bileşenler de zayıflatılmış ya da tamamen etkisiz hale getirilmiş olarak bulunuyor. Tek bir çay kaşığı etken maddesinden, yüz binlerce aşı üretilebiliyor.

Aşılarda bulunan maddelerle ilgili birçok komplo teorisi ortaya atılıyor

Aşı karşıtı ve aşılarla otizm arasında bağ kuran Mayer Eisenstein’ın iddia ettiği gibi, aşılar otizme de neden olmuyor. Aşının otizmle bağlantılı olduğu iddiaları bir Britanyalı doktorun 1998 tarihli bir makalesine dayanıyor. Makalenin ardından olası bağlantıya dair araştırmalar yapıldı ancak böyle bir bağlantı bulunamadı. Bazı aşılarda kullanılan koruyucu thimerosal ile otizm arasında bağlantı olasılığı üzerine de çalışmalar yürütüldüyse de herhangi bir rabıta bulunmadı. Tüm aşıların olası yan etkileri var, ancak bunların çoğu hafif ve geçici. Teyit, Salgın Var çalışmasıyla aşı ve otizm arasında bağ olduğu tartışmalarını detaylı olarak ele almıştı.

Aşılara karşı bu tür olumsuz yaklaşımlar aşı karşıtları tarafından ortaya atılıyor. Tüm aşıları reddetmeye kadar uzanan bu aşı karşıtlığı, tüm toplumun sağlığını tehdit ediyor. İddiaların dayandırıldığı Gerçek Tıp - Yitik Şifanın İzinde kitabının yazarı Aidin Salih de bir alternatif tıpçı. Salih, aşı karşıtlığıyla biliniyor; birçok aşı karşıtı için de referans noktası.

Hastalıklara karşı savaşmada kullanılan yöntemlerin başında aşılar geliyor. Vücudumuz aşılar yoluyla hastalıklara karşı savunma mekanizması geliştiriyor. Aşıların amacı hastalığa yakalanmadan önce bağışık olmamızı sağlamak. Aşılardan önce her yıl milyonlarca çocuk boğmaca, kızamık, çocuk felci gibi bulaşıcı hastalıklardan ölüyordu. Aşılarla bu hastalıkların çoğu ortadan kaldırıldı. Bu nedenle de toplum sağlığı için çok önemliler. 

Türkiye’de aşılama zorunlu değil, ancak çocuklar için oluşturulan bir aşı takvimi mevcut. Çocuklar doğar doğmaz bu takvime göre aşılanmaya başlıyor.