Covid-19 salgını başlayalı bir yılı geçti ama virüsten korunma yollarıyla ile ilgili iddialar ortaya atılmaya devam ediyor. Bu iddialardan biri de, araştırmaların sosyal mesafesinin koruyucu olmadığını gösterdiği yönünde.
Sosyal mesafe virüsten korunma yollarında etkili yöntemlerden biri. Dünya Sağlık Örgütü ve ABD Hastalık Koruma ve Önleme Merkezi güvenilir sağlık otoriteleri, sosyal mesafenin virüs yayılımını azaltmanın en iyi yolu olduğunu belirtiyor. Peki sosyal mesafe tek başına virüsten korunmak için yeterli mi?
Araştırma kapalı ortamlarda virüse maruz kalma riskini saptıyor
İddianın yer aldığı haberlerde “araştırmalar” dense de, aslında konuyla ilgili bir araştırmadan söz ediliyor. Bahsi geçen araştırma, Massachusetts Institute of Technology bünyesinde gerçekleştirilmiş ve kapalı ortamlarda koronavirüse maruz kalma riskini saptamak üzere planlanmış bir modeli konu ediyor.
Teyit, konuyla ilgili daha detaylı bilgi almak için araştırmacı Martin Bazant ve John Bush’a araştırmayı nasıl okumamız gerektiği ile ilgili e-posta yoluyla ulaştı. İlk olarak Bazant, araştırmanın medyada tamamen yanlış yer bulduğunu ifade etti ve her şeyin 23 Nisan’da yayınlanan CNBC haberiyle başladığını söyledi. CNBC, uyarılar sonrası haberi düzeltmiş. Bu olaydan sonra araştırmacılar bir basın açıklaması yayınlayarak çalışmanın yanlış değerlendirildiğini söyledi.
Araştırma, ortamda bulunan insan sayısına, kapalı alanın büyüklüğüne, aktivite türlerine, ortamda maskele takılıp takılmadığına, havalandırma ve filtreleme oranlarına bağlı olarak, ortamdaki kişilere virüse maruz kalma süresi için bir sınır öneriyor. Yani aslında, bu model niceliksel yaklaşım kullanarak, enfekte olan bir kişinin kapalı alana girmesi durumunda diğer kişilerin ortalama olarak SARS-CoV-2 virüsü kapmasının ne kadar süreceğine dair bir tahmin üretiyor.
Bu modelde risk saptanırken, ortamdaki insan sayısı, kişilerin yaş aralığı, kapalı alanın boyutu, etkinlik türleri (şarkı söyleme, yemek yeme, egzersiz gibi) hakkında ayrıntılı verilerin bulunduğu çeşitli kitlesel yayılma olaylarından yapılan çıkarımlar göz önünde bulunduruluyor.
Sosyal mesafeye ek önlemler alınmalı
Oluşturulan modellemeler sonucunda, kapalı alanda iki metre sosyal mesafe uygulamasının tek başına yeterli olmadığı görülmüş. Çünkü kapalı alana enfekte bir kişi girdiğinde, havadan virüs iletimi gerçekleşebilir ve patojen taşıyan minik damlacıklar ortamın hava akışına göre mekan boyunca gezinmeye başlar. Ortamdaki diğer kişiler iki metre mesafeye rağmen aynı havayı etkili bir şekilde soluduğundan, hepsinde hava yoluyla bulaşma riski eşit.
Fakat bu, araştırmanın “sosyal mesafe işe yaramıyor” sonucuna vardığı anlamına gelmiyor. Araştırma, öğrenci, öğretmen ve siyasetçi gibi kapalı alanlarda uzun zaman geçiren kişiler için virüsten korunma yollarından biri olan sosyal mesafenin tek başına yeterli olmadığını vurgularken, kapalı alanlarda mesafeye ek olarak maske takılmasının ve kapalı ortamların sık sık havalandırılması gerektiği vurguluyor.
“Sosyal mesafe yanlış bir güvenlik hissi sağlayabilir”
Teyit’in ulaştığı araştırmacı Bush, araştırma sonuçlarından sosyal mesafenin tamamen işe yaramadığı sonucunu çıkarmanın doğru olmadığını söyledi ve sadece sosyal mesafe önleminin yeterli olmama sebebini şöyle açıkladı:
“Sosyal mesafe öksürük ve hapşırık ile ortaya çıkan büyük damlacıklar yoluyla gerçekleşen solunum bulaşlarına karşı koruyor. Bu nedenle solunum iletimiyle enfeksiyon söz konusu olduğunda, enfekte bir kişiden ne kadar uzak olursanız, o kadar iyi olur. Sosyal mesafe uygulanırken, solunum yolu enfeksiyonuna karşı bir koruma sağlanabilir, ama havadaki damlacıkların bulaşmasına karşı koruma sağlanamaz. Havadan iletim, patojen taşıyan damlacıkların solunmasından kaynaklanır ve daha sonra ortamın hava akışına göre mekan boyunca gezinmeye başlar. Böyle bir alandaki herkes aynı havayı etkili bir şekilde soluduğundan, hepsinde hava yoluyla bulaşma riski eşit.”
Bush, çalışmanın bu tür iç hava iletimini sınırlamak için yeni bir güvenlik kılavuzu olduğunu belirtti. Özellikle, alanı tanımlayan parametreler tarafından belirlenen bir dereceye kadar yolcu sayısı, havalandırma ve filtrasyon oranları, insan aktivitesi seviyesi ve maske kullanımı göz önünde bulundurularak kişilerin kapalı alanda geçirdiği zamanı kısıtlaması gerektiğini vurgulanıyor. Çalışma, etkili maske kullanımının Covid-19'un iç mekan iletimini sınırlamak için son derece etkili bir araç sağladığını vurguluyor.
Araştırmacılar, Covid-19 iç mekan güvenlik rehberi üzerinden bir de herkesin kapalı alanlarda riski hesaplayabileceği bir internet sitesi de tasarlamış. Bu site üzerinden, mekanın büyüklüğü, kişi sayısı, aktivite türleri gibi etmenler belirlenerek virüs bulaşma riski hesaplanabiliyor.