Anadolu Ajansı’nda (AA) 24 Haziran 2020’deki bir haberde Fransız Le Canard Enchainé dergisinde yer alan bir makalede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Libya’daki tutumu için “dürüst oynayan tek kişi o” yorumuna yer verildiği ibaresi geçiyordu. Hürriyet, Milliyet, En Son Haber, Yeni Şafak, İhlas Haber Ajansı (İHA), Haberler.com, İnternet Haber, Finans Gündem ve Takvim gibi haber platformları da AA’nın haberine yer verdi.
Fakat T24, Medya Faresi ve Gerçek Gündem gibi haber sitelerinde yer alan başka bir haberde Fransız Le Canard Enchainé dergisinin aslında “hiciv” dergisi olduğunu ve haberin gerçeği yansıtmadığı belirtiliyordu.
Oyuncu Berna Laçin gibi isimler de AA’nın Fransız hiciv dergisini gerçek sandığını öne süren tweetler paylaştı. Akşam gazetesi ise haber başlığını “Fransız hiciv dergisi, Macron'u iğneledi: 'Erdoğan Libya'da dürüst oyun oynayan tek kişi'” diye değiştirmiş.
Le Canard Enchainé kendini satirik olarak tanımlıyor, parodik değil
Fransız Le Canard Enchainé dergisi kendini “satir” haberler yapan bir dergi olarak tanımlıyor. İnternet sayfasında yer alan ikonunda da “her çarşamba yayımlanan satirik gazete” ifadesi yer alıyor.
“Her Çarşamba yayınlanan satirik gazete”
Ancak derginin kendini tanımladığı “satir” kategorisi, Türkiye’deki Zaytung’u örnek verebileceğimiz, hiciv amaçlı uydurma içeriklerden oluşan “parodi” kategorisine denk düşmüyor. Le Canard Enchainé, Fransa’da 100 yıldan uzun süredir yayında ve pek çok araştırmacı gazetecilik başarısı da bulunan saygın bir mecra sayılıyor. Gazetenin genel üslubu kinayeli olsa da, ilk sayfasında ve haber aralarında siyasi karikatürlere de yer veriliyor.
Derginin hem iddiaya konu olan 24 Haziran 2020 tarihli sayısına, hem de eski sayılarına baktığımızda, sahte olmayan ve gündemle ilgili haberlere ait değerlendirme ve fikir yazılarının ağırlıkta olduğunu görüyoruz.
İddia konusu köşe yazarı ise, uzun yıllar gazetecilik yapan, hatta Le Canard Enchainé'nin bir dönem genel yayın yönetmenliğini de yürüten 88 yaşındaki Claude Angeli.
Derginin üçüncü sayfasında yer alan haber metninin Türkçe çevirisi ise şu şekilde:
“Sadece Türkiye Libya’da adil oynuyor”
Fransız Dışişleri Bakanlığı’nda çok sayıda diplomat, tıpkı Macron gibi “Erdoğan’ın emperyalist yönelimlerin”den endişe duyduklarını dile getirdi. 22 Haziran’da Fransa Başkanı Macron “Türkiye Libya’da tehlikeli oyun oynuyor” diye uyarmıştı.
Doğrudur: Türkiye Cumhurbaşkanı oraya temelli yerleşmeyi planlıyor ve Birleşik Milletler tarafından tanınan Trablus’daki yönetimden, Misrata'da bir deniz üssü ile Tunus'a yakın bir hava üssünü kullanma hakkını elde etti.
Ancak diğer diplomatlara göre, “Erdoğan jeopolitik, askeri, petrol ve gazla ilgili iddialarını gizlemeden, oyunu açık açık oynayan tek oyuncu. Buna Libya açıklarında ve Kıbrıs yakınlarında Akdeniz de dahil.”
Görünüşe göre bu, Rus askerlerinin bölgedeki varlığı ve Rus savaş uçaklarının isyancı güçlerin yanında yer almasına karşı çıkan Donald Trump’ı pek de rahatsız etmiyor.
Belli söylemleri ve kınamaları incelemek bu laf düellosunun sınırlarını belirlemeye olanak sağlıyor.
Paris, Erdoğan’ın askeri müdahalesini “kabul edilemez” olarak değerlendirirken, Ankara da Fransa’nın Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın “eşkiya” olarak nitelendirdiği isyancı mareşal Hafter’e desteğini “kabul edilemez” buluyor.
Ardından da Fransa’yı bölgede NATO’nun ve Libya’nın güvenliğini tehlikeye atmakla ve Mısır’ın diktatör başkanı Fattah al Sisi’yi desteklemekle suçluyor. Bu diğer mareşal, (bölgede kullanımı moda olan bir unvan) Erdoğan’ın şahsi düşmanı...
Müslüman Kardeşler’in Türkiye cumhurbaşkanı olarak, hamiliğini yaptığı bu tarikatın binlerce militanının Sisi’nin tarafından hapse tıkılmasını asla affetmeyecektir.
Temmuz 2013’te Kahire’deki askeri darbe ve ardından binlerce kişinin yargısız olarak infaz edilmesi sayesinde General Sisi, devirdiği Müslüman Kardeşler lideri Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin koltuğuna oturmuştu, Mursi de daha sonra 2019 yılında hapishanede ölmüştü.
Ruslar ve Türkler gayet iyi yerleşmiş durumda
Ancak bu iç savaş, dinden çok jeopolitik ve petrolle ilgili.
Her iki tarafı da kısaca tanıtmak gerekirse: okur boşuna bu hikâyede kimin iyi, kimin kötü olduğunu sorgulamasın lütfen.
Doğuda Mareşal Haftar ülkenin efendisi olmak için Rusya’nın (ve paralı askerlerine) Mısır ya da Birleşik Arap Emirlikleri’nin askeri desteğine ve de Suudi Arabistan’la Fransa’nın manevi desteğine güveniyordu. Ama treni kaçırdı.
Batıda Katar ve İtalya tarafından desteklenen Trablus’daki hükümet ise, bu tehlikeli hasımların saldırısını binlerce Suriyeli cihatçı tarafından desteklenen Türk ordusunun müdahalesi sayesinde geri püskürttü.
Şu zamana kadar birbirleriyle savaşmamakla birlikte, her ikisi de çok uzaklardan gelen Ruslar ve Türkler -bu uluslararası çatışmanın iki yıldızı oldu.
Mesela geçen hafta, Mısırlı lider askeri müdahale tehdidini savurdu. Trablus hükümetini uyardı ve Türkleri uyararak, eğer Sirte limanını ve kentini askeri güçleriyle ele geçirmeye kalkarsa, ordusunun “doğrudan müdahalesine” maruz kalacaklarını ilan etti.
İzah: Sisi Erdoğan’ın askerlerinin Mısır sınırına fazla yaklaşmalarını ve destekçisi Suriyeli cihatçıların ellerinde silahlarla “propaganda yapmak üzere” ülkeye girmelerini reddediyor. Trablus hükümetinin derhal verdiği tepki şu oldu: “Bu bir savaş ilanıdır.”
Bu cengaver söz düellosunun son perdesi: İki hafta önce, 10 Haziran'da, Courbet adlı Fransız savaş gemisi NATO görevindeyken, Libya’ya silah taşımak istediğinden şüphelenilen Tanzanya bayraklı bir Türk kargo gemisini kontrol etmek istedi. (oysa Libya’ya silah ambargosu uygulanıyor)
Ancak gemi yoluna iki Türk fırkateyninin eşliğinde devam etti. Fransız Savunma Bakanı’na göre bu iki savaş gemisi füzelerini Courbet’ye kilitlediler (bu da genelde füze fırlatmadan önceki son aşamadır).
NATO, iki üyesi arasındaki bu ciddi gerginlikle ilgili gönülsüzce soruşturma başlattı. Donald Trump ise şaşırtıcı bir biçimde yaşananlara karşı sessiz kalarak umursamadığı izlenimini veriyor.
Teyit, hem dergi, hem de haber metni hakkında danışmak için Fransız gazetecilere ulaştı. France24 ekibinden Alexandre Capron, dergide Charlie Hebdo benzeri politik hicivler yer aldığını belirtti. Daha önce Türkiye özelinde haberler yapan ve Türkiye siyaseti hakkında bilgi sahibi Fransız gazeteci Liselotte Mas, dergideki haberlerin doğru bilgilere dayandığını, yalnız dilin ve kullanılan jargonun “hicvi” olduğunu söyledi. Mas, gazetede yer alan siyasi karikatürlerin “kurgu” ya da “gerçeklerden uzak” olarak nitelenemeyeceğini, Zaytung gibi parodi haberleri ise hiç üretmediklerini belirtti. Kendi de France24’da teyitçi olan Mas, şimdiye kadar dergide herhangi bir sahte içeriğine rastlamadığının altını çizdi. Mas’a göre gazetenin kendisine “hicvi” demesinin nedeni, üslubu.
Siyaset Bilimci Sinan Baykent, Independent Türkiye için Libya’daki gelişmeler hakkında bir yazı kaleme almıştı. Baykent Teyit’e, Claude Angeli’nin makalesinin “sahte” bilgi üzerine inşa edilmediğini, derginin yıllardır birçok araştırmacı gazetecilik örneği ortaya koyduğunu söyledi. Fransa’da yaşayan Türk gazeteci Fatih Karakaya da Fransız derginin Zaytung ile karşılaştırılabilecek parodi haberler yapmadığını açıkladı.
Gazetenin büyük etki yaratmış birçok araştırması var
Yani iddia konusu dergideki satir ve hicivden kasıt, parodi ya da gerçek dışı haberler değil. Örneğin ülkede yayın yapan La Grofi de satirik hiciv medya platformu ve sahte haberler yapıyor. Fakat 1915’ten beri Fransa’da yayım hayatına devam eden Le Canard Enchainé'in ise araştırmacı gazetecilik örnekleri de var.
Wikipedia’da Le Canard Enchainé dergisinin şimdiye kadar ortaya çıkardığı Fransız iç siyaseti açısından bazı önemli olayların bir listesi bulunuyor. Örneğin La Figaro gazetesinde de Le Canard Enchainé dergisi sebebiyle politika hayatı sarsılan bazı siyasetçilerin isimlerine ve başlarına gelen olaylara yer verilmiş. Eski Fransa Başbakanlarından Alain Juppé’nin 1995’te göreve geldiğinde halihazırda beş senedir kamu malında ikamet ettiğinin ortaya çıkması bunlara bir örnek. Fransız gazeteci Alex Caprone’un Teyit’e yaptığı açıklama fazlasıyla dikkat çekici: “Fransa’da eğer bir siyasetçinin hayatını bitirmek istiyorsanız bunu Le Canard Enchainé'e ulaşarak yaparsınız.” Böyle bir derginin ciddiye alınmaması gerektiğini söylemek doğru olmayabilir.
Teyit’e bilgi veren gazetecilerden biri, makale yazarı Angeli’nin güçlü bağlantıları olduğunu ve bu yüzden yazıda geçen “diplomatik” kaynakların, büyük ihtimalle gizli gerçek kaynaklar olduğunu belirtti.
Haber metninin okuyanlar, içeriğin ana mesajının da şu olduğunda birleşiyor: “Erdoğan’ın en azından Libya’da ne yapmak istediği belli, işgal edeceğim diyor ve ediyor. Macron tutarsız.” Yani aslında içeriğin amacı Erdoğan’ın Libya politikalarını övmekten ziyade, Fransız siyasetçiyi aynı konudaki tutarsızlıkları üzerinden iğnelemek. Bu sebeple de Akşam Gazetesi’nin haberi daha makul denebilir.
AA’nın haberine atılan “Erdoğan Libya'da dürüst oyun oynayan tek kişi” başlığının da bu bakımdan uygun olmadığı söylenebilir. “Seule la Turquie joue franc-jeu en Libye”, Türkçeye her ne kadar “Libya'da sadece Türkiye adil oynadı” şeklinde çevriliyor olsa da, Alexandre Capron başlıktaki “franc-jeu” ibaresinin “dürüst” yerine “açık” diye okunmasının daha doğru olacağını belirtti. Ayrıca Capron, Fransızca makalenin genelinden, Türkiye’nin askeri müdahalesinin kabul edilemez olduğu anlamının da çıkarılabileceğini belirtti.
Fransa’daki politik skalada hükümeti genelde eleştirdiği anlaşılan hiciv dergisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında daha önce de bazı haberlere yer vermişti. Örneğin 2016’daki bir sayının manşeti“Putin ve Erdoğan sonunda arkadaştan daha ötesi olmaya karar verdiler, tiranlar…” idi. Nisan 2020’de Artı Gerçek’te yer alan bir haberden de “Fransız siyasi mizah gazetesi Canard Enchainé, son sayısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın portresini çizdi: 'Türk otokrat pek iyi durumda değil!'” başlığına ulaşabiliyoruz. 26 Aralık 2018’de de dergide Erdoğan hakkında şöyle bir karikatür yayınlanmıştı:
“Başlık: Suriye: Trump, Erdoğan’ın IŞİD’i silmesine izin verdi”
“Erdogan: IŞİD, Kürtler... ve neden birkaç Ermeni de biz bulmayalım!”
Britanya’dan Private Eye ile Fransa’dan Charlie Hebdo, dergiyle aynı çizgide yayın yapan yayınlar. İkisi de alaycı bir dil kullanıyor ve siyasi karikatürlere yer veriyor. Ancak bu mizah dergilerinin içerikleri, Türkiye’deki Uykusuz, Leman ve Penguen örneklerinde olduğu gibi salt karikatürlerden oluşmuyor. Fransız kültür tarihinde hicivli dili olan haber dergileri önemli yer tutuyor. Hicivle anlatılan haberlerin tarihi ülkede ihtilal yıllarına uzanıyor.
“10 yıl sonra ilk öpücük!” başlıklı 1803 yılına ait karikatürde James Gillray, birbirlerini Amines Anlaşması’nın ardından “öpen” Fransa ve Britanya’yı canlandırmak istemiş.
Le Canard Enchainé dergisinin Türkiye’deki benzeri olarak Türkiye basın tarihinden Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz ortaklığında 1946-1947 yıllarında çıkarılan ve sonrasında kapatılan Hür Marko Paşa örnek verilebilir. Haftalık dergide gündelik siyasi gelişmeler hicivli ve sert bir dille eleştirilirdi.
Ne olmuştu?
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "Türkiye'nin Libya'da üstlendiği role müsaade etmeyiz" diyerek Türkiye'yi 'tehlikeli bir oyun oynamakla' suçlamıştı. Macron’un sözlerinin ardından Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, "Macron'un ülkemizin ilgili Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde ve talebi doğrultusunda Libya'nın meşru hükümetine verdiği desteği 'tehlikeli bir oyun' olarak tanımlaması ancak akıl tutulmasıyla izah edilebilir" demişti.
Sonuç olarak Le Canard Enchainé dergisi, kendini “satirik” olarak tanımlasa da, bu yer verdiği içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiği anlamına gelmiyor. Dergi parodi haberler yapan bir yayın olarak bilinmiyor. Claude Angeli imzalı “Libya'da sadece Türkiye adil oynadı” başlıklı makale de, kinayeli bir dile sahip olmakla birlikte, yanlış olgular üzerine kurulu değil.